Christoph Daum bizden biri. İstiklal marşımızı okuması, her zaman ay yıldızı üzerinde taşıması onu bizden biri yapmıştı geçmişden günümüze. Bu arada onun oyun içinde taktiksel anlamda yaptığı değişikliklerden sonra kazandığı bir ismi hatta kendisine yapılan bir yakıştırma vardı ki tüm futbolseverler mutlaka hatırlarlar. “Deli mi yoksa Dahi mi?” denirdi hep kendisi için. Kimisi ona deli, kimisi dahi derdi. Oyunun son dakikalarında maçı çevirmek adına garip değişiklikler yapar, hatta 4-5 forvetle gol arar ve çoğu hamlesinde de başarılı olur, geriden gelip karşılaşmaları lehine çevirerek galibiyetlere imzasını atardı. Ümit Özat’dan orta sahada ön libero ve sol bek, Nobre’den sağ kanat oyuncusu yaratan; hatta kaybedilen Denizli’deki şampiyonluktan sonra da en şok şuçlanandı çünkü Anelka varken Nobre’yi oynatması ağır eleştirilmisine sebebti o zamanlar.
Belli ki eski takımını çok iyi etüd etmiş Chistoph. İlk yarıda Fenerbahçe’nin tek tehlikeli atağı yok, tek kaleyi bulan, kaleci Frey’in ellerini topla buluşturan gollük şutu yok. Burada, özellikle ilk yarıda Daum’un “Dahi” tarafı ortaya çıktı. Fener’in kanatlarını defansda Basser-Taiwo ve orta sahada da Ferhat-Murat ikilileriyle kapattı ve adeta çıkmaz sokak’a çevirdi. Ne Topuz, ne Caner hem defansda hem de ofansda bulundukları bölgeleri hücüma katkıları sıfır olduğu halde iyi şekilde savunamadılar. Ayrıca bir teknik direktör atısı da oyuna 31’lik Tuncay’la değilde 24’lük Ferhat’la başlamak oldu Daum adına. Fener’in kanatlarının hızlı çıkışlar yapmasıydı belki de onu bu karara iten. Nitekim buldukları ilk golde Batalla, Murat, Ferhat üçgeninin sonunda da öne geçti Bursa. Yanal’dan sonra daha hızlı, daha agresif olan, adeta maraton koşan bir atlet mantığıyla maçlarını oynayan ve finişi bulmadan koşuyu asla bırakmayan bu atlet hüviyetinde ki Sarı Lacivertliler ne yazk ki ilk yarıda Bursa’nın dinamik oyununa ve Daum’un dahice uyguladığı taktik uygulamaya karşı, ilk çeyreğin sonunda Sow ile Kuyt’ın kanatlarını değiştirmekten başka taktiksel bir cevap bulamayınca devreyi taktik fakiri olarak geride tamamlamak zorunda kaldı.
Daum Kendi Silahına Yenildi
Daum’un Fenerbahçe’de çalıştığı dönemlerde, özellikle oyunun sıkıştığı anlardaki en büyük silahıydı duran toplar. Hooijdonk’un fkikleri, yine Alex’in frikik ve kornerleri Alman teknik adamı çoğu zaman ipten almıştı ama ne garip ki dün akşamki mücadelede duran toplar adeta onun ve ekibinin katili oldu. Bu sefer “Deli” olma sırası Ersun Hoca’daydı. 56’da kaleci olduğunu hatırlayan Frey, Emenike’den gelen ilk sert şutu kurtarmıştı. 62’de oyuna girip 63’de Caner’in ortasına kafayı vurunca Webo, hem takımını kendine getirdi hem de Bursa’nın bir anda gardını düşürdü. Son saniyede aldığı faul de görev adamlığını kendine vazife edinmiş olan Pier için işin kremasıydı. Şu Webo’ya takıntıları olanlara şaşırıyorum doğrusu. Bir futbolcu formsuz olabilir, golde kaçırabilir ama takımın tek merkez forvetiyken bu kadar eleştirilmesi daha doğrusu acı bir ifadeyle bu göreve layık görülmemesi herhalde bizim futbol kültürümüzün bir göstergesi olmalı. Fener’e gelişi Belediye takımından değilde, daha önceleri formalarını ıslattığı Ossasuna veya Real Mallorca takımlarından olsaydı bu kadar negative laf edeni olur muydu acaba? Yine görevini yaptı ve sihirli dokunuşuyla uyuyan devi uyandırdı. Yanal’ın yapması gereken belki de çift forvet’e dönmek olmalıydı ve yaptıda. Ancak o Emenike’yi de oyunda tutarak Daum’un geçmiş yıllardaki haline bürünerek 4 forvet kullanmayı tercih etti ve Alper’i değil de Topal’ı oyundan aldı. Zaten golün hemen akabinde de yaklaşık 10 dakika şuursuzca bir hücum aksiyonnuna döndü ligimizin lideri. Topal’da olmayınca adeta 4-0-6 gibi oynamaya başladılar. Ne zaman ki Bursa biraz gelmeye başladı, o zaman az da olsa Emre ve Alper frene basar gibi oldular. Alper’in oyunda kalmasının iki hatası vardı; Birincisi Topal çıktığı için Alper’in sarı kart almaması mucize olurdu ve bu aynı zamanda hamlesi eksik oyuncuyla oynamak anlanına gelirdi. Diğeri de Alper’in sarı alması onu çift sarı karttan dolayı gelecek hafta oynanacak derbiden mahrum bırakacaktı. Ve nihayetinde haftaya Alper’in yokluğu umarım ki Baroni’nin oynamasına izin vermezde salih için bir şans olur. Adı var kendi gene yok Baroni’nin. Yok yok yok. Bizim Salih bence pasaportu değiştirmeli. Adı Salih Uçan yerine; mesela Jimmy Durmaz ya da Kerim Frey gibi Salih Frey ya da Jimmy Uçan olmalı. Kesin ilk 11’de ya da oyunun en azından son yarım saatlerinde oynar.
Hakemler yazılarımın satılarında asla yer almayan figürlerdir. Ancak bugün Alper’e sarı kartını çok geç gösteren, Caner’e de sarı kartını gösterme zahmetine girmeyen Göçek’e pes doğrusu. Çoğunuzun gözünden kaçmıştır ama yazmadan edemedim doğrusu; Eğer 75’de Taiwo’nun Webo’ya attığı omuz penaltı değilse, 89’da bu sefer ceza alanı dışında aynı kareyi yaşayan bu ikilinin mücadelesinin sonunda gelen faul kararı da yanlış maalesef. Bu arada son saniyede Fenerbahçe’ye galibiyeti getiren golden önce faul değil ama Webo’nun zekası ve aklı var.
Maçın Kırılma Anı ve Kararı; Son saniyede gelen frikikde Alves’in frikiği atmak istemesi. Atışına izin verilmeyen Bruno’nun kızması ve sonrasında Caner’in frikiğinin Egemen’le gol olması. Sevgili Bruno her şeye burnu sokma bence. Bu takımın Alex sonrası frikikçisi Caner, sen defansına gelen atakları süpürüp temizlemeye bak yeter.
2 Kasım 2013, Cumartesi, New York, 4:53
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.