İstanbul’umuzun üç büyükleri olan Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın ortak fikriyle ortaya çıkan “İstanbul Unıted” yani “İstanbul Birleşti” formaları Gezi Park’ı direnişinin simgelerinden biri oldu. Ülkemizin bıçak sırtı günlerden geçtiği, geride kalan 10 küsur günden bu tarafa enteresan olaylara şahit oluyoruz. Taraftarlar arasında bugüne kadar görülmemiş bu müthiş birliktelik umarız ki uzun yıllara yayılarak devam eder. Bu sıkıntılı günlerin sona ermesiyle, bizlerde bu tatsız günleri iyi ve pozitif taraflarıyla hatırlayacağımız günler olarak hafızalarımıza yazarız.
Nar Gibidir Çarşı
Narda nereden çıktı diyebilirsiniz. Çocukken hatırladığım nar ile ilgili şöyle bir tekerleme vardı; “Çarşıdan aldım bir tane, eve geldim bin tane. Bilin bakalım bu neydi?” diye sorardı bazı büyüklerimiz. Benim de yaşadıklarımızla ilgili olarak şöyle bir tespitim var espri mahiyetinde; Beşiktaş’da gördüm yüzlerce, Taksim’e geldim; oldular yüzbinlerce. Evet, bu sürecin tartışmasız yıldızı “Çarşı” grubudur. Çarşı hem olaylarda liderlik vazifesi üstlenmiş, hem Türk Polisiyle bazı noktalarda olayları yatıştırmak adına dialoğa girmiş, hem de apolitik diye nitelendirdiğimiz, böylesine mitinglerden bihaber gençlerimizi sakinleştirmiş ve olaylara damga vurmuştur İstanbul’un diğer yakasında.
Lider Olabilmek
İzmir’de ki futbol sevdalısı dostları da unutmayalım bu arada. İmkansız denilen İstanbul’dan sonra İzmir’de de oldu ve Göztepe ile Karşıyaka taraftarları yanlarına Altay, İzmirspor, Altınordu ve Bucaspor taraftarlarını da alarak harika bir geceye imza attılar Ege’nin gavur tarafında!!!!! Gündoğdu Meydanına çıkan İzmirlilerle, İzmir adeta yeniden doğdu. Uşak’lı ve Ege’li olarak çoşkuyla selamlıyorum ben de İzmirli Dostlarımı New York’dan.
7 Haziran Cumartesi Akşamı Kadıköy’den başlayan Taksim’e yolculukda Kabataş çok önemli bir rol üstlendi. Kadıköy’den gelen misafirleri yani Fenerbahçelileri, Beşiktaşlılar ve Galatasaraylılar alkışlarla karşıladılar Kabataş’da. “Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte. Adı konamaz.” demişti büyük usta İslam Çupi. Bu büyüklüğe yakışır hareket etti dün akşam Sarı Lacivertliler. “Çocuklar ben Fenerbahçe formasını sırtımda değil başımda taşıdım.” diye konuşmuş ve “Tanrı uzun ömürler versin aşkı ve anlayışı içinde giydim bu formayı.” diye de eklemişti Ordinaryus Lefter tarihin bir zamanında. Dün gece onlarda öyle yaptılar zaten; Kiminin sırtında Çubuklu, kiminin sırtında United İstanbul varken, Fenerbahçe Bayrak ve Flamaları ve pek tabii ki Türk Bayrakları başlarının üstünde yola çıkmışlar ve formalarını da başka bir aşk ve anlayışla giymişlerdi. Tam da Lefter’in dediği gibiydi. Bu sefer aşkları Türkiye’ydi; Dün akşama ait. Karşılarındaysa Baba Hakkı, Hakkı Yeten, kadar sorumluluk taşıyan, bir takım kaptanı edasıyla misafirleri Fenerbahçe’yi karşılayan başta Çarşı olmak üzere Beşiktaşlılar vardı. Bir Fenerbahçe maçında rakipleri kötü oynayınca, Fener’in Kaptanına; “Söyle sizin çocuklara ayıp oluyor biraz gayret etsinler.” diyecek kadar centilmen olan Baba Hakkı’nın çocukları ve torunlarıydı dün akşam ki Siyah Beyaz centilmenler ordusu. “Bence Galatasaraylılık din gibi, mezhep gibi yerleşmiş, köklü bir inançtır. Galatasaray’ı işte bunun için tercih eder ve Galatasaraylılığımla her zaman gurur duyarım” diye anlatmıştı Kral Metin Oktay yine tarihin bir zamanında. İşte bu kalitede karşıladı ezeli rakibi ama ebedi dostunu Galatasaraylılar. Trabzonspor taraftarları da Türkiye’nin dördüncü büyüğü olarak, üç büyükleri ihmal etmeyerek “Gezi” buluşmasına onlarda Bordo Mavi formalarıyla iştirak ettiler. Sonra el ele, kol kola, şarkılar, türküler söylediler, marşlar okudular demokrasi ve özgürlük adına Taksim’e kadar ve bütün gece. Taraftarlar arasında ilginç twitlerde gördük yaşanan bu süreçde. “Fenerbahçeliyim ama yükselenim Çarşı.” demişti bir tanesi. Diğeriyse; “Galatasaraylıyım ama inadına İstabul Unıted Formasını Fenerium’dan alacağım’ diye twitlemişti. Onlar için artık her şey , her yer Kırmızı Beyaz ve en büyük ve şampiyon Türkiye’ydi. Onlar nihayetinde özgürlük ve demokrasininde şampiyonunu arama ve en sonunda da bulma derdindelerdi. Umarım onların bu duyarlı birlikteliği, böyle bir olay karşısında liderlik gösterebilme yetileri ve mesele vatansa en sevdiklerini bile teferruat saymaları tüm siyasetçilerimize örnek olmalıdır.
Tarihin Bir Zamanında
Liderlik demişken bir kaç güzel söz söylemeden geçmeyelim Liderlikle ilgili; “Çölde devesine, kölesiyle nöbetleşe binen Reisler Reisi Hz.Muhammedin ahlakına muhtacız” demiş şair ve yazar Necip Fazıl Kısakürek, “Büyüklüğün bedeli sorumluluktur” diye not düşmüş tarihe İngiltere eski Başbakanı Wilson Churcill, “Geçmişte lider olmak patron olmakla eşdeğerdi. Bugünün liderleri, insanlarıyla arkadaş olmalıdır. Artık onlar mevkilerini kullanarak toplumlarını yönetemezler” demiş Amerikalı yazar Ken Blanchard, “Akıllı liderler toplumun temel yapısını ve değerlerini zaafa uğratmaktan kaçınmalıdır. Zira bu tür davranışlar önce toplumu, sonra da devleti zaafa ve yıkıma götürür” diye eklemiş Alman filozof Johann Gottfried Seume, “Özgürlük olmayan bir ülkede ölüm ve çöküş vardır. Her ilerlemenin ve kurtuluşun anası özgürlüktür” şeklinde öğüt vermiş bugünün liderlerine Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk.
Hz. Mevlana’nınsa çok enteresan bir sözü var. Tam da yaşadığımız olay-sebeb ilişkisiyle ilgili. “Adalet nedir? Ağacları
sulamak. Zulüm nedir? Dikene su vermek” diyerek ilginç bir tespit yapmış Hz. Mevlana.
Spor ve Futbol ile Gezi Park’ını aynı terazide götürerek kalemimim yettiğince farklı bir değerlendirme yapmaya gayret ettim Ülkemin zor günleri adına. Umarım sizin gözünüzde siyaset ile sporu birbirine karıştırmamışımdır. Türkiye’mizin daha huzurlu günlerinde buluşmak üzere.
New York, 02:33
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.