ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Moussa’nın S(h)ow’u

Asım Çalık

22 Eylül 2013 Pazar 00:22
  • A
  • A

Geçen yılki alışılan Webo-Kuyt-Sow-Baroni dörtlüsü önde, Topal-Raul ikilisi orta göbekte maça başladı Fenerbahçe. 2-0’lık skoru bulana kadar sanırım koşmayanı görmek zordu Sarı Lacivert tarafında. İstikrarsızlık abidesi Baroni bile ileri geri çalıştı. Ama bu sadece 21 dakika sürdü.

Dün gece bölüm bölüm ortaya çıkan bir görüntüdeydi ev sahibi. Gollerin erken geldiği ilk bölümde kaleci hariç diğer mevkilerde oynayan oyuncular koşma olgusunun ne kadar önemli olduğunun farkındaydılar. Top rakipdeyken rakibi baskı altına almak, rakibi kendi bölgesinde sıkıştırmak, “koşmadan kazanılmaz” mantalitesinin kafalara iyice kazınmış olması takımı sadece koşmakla bırakmadı, skoru yaratan iki güzel golle sonbahara girmek üzere olduğumuz şu günlerde, Saraçoğlu baharı ve yazı yeniden yaşamaya başladı.

21-80 arasında ne yaptığı belli olmayan ve iki farklı skoru kendine yeterli gören bir Fenerbahçe ortaya çıkıverdi. Ne keyifsizdi!!! İlk yarıda Fener’in durduğu anlarda soldan ve sağdan iki Serdar’ıyla bir şeyler yapmaya çalışıyor gibi gözüken Elazığspor ikinci yarıda; “zaten kaybettik bari bir şeyler yapalım” kararıyla Serdar’ların yanına Deniz ve Göksal’ı da alarak daha ileri oynamaya başladı. Ama gayretlerini üretkenliğe dönüştüremeyince ve Topal faktörünü de geçemeyince topu rakip kalenin içine bırakamadılar bir türlü.

Üçüncü ve son bölüm son 13 dakika da yaşandı ki Alper ve Moussa bu bölümün aynı ilk 21 dakikada ki gibi istekli oynanmasına öncülük eden futbol karakterleriydi.

Ahtapot Mehmet...

Topal gizli kahramanıdır dün akşamın. İspanya’da kendisine yakıştırılan “hombre arana” yani örümcek adam lakabının ne kadar doğru olduğunu tekrar gösterdi bizlere. Baskı atında sakin oynaması, seken tüm topları toplayan olması, ona bu lakabı kazandırırken; uzaktan şut çekebilme yeteneğini bünyesinde barındırması , taktiksel açıdan verilen pozisyonuna sadık kalması, defansdan topladığı topları ileriye yönlerdirmesiyle Valencia’da çok başarılı iki sezon yaşaması tesadüf değil. Bence ona örümcek adam demek yetmez. Oyunun son dakikalarında sakatlanmasına rağmen, üç değişiklik yapıldığı için kalan 6-7 dakikada sakat sakat devam etmesi ancak Elazığ’lılardan o haliyle bile top çalması, adeta kollarından biri yaralı olan ahtapot gibi yine defansına yardım etmesini engellemedi Topal’ın. Duruşuyla, çalışkanlığıyla, şutlarıyla, sade ama çok faydalı futboluyla Fenerbahçe’nin Patrick Viera’sıdır Topal. Formda Bir Mehmet varken Selçuk klübede beklemeli bence. Selçuk’a bile sorulsa “Sen mi yoksa Topal mı” diye, inanın o bile kendine klübeye gönderecektir.

The S(h)ow Must Go On / S(h)ow Devam Etmeli....

Dün akşamın adamını sona bıraktım onu alkışlarla uğurlamak için yazdığım satırların arasından. Gitti gidiyor, küsler mi, birbirlerine selam bile vermiyorlar dedikoduları arasında; milli maç dönüşü çalışmayı seçen Sow doğru olanı yaptı ve çalışmasının karlığını hat-trick yaparak aldı Kadıköy’de. Aynı Alex gibi ayaklarını beyniyle kullanan ve ayağına çok yakışan meşin yuvarlağa zekasıyla hükmeden bir futbolcu. Birazda duygusal. Zaten yıldız denilen yetenek üstü oyuncuların bir çoğu kırılgan yapıya sahipler. İşin sırrı bu duygusallıktan maximum fayda yaratabilmekte yani onları her daim yüksek enerjiyle oynatabilmekte. Evet Fenerbahçe’de gösteri devam etmeli. Caner, Gökhan, Raul, Webo, Topal ve mutlaka ama mutlaka Sow bu gösterinin içinde olmalılar. Alkışlar sana zeka ve yeteneği topla buluşturan adam.....

21 Eylül 2013, Cumartesi, New York, 4:52

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.