Derbinin karakteristiği gereği deplasmanda oynamanın da etkisiyle doğru bir kadroyla çıkardı sahaya takımını İsmail Kartal. Galatasaray’ın hocası; Terim de olsa, Mancini de olsa, Prandelli de olsa, ev sahibinin ilk dakikalarda baskı yapacağı düşüncesi normaldi haliyle. Kartal hafta içi konuşmalarında maçı sürekli olarak kafasında oynadığını söylemişti. Ancak kafadakiyle sahadaki düşünceler çoğu zaman birbirine uymadığı için bu kadar heyecan verici futbol. Koca 45 dakika normal bir Anadolu takımından bile daha kötüydü sarı kırmızılılar.
Zaten bu kadar pasif bir Galatasaray’ı karşısında bulacağını tahmin edebilseydi, Topal-Emre-Raul varken Alper oynamaz Diego sahne alır, evsahibi baskısından kurtulur kurtulmaz kontraya çıkarız diye sahaya sürülen Emenike’nin yerinde yeller eser, yerine de merkez üssüne Webo konuşlanırdı. Mantık çerçevesine oturtulan tercihler ve derbi felsefesi bu yüzden doğruydu Fenerbahçe adına. Gecenin mantıklı adamıydı İsmail Kartal.
Gecenin yıldızı Sneijder’dı ama bunda İtalyan hocanın katkısı sıfırdı. Neredeyse Dünya Kupasının her maçında Robben ve Van Presie’nin arkasında serbest adam oynayan Wesley’i sol kanatta prangalı hale getirmek hiç yakışık alır mı İtalya Milli Takımının eski hocasına? Diego’nun; “ben orta saha oyuncusu değilim, forvet arkası oynarım” diye bas bas bağırıp, bu serzenişe kulaklarını tıkayan İsmail Kartal’la Cesare Prandelli’nin hiçbir farkı yok bu noktada. Prandelli de, Kartal da bilmelidir ki takım da, system de yıldız futbolcuya göre kurulur. Wesleler, Alexler, Diegolar kanatta oynamazlar. Forvete yakın oynarlar. Berabere bitecek, hatta kimbilir 11’e 11 gitse kaybetme ihtimali olan bir maçı kendi inisiyatifiyle kazanmamıştır teknik adam olarak İtalyan hoca. Eğer bir teknik adam rakibi 10 kişi kaldıktan sonra çift forvete dönmek için tam 13 dakika bekliyorsa bu onun korkaklığını gösterir. Umut’u almak için çok geç kaldı sarı kırmızıların hocası. Son A2 milli maçında İngilizlere harika bir frikik golü atan Emre Çolak da gereksiz bekledi kenarda gol için elzem olan dakikalar boş yere harcanarak. Onun için “aman yenilirsem yeni yönetim kellemi alır” psikolojisiyle gecenin korkak adamıydı Prandelli .
Neden Alves Hala Haşarı da, Raul Efendiliğe Büründü?
Dün gece yüzüncü maçını oynayan Kuyt oynadığı futbolla kendine kızdı mı bilemem ama F.Bahçe sevdalılarının bu durumdan pek hoşnut olduğunu sanmıyorum. Tek yaptğı güzel iş henüz maçın maçında sağ kanattan nefis kestiği ortaya harika bir Alper kafasının ve devamında mükemmel bir Muslera kurtarışının gelmesiydi.
İkinci yarı 46’yı gösterirken şok bir Wesley-Volkan buluşmasına tanıklık etti karşılaşmayı izleyenler. Hollandalının şutunu aynı güzellikte kurtardı Demirel. O ilk yarıyı farklı diyarlarda yaşayan Aslanın uykudan uyanışıydı bu Sneijeder vuruşu gol olmasa da. Kırmızıya kadar atılan tek şuttu ayrıca.
Sorunun cevabına gelince; o kadar basitki. Tek kelime…
Rekabet…
Diego’nun gelişiyle pabucun pahalı olduğunu anladı Raul. Arkadaşları arasında kendi pozisyonunun alternatifleri çoğalınca sorumluluk sahibi olduğunu hatırladı. Kendini işine verdi ve sakinliği tercih etti. “Benim işim rakiple uğraşmak değil. Topla uğraşıp, takımıma avantajlı skor kazandırmak” dedi özetle.
En son Konya maçında kırmızı kart gören pozisyondaşı Bekir’le yarış edercesine aynı hareti yaparak oyun dışı kalmak her baba yiğidin harcı olmasa gerek. Böylesine bir ihaneti olsa olsa Alves yapardı sanırım ve ne yazık ki yaptı da. Direk kırmızıdan en az iki maç ceza alacak Bruno’ya bir kaç maç ceza da hocası versin ki Hanyayı Konyayı görsün Portekizli. Gecenin akılsızı da zat-ı alileridir üç puan almak varken yıldızlı sıfır puanı Kadıköy’e taşıyan!
Sneijder Gibi Oyuncun Olsun
Wesley’nin golleri renk farkı gözetmeksizin her futbolsevere beş yıldızlı bir Cumartesi ziyafeti çekmiştir futbol adına. Özgür oynayıp, özgürce karar vermelidir Sneijder. Atılan muhteşem iki gol Prandelli’ye de okkalı bir tokattır aslında anlarsa. İster Burak arkası , ister Umut arkası, isterse her ikisinin arkasında olsun ama bir tek kanatta olmasın futbolun cesaretli adamı. Alves’in tam tersine aklını ayaklarıyla birleştiren Portakalların 10 numarası, mesafe tanımaksızın yaptığı şut denemeleriyle gecenin de cesaret timsalidir futbol seyir defterinde.
İsmail Hocaya Bir Çift Söz…
Maçı kaybettin hocam ama Alper’i kazandın. Moussa’ya sol kanatta alternatiftir Alper artık. Geçen sene Ersun hoca da oynatmıştı solda Alper’i bir kaç maç. Ayrıca H.Ali-Caner ikilisi de bir çözümdür sola. Alper Caner’in sola geçmesinden sonra sağ kanadı da iyi kullandı. Tüm iyi niyetine rağmen artık ayakları koşmaktan başka bir şey yapamayan Kuyt’ı da dinlendirmelisin arada bir. Alper sağ kanadı da adam eder bence. Aklın kalmasın derim. Ara transferde bu takıma hepsi yerli olmak üzere stoper-sağ kanat-forvet aldırman gerekir. Hem ikinci yarıya güvenle çıkarsın, hem de yabancılara gebe kalmaz, takımın ihtiyacı olan rekabet ortamını yaratırsın.
Diego mu? Wesley’nin ilk yarıda kanatta sıfır katkı yapmasına, ikinci yarı serbest oynamasına bakıp ders almalısın. Diego’dan performans almak istiyorsan onun arkasına en az üç orta saha koymalısın. 2 defansif libero+Diego+3 forvet formülüyle oynarsan Brezilyalıya verilen paraları çöpe atarsın. Oyuncudan verim alma olayının en efektif örneği Alex’tir. “Yok ben Alex’i unutalı çok oldu” diyorsan, Sneijder’in 2 muhteşem golü de kulağına küpe olsun o zaman.
Asım Çalık, 18 Eylül Cumartesi 2014, New York, 3:30pm
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.