Son Dünya Kupasında Messi’li kadrosuyla Arjantin Milli Takımını finale taşıyan Alejandro Sabella Belçika maçına kadar hep değişik varyasyonlar denedi takımına en uygun sistemi bulmak adına. Turnuvaya Bosna maçıyla başlayan Arjantin, sürpriz bir şekilde 5-3-1-1’le sahaya çıkmıştı. İran ve Nijerya maçları 4-3-3‘le geçilmiş, İsviçre karşısında Messi’yi serbest bırakan tecrübeli teknik adam 4-3-1-2’de karar kılmıştı. Elinde bu kadar elit bir takım ve Messi olmasına rağmen ancak Belçika maçıyla beraber sistemini belirlemiş ve finalleri -Belçika, Hollanda, Almanya maçlarını- klasik 4-4-2 ve Avrupalıların deyimiyle bu sistemin kuzeni olan 4-4-1-1’le tamamlamıştı.
Daum-Zico-Aragones-Kocaman-Magath-Yanal
2004 senesinde Copa Amerika’da şampiyonluk tacı giyen Alex, Luis Fabiano ve Adriano’nun arkasında oynamıştı hücuma dönük orta saha olarak. Fakat ne zaman ki Daum o tarihi kararı verdi, Alex ile Fenerbahçe’nin aynı kan grubunu taşıdığı anlaşıldı. Hooijdonk’un gidişinden sonra forvet arkasıydı Kaptan hep. Nobre, Anelka, Kejzman, Güiza, Kuyt, Sow.....Kimi sayarsanız sayın. Zico’da aynısını yaptı, Aragones de ondan vazgeçemedi. Kocaman da gönderene kadar hep aynı mantaliteyle oynattı virtüözü.
Aykut Hoca’nın gönlü 4-3-3’ü istesede Alex sonrası sistem artik 4-4-1-1 değil, 4-2-3-1’di. Forvet arkası üçlünün ortasında kim oynarsa oyunun her iki yönünü de oynamalıydı. Yani hem hücuma gitmeli, hem de defansa gelmeliydi. Zaman zaman hatta çoğu zaman istikrasızlığını hat safhalara çıkaran Baroni pek çok maçta bu görevi üstlenmişti. Hem kanat hem forvet oynayabilen Kuyt gibi bir profesyonel bulunup, Sow’a da hem kanat, hem forvet görevi verilince 4-2-3-1 / 4-3-3 karışımı tadındaki sistemi futbol sofrasına koymuştu Kocaman.
Kocaman’ın gidişinden sonra göreve gelen Ersun Hoca, “Aklın yolu bir” deyince elindeki malzemeyi ve sistemi değiştirmedi. Transfer ettirdiği Emenike de işin kreması oldu. O da Kuyt ve Moussa gibi hem kanat, hem forvet oynayabiliyordu. Üstelik de hızlı ve çabuktu. Sene şampiyonlukla biterken Semih’den sonra bir de yabancı “nöbetçi golcü” de kazanıyordu Sarı Lacivertliler. Webo yedek kalmayı dert edinmeden gollerini atmaya devam etti sezon boyunca.
Diego nereye? Kanada mı forvet arkasına mı?
Ersun Hoca da Arjantinli Sabella gibi arayışta bu sıralar. Bu kadar başarıyla geçen bir yıldan sonra aklını çift forvete takıntılı hale getirmesi ilginç. Ersun Yanal ne kadar çift forvet desede, eğer siz duble forvet arkasına Diego gibi attacking midlfield oyuncusu koyarsanız, zaten ister istemez üçlü forvete dönersiz. Elinizdeki “10 numara” tabir edilen oyuncu hem kanat, hem forvet oynamıyorsa, o zaman sıkıntı yaşarsınız. Kadronuzda Müller, Mesut, Sturridge, Sterling, Rooney, Coutinho gibi çok yönlü “10 numaralarınız” varsa, ancak o zaman duble forvet arkasına bu tarz oyunculara görev verebilirsiniz. Aksi halde defansif anlamda büyük riskler taşıyan sorunlarla kaşılaşabilirsiniz. Sabella bile onca olağanüstü oyuncusuna rağmen Messi artı tek forvet yapıyorsa, Ersun Hocanın da oturup düşünmesi gerekir bence.
İşte bu yüzden Ersun Yanal kağıdı kalemi eline aldığında her şeyden önce kesin bir karar almalı. Kendine şu soruyu sormalı; “Diego nerede oynamalı?” Evet Werder Bremen’de kariyerinin en başarılı dönemini yaşayan Brezilya’lı hep çift forvetin arkasında görev aldı ama bu onun Fenerbahçe’de de aynı başarıya imza atacağı anlamına gelmez. Wolsburg’a transfer olduğunda Magath’la yıldızı barışmadı ve popüleritesini kaybetti. Takımın sistemini tamamen değiştirdi Alman teknik adam. Yanal’ın da denediği 4-4-2 Diamond, Baklava sisteminden vazgeçti. Yerine faklı sistemler kullandı Diego’nun olmadığı. Hatırlarsanız Daum 2008-09 sezonunun ilk yarısında oynanan Kasımpaşa maçına Güiza- Semih arkası Alex çıkmış ve maçı 3-1 kaybettikten sonra; “Çift forvetle başlamayı ben değil, futbolcularım istediler” demişti. Her nedense “10 numara artı çift forvet” sisteminde hep kan uyuşmazlığı yaşadı Fenerbahçe. Şu anda Emenike’nin hazır olmaması ve Kuyt’ın yokluğu geçen seneki sistemi fena halde sekteye uğratmış durumda. Ersun Hoca, Kuyt döndükten sonra 3-4-1-2’yle Hollanda’yı dünya üçüncüsü yapan Van Gaal’ın sistemini de denesin! Belki Kuyt’tan da maximum verim alabilir bu sayede!
Ersun Hocanın kafası fena halde karışmış gibi bu sıralar. Özüne dönmeli Ersun Hoca. Kocaman-Daum taktiklerini sayısal anlamda bozmamalı. Pres-pas-top rakipteyken baskı-topu her an kovalama-son saniyeye kadar golü arama felsefelerini oyuncularına işlemeye devam etmeli. 4-4-1-1 / 4-2-3-1 olmalı sistemi. Diego’suz sitemleri de alternatifleri içine almalı. Kocaman’ın dediği gibi “Antrenör takımı” yapmalı ekibini. Gerekirse Diego, Kuyt, Volkan, Emre, Gökhan, Raul, Alves zaman zaman yedek kalabilmeli. Pier’in gidisinden sonra, çift forvet oynamayan, tek forvetli sistemi adeta vücudunun en ücra köşelerine kadar işleyen Fenebahçe’nin “çift forvet arkası Diego” kurgulaması fanteziden öteye geçemez kanımca. Keşke Diego yerine oyuncularının ezberlemiş olduğu sistemi daha güçlü ve pozitif kılacak transferler yapsaydı Fenerbahçe. Jimmy Durmaz, Erkan Zengin, Tarık Çamdal, Gökhan İnler, Sedar Taşçı, Mevlüt Erdinç ve Kuyt’a alternatif olabilecek bir yerli sağ ön oyuncusu almayı düşünseydi. Umarım Diego beni yanıltır ve Bremen mızıkacılarını dahi kıskandıracak kadar başarılı olur Kadıköy’de.
Onun için deneme tahtası sistemlere değil, bilinen sistemi taktik tahtasına yazmaya ihtiyacı var Ersun Yanal’ın. O yüzden hem dördüncü yıldız, hem de seneye Avrupa arenasına çıkmak adına kaybedecek hiç zamanı yok Fenerbahçe’nin.
Asım Çalık, 6 Ağustos 2014 Çarşamba, Astoria, New York, 03:45am
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.