Her iki hocada taktik tahtasında kendilerine göre akıllı oyuncu hamleleriyle başladı maça. Fatih Terim sola Amrabat’ı koyarak Topuz’un kanadına hamle yapmış, benzer şekilde Kadlec’den bugüne kadar istediği verimi alamayan ve stoper mevkisinde klübedeki Serdar’a güvenmeyen Ersun Yanal da maçın ileriki dakikalarında Kadlec’i stoperde kullanabilme ihtimaline karşı, bu maçların tadını bilen Hasan Ali’yi sol beke koyarak, sağdan Topuz ile fazla yüklenemeyeceğini bildiği için, soldan daha fazla yüklenmeyi hesap etmisti maç öncesinde. ilk 11’ler belli olduğunda sakatlıktan yeni çıkan ve takımıyla sadece bir antrenman yapan Emre’nin oynamasıyla, yine sakatlığını henüz atlatan Burak’ın yedek klübesinde olması Terim ile Yanal’ın arasındaki mantık, mantelite, oyunu okuyabilme, ve formayı hak edene verebilme yetisi ve öngörülerini terazide ağır bir şekilde Terim tarafına çektiğinin onaylı belgesiydi aslında. İşte bu “tecrübe ve futbol üstadlığı” daha maç başlamadan ilk golü maçın başında Galatasaray’ın hanesine yazdırıvermişti. 57’de Fener’in en kötüsü Emre’nin oyuna devam edip Alper’in girişi ve kullanıldığı yer itibariyle hem forvet arkasında hem de ön liberoda oynayabilen, pek tabii herhangi bir sakatlığı olmadığı için oyunun her bölgesinde Sarı Kırmızılıların tehlikeli ayaklarına “hücum pres” yapması olağan olan, Emre’ye göre futbol normlarında daha “sağlıklı ve sıhhatli” olan Baroni’nin oyundan çıkışıyla maçın sonucu belki skor tabelasında değil ama “teknik direktör hamlesi” açısından Galatasaray lehine 2-0 oldu ve maç orada bitti açıkcası.
Bruno Alves değil, adeta Bruno Alves Meireless
Maç için notlarımı tutarken sarıyı gördükten sonra Bruno icin “yeni Meireless yolda eyvah ki eyvah” diye yazdım ki tam 4 dakika sonra kırmızıyı yedi ve takımını bu çok önemli maçda yalnız bıraktı maalesef. 36’ da Eboue’nin ortasında Drogba’yı kaçıran Bekir’i haşlayan Alves hem liderlik vasfı, hem defansı toparlaması, hem de tecrübesiyle Fenerbahçe için biçilmis kaftan ancak gereksiz sertliği ileri de başına dert olacak gibi gözüküyor. Düşünün Emre’nin sahada”görünmez adam” olmasıyla bir eksik mücadele eden Fenerbahçe, kırmızıdan sonra 11’e 9 oynamak zorunda kaldı rakibine karşı. Kadlec oyuna girine kadar tam 18 dakika sahada Sow-Webo-Kuyt üçlüsünü bozmayan Yanal gereksiz bir “cesaret gösterisine” soyununca Mert adeta nefes alamaz oldu. Keşke bu cesaretini Baroni’nin yerine Emre’yi oyundan çıkartarak gösterseydi de futbolun temelinde “cesaset” kelimesi kadar “mantık” kelimesinin de ne kadar önemli olduğunu futbolseverlere hatırlatsaydı Ersun Hoca.
Mert’e Haksızlık Etmişim
Dün akşama ait Fener’in en zayıf halkasının Mert olacağını düşünmüştüm ama fena halde yanıldım. Mert aynı Volkan gibi, bir kalecinin konsantrasyonu çok iyi olduğunda neler yapabileceğini bir kez daha kanıtladı. Kupa gitti belki ama, dünkü mücadele geçen sene hem takımında hem de sezon sonu oynanan Milli Takım maçlarında kötü performans sergileyen Mert’i geri getirdi. Drogba ve Snejider gibi dev forvetlere karşı çok da soğukkanlı oynadı ayrıca. Mert’in haricinde Kadlec’de sadece sol bek olarak değil, stoper olarak da defans için iyi bir alternatif olacağını hocasına gösterdi.
New York, 01:29
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.