Her iki takım da stressiz başlamıştı karşılaşmaya. Her türlü sonuç mümkün demişti Yanal ama asılında en başta kendisi inanmamıştı söylediğine, futbolcuları inanır mıydı hiç? Arsenal’se hem 0-3’ün verdiği rahatlıkla oynuyor, bir yandan da hafta sonu karşılaşacağı Kuzey Londra derbisindeki rakibi Totthenham’ı hesaba katarak sakin ve rahat bir şekilde oyalanıyordu adeta.

Londra ekibinin bu rahatlığı ilk 20 dakikada Fener’in biraz top yapmasını sağlıyordu ama bu nafileydi ve ilk golden sonra resmin şeklide değişiyordu üstelik. Adı attığı her golden sonra dünyadaki bir ünlüyü öldürüyor dedikodusuna takılan Ramsey’nin orkestra şefliğinde ortaya koyduğu göze hoş gelen Arsenal’in futbol melodisine Cazorla da eşlik edince, atılan ilk golden sonra daha rahat oynayan Topçular artık tehlikeli gelmeye başlıyordu. Her iki maçtada attığı gollerle dünyada tanınan bir karakterin ölmesinde etkili olmuyordu ama, bu sefer de Fenerbahçe’nin umutlarını Emirates’te bitiren oluyordu Aaron Ramsey. Maçı izlediğim Fox Sport kanalının İngiliz yorumcusu Ramsey’in ilk golünden sonra “Fenerbahçeli’ler Ramsey’den bıkmış olmalılar” yorumu yaparken, maçın son düdüğüne kadar sahada ordan oraya koşuşturup, her yere girip çıkan Cazorla içinde; “o bir sihirbaz” yakıştırmasında bulunuyordu. Sahi dikkat ettiniz mi Sow ile Kuyt on dakika bir yer değiştiriyorlar ama Cazorla gibi şapkadan tavşan çıkartamıyorlardı ne yazık ki. Yanal’ın dün akşama ait en büyük taktiği buydu herhalde!!

Geçen seneki Mönchengladbach ve Maseille deplasmanlarında oynayan Hasan Ali ve Caner’le başlayacağını düşündüğüm Ersun Hoca, Walcott’dan ilk maçta iki tokat yemesine rağmen, Sow’u orda oynatmaktan çekinmemişti. Ne tesadüfki dün akşamın açılış golünün yapılmasındaki aslan payı yine Walcott’dan gelmişti. Geçen yıl grup maçlarında Caner-Baroni-Kuyt üçlüsünün önüne Sow’u koyan Kocaman’ın taktiğinin uygulanacağını tahmin etmişken, Arsenal’e karşı daha ofansif bir kadro yapısyla çıkmak,bugünlerde düştüğü derin kuyulardan çıkartamamıştı Yanal’ı. Baroni Avrupa maçlarını sever, mutlaka oynamalı demiştim ama moda haline getirdiği dağınık oyununa devam etmiş ve beni yanıltmıştı.

Dün gece sahada gördüğümüz Karınca ile Ağustos Böceğinin hikayesiydi aslında. Karınca neredeyse bitmekte olan yaz ayını çok çalışarak geçirmiş ve kışa tam tekmil hazır olduğunu cümle aleme göstermişken, koca yazı uyuyarak ve tembellik ederek bitiren, geçen seneden kalan mirası bitirip tüketen Ağustos Böceğiniyse kışın soğuk ve zorlu günleri bekliyordu. Dünün de özeti buydu herhalde.

NY, 02:19