Sakın “Usta” sıfatıyla Başbakandan filan bahsediyorum sanmayın. O “Ustanın Hikayesi” ile gündeme gelmişti geçtiğimiz aylarda. Siyaset sahnesinde çıraklık ve kalfalık dönemlerinden sonra, “Ustalık” sınıfına geçtiği söylenen Başbakan değil benim dile getirmek istediğim. Benim sözünü ettiğim Usta bambaşka bir Usta. Futbolun Ustası, Üstadı Fatih Terim’den başkası değil.
Doğumundaki 53 rakamının benzerliğiyle kimi zaman “Fatih Sultan Terim” diye de anılan Hocamızın Milli Takım’la yeni ve büyük başarılara imza atacağına yürekten inanıyorum. Milli takımdan teklif geldiğinde ve görevi kabul ettiğinde Terim sürekli olarak bayrak, birliktelik, ve Ay Yıldız vurgusu yapmış; “işin içinde Türk Bayrağı varsa, bizim için akan sular durur” felsefesini işlemişti. Kuzey İrlanda maçıyla başladı Fatih Hocamız yeni görevine “Türkiye Futbol Direktörü” olarak. Galatasaray’a her gelişinde Florya’nın tüm sorumluluğunu alır, kendisine Metin Oktay Tesislerinin anahtarları teslim edilirdi ya, şimdilerdeyse tüm Turkiye’nin futbol adına tek adamı artık. Futbolun bütün anahtarları onda attığı imzadan sonra. Milli Takım’ların A’sından, B’sinden, C’sinden, gençlerin olduğu tüm U’lardan da sorumlu.Yani A’dan Z’ye her nokta da kararı verecek son kişi Fatih Hoca.
Yıldırım Demirören Federasyonu göreve geldiğinden bu yana belki de en doğru kararını verdi. Bu sefer Federasyona siyaset karışmadı!!!!! Neydi özerk olan Türkiye Futbol Federasyonu’nun aldığı karar? Fatih Terim’e memlekeketi, doğduğu şehir olan Adana’da imza attırarak hem ona itibarını geri verdi, hem de Hocayı onore etti TFF. Bence Adana’da atılan bu imzayla Fatih Terim yeniden doğdu. Üstelik toplamda 7 yıllık bir sözleşme süreciyle kendisine Milli Takım’ın “teknik direktörü de, sportif direktörü de, futbol direktörü de sensin” mesajı yollanarak ve “futbolun tek patronu” olarak 2020’ye kadar yeni bir sistem kurması, ya da Fatih Terim’in kendi deyimiyle istediği “reformları” yapması için çok geniş yetkiler verildi. Kendine has; çift forvetli, toplu defans toplu hücum formatı yaratan, en iyi defans hücumdur felsefesini takımlarına işleyen, rakibe önde baskı kurup boğan, oyunu dar alanda ve çabuk oynayan bir görüntüyle yeşil çimenin üzerinde bir “Terim” ekolü yaratan Hocanın, artık saha dışında ve tribünlerde de bir “Milli Takım Kültürü” oluşturmasının tam vaktidir kanımca.
Milli Takım Formasının Kutsallığı
Bu satırlardan Fatih Terim’e ulaşabilmeyi çok isterim ama çok zor olduğunu biliyorum hatta imkansız olduğunu da. Ben yine de buraya notumu düşeceğim ve Hocamıza şöyle sesleneceğim; Ne olur ama ne olur insanımıza Milli Maçlara Mili Takım formasıyla gelmenin çok önemli olduğunu anlatın Hocam. Birlik ve beraberliğe çok fazla ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde önemli olan herkesin kendisini adadıkları klüblerinin formalarıyla değil de; Al Kırmızı, Ay Yıldız’ın olduğu formalarla maçları seyretmeye gelmeleridir. Hani demistiniz ya ilk imzayı atarken; “aslolan Galatasaray’dır ama var olan Türkiye’dir” diye. Ülkemizi 2016’ya, 2018’e ve hatta 2020’ye götürün ama sadece bununla da yetinmeyin, aslolan Antalyaspor’dur, Beşiktaş’tır, Bursaspor’dur, Elazığspor’dur, Fenerbahçe’dir, Galatasaray’dır, Gaziantepspor’dur, Trabzonspor’dur, ve daha niceleridir ama var olan Türkiye’dir çünkü Türkiye yoksa diğerleri bir hiçtir mantığını ve duygusunu bize, insanımıza, halkımıza hissettirin Fatih Hocam. İnanın bunu sizden başkası yapamaz bu günlerde. Mesela 2014 Sonbahar’ında başlayacak olan 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası grup eleme maçlarının ilkinde, evimizde oynayacağımız ilk maçtan önce çıkıp söyleyin insanımıza; “Biz sahada; Sizler tribünde, evde, sokakta, pazarda, barda, restoranda, ofisde hep birlikte Kırmız Beyazı, Ay Yıldız’ı taşımanın gururunu yaşayalım”. İnanın buna karakterinizde, misyonunuzda, vizyonunuzda müsait. Belki de yaratılacak yeni bir sloganla bu olgunun ve duygunun harekete geçmesi Sizin liderliğinizle çok rahatlıkla hayat bulabilir. “Haydi Milli maçlara bundan böyle Milli Takım Formasıyla gidiyoruz” tarzında bir slogan bugünlerde kafası allak bullak olan Ülke insanını da kendine getirebilir. TFF’nin “Her futbolsevere Milli Forma” isimlendirmesiyle ve uygun fiyatlarla yapacağı bir kampanyayla, herkes Milli Takım Forması alabilir ve bu şekilde de bir “Milli Takım Kültürü” yaratılabilir.
Anahtar teslimi tamam. Yetkide, sorumlulukda sizde. Sahanın içi sizin gibi bir futbol bilgesi, bir futbol karakteri olduktan sonra eninde sonunda doğruları bulur. Bu doğrular skor tabelasına Türk Milli Takımı adına avantaj oluşturacak sonuçlara dönüşür. Peki ya sahanın dışı? Onu da halledebilirsiniz bence. Elinizde kaç tane anahtar var sorunları çözmek adına bilemiyorum ama elinizdeki anahtarlardan ilkiyle açacağınız kapıya şu notu iliştiriverin bence; “giyinin Kırmızı Beyazı, sarılın Ay’la Yıldız’a, kapın Milli Formayı öyle gelin Milli maça”.
CV’nizdeki 5 şampiyonluğa ve UEFA Kupasına önümüzdeki 7 sene içinde Avrupa Kupası ve Dünya Kupasında çok büyük başarılar eklemenizi canı gönülden diliyorum. Ve bundan da hiç şüphem yok inanın. Sizinde, Milli Takımımızında yolu açık olsun…..Allah yar veyardımcınız olsun…..
20 Kasım 2013, Çarşamba, 02:48
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.