Öncelikle Torku Konyaspor’a merhaba diyelim. Futbolculuğunda sahanın beyefendi oyuncularından olan Uğur Tütüneker Hoca’ya da başarılar dileyelim. Çok da güzel bir ekip yaratmış. Fubol oyununun asla pes etmemek olduğunu futbolcularına aşılamış. Rakibi Fenerbahçe’ye “ismine, yıldızlarına güvenme, futbol yürekle oynanır” dersi verdiler.
Genç Konyaspor çok koşma ve mücadele etme niyetiyle oynarken, Fenerbahçe o bildiğimiz sakinliğiyle sahada yer aldı. Büyük ihtimalle Kuyt’ın iyiyim demesiyle forvet hattında kementi ilk yiyen Kuyt değil sürpriz bir şekilde Webo oldu. Emre’nin yanına Baroni’yi koyan teknik kadro, Alper’i de ikilinin önüne, Sow ile Kuyt’ın arasına monte etmişti. Uche ve Lusiano’dan sonra bir türlü geriden oyun kuracak, defansını hem koruyan, hem de yöneten, “defansın beyni” oyuncusunu bulamayan Sarı Lacivertliler, dün akşamın ilk 15 dakikasında oyunu kurmakta güçlük çekti ve Baroni’nin sık sık geriye gelişiyle topu ileriye taşımaya çalıştı. Belkide Yanal ona bu şekilde bir görev vermişti dünkü oyun adına. Gönderilip gönderilmeyeceği tartışılan Yobo, antrenmanda çalışılan Emre-Emenike-Emre paslaşmaları sonucunda Konya ceza alanına süzülen güzel ortayı aynı güzellikte kaleye göndermekle kalmadı, yerden ve havadan defansta yaptığı kritik dokunuşlarla da hem defansını rahatlattı, hem de ikametgahının bu sene yine Kadıköy olduğunu kendini satmak isteyen yöneticilerine ayan beyan gösterdi.
İkinci yarıda Şemsiye Tersine Döndü
İlk yarıyı sakin ve rölantide geçen Fenerbahçe’nin kronik hastalığı ne yazık ki yeni sezonda da devam edecek gibi. Skoru koruma uğruna bazen aşırı geriye yaslanma, bazen de oyunu aşırı sakinlikte oynama sendromları artık “kanserli bir hastalık” kıvamında. Artık günümüz futbolunda 2 farklı üstünlükler galibiyeti getirmek için yeterli değil. Dikkat ettiyseniz ilk yarıda skor 9 dakika içinde değişirken, ikinci yarıdaysa bir anda 3 dakikada ev sahibi adına beraberliğe, 12 dakika içinde de galibiyete dönüşüverdi. İşte bu yüzden bir maçta değil 2 farklı, 3 farklı da skor avantajını yakalasanız, normal oyun sisteminizden vazgeçmemeli, rahatlama moduna geçmemelisiniz.
Eğer 77’de Emenike o gölü atıp skoru 1-3’e getirmiş olsaydı da görüşüm kesinlikle değişmeyecekti. Ersun Yanal inanılmaz yanlış uygulamalar ve doğru olmayan kararlar vererek maçı rakibine resmen ikram etti. Verdiği tek doğru karar Topal’ın yerine Selçuk’la değil Baroni tercihiyle başlamasıydı. Ancak dün akşam penaltı yaptıran, orta sahada ileri geri koşuşturan, topu ileri taşıyan, şutlar atan Alper’in yerine sadece ilk yarıda Emere’yle yan yana iyi görüntü veren ancak ikinci yarıda uyku moduna geçen Baroni’yi çıkarmakla ilk yanlışı yaptı. İkinci yanlışı pres özelliği sıfırın altında olan Salih’in Emre’nin yanında oynamasıydı. Aynı hatayı geçen sene Benfica’daki maçta Kocaman’da yapmıştı. Güçsüzlük ve pressizlikle Salih ancak forvet arkasındaki 3’lünün orasında oynayabilir. Defansın önünde oynamak onun işi değil maalesef. Yanal’ın üçüncü hatası da, Webo’nun oyuna girdikten sonra ileride forvet olarak değilde, sağ açık olarak oynamasıydı. Aslında sağ kanada alınması gereken Emenike olmalıydı. Madem Kuyt ilk 11’de oynayacaktı, o zaman Yanal’ın işleyen çarkı bozmamaliydi. Sow-Webo-Kuyt üçlüsünü yollarına devam etmeliydi. Sow ve Webo ele avuca sığmayan bir ikiliyken, adeta görünmez adamları oynadılar. Böylelikle Hoca’nın üç yanlışı bir doğrusunu götürünce, Fenerbahçe’de lige puansız başlamak zorunda kaldı.
New York, 5:14
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.