Antonie Conte beraberliğin kendisine yettiği maçta Pirlo’nun yokluğunda Pogba’ya yer verdi orta sahanın ortasını sağlam tutabilmek adına. Sağ kanadında oynayan Asamoah, solda oynayan Lichtseiner’e göre daha ofansif bir oyuncu. Sinyor Conte son oynadıkları Bologna maçında da aynı teraziyi kurmuş; Peluso; sol defansif bek, ve Isla; sağ kanat hücumcu olarak yer almışlardı karşılaşmada. Mancini de kanatlarını benzer dengeye getirmişti; Riera, Eboue’ye göre daha ofansif oynayacaktı kanatlarda.
Teoride her iki hoca da 3-5-2’yi öngörse de; Mancini sürpriz şekilde Sneijder’i takıma monte edince, sahada ki format aslında 3-4-1-2’ye döndü. Conte temel prensiplerinden vazgeçmeyerek, hatta bir puan yeterli olduğu için ayağını daha bir sağlam bastı yere, takımını sahaya sürerken. Sneijder’in sahaya çıkmasının anlamı; her maç gol yemekten bıkan Mancini’nin yaptığı tercihle gol yeme riskini göze almış olmasıydı Arena’da rakibini geçebilmek için. Antrenman eksiği olan Sneijder’in defansına yeterli yardım etmemesi Galatasaray’ın planlarını alt üst edebilirdi.
Maçın başlamasıyla beraber her iki ekibinde temkinli oyunu tercih ettiklerine şahit olduk. Juventus adına Llorente’nin şutu ve Galatasaray tarafında da Seçuk’un serbest vuruştan gönderdiği vuruş dışında herhangi bir tehlike görmedi kar yağışına rağmen tribünleri dolduran taraftarlar. Bunda her iki takımın saha parselizasyonunu mükemmel yapmasının payı büyüktü. 31’de oyun durana kadar Aslan rakibine oranla az da olsa üstün gözüktü golü arama anlamında. Daha istekli gibiydi. Ancak başın maçında yemyeşil olan o güzelim saha 3-5 dakika içinde bembeyaz olunca oyun durdu ve bir daha başlamadı. Bugün maç kaldığı yerden devam edecek. Wesley’nin performansı sonucu belirleyecek gibi gözüküyor.
12 Aralık 2013 Çarşamba, New York, 02:51
Oyunun Devamı....
Saha bir felaket!!! Kalan dakikalarda Tevez’in çabası ve Chejou’nun kafası sonucu değiştirmedi. İlk yarı başladığı gibi bitti.
Beyazdan çamura
İkinci yarıya damgasını vuran sahanın “çamur deryası” görüntüsüydü. Hangisi yerse kaybedeceği için temkinli oyun devam etti bir süre. Sokakda küçükken top oynadığımız yılları hatırlayınca; “bu maç atan alıra döner” diye düşündüm notlarımı alırken. Maç ve antrenman eksikliğine rağmen bu maç için hazır asker olan Sneijder 55’de ki şutuyla “burdayım” dedi birliğine ve saha kenarındaki komutanına adeta. Sonra oyun 79’a kadar iki perdeli bir hal aldı. Wesley’in bu şutundan sonra Galatasaray oyuna ağırlığını koydu. Yakaşık 12 dakika Sarı Kırmızı tehlikeleri izledik. Önce Drogba’nın herkesin gol diye fırladığı şutuna müthiş bir Buffon refleksi seyretti üşüyen gözlerle tribünler. Kazanılan iki frikiği önce Drogba, sonra da Burak yok yere harcadılar. Sahi hafta içi hepimizin takip ettiği şu “Mancini’nin 5 frikik kuralı” hikayesine ne noldu? Wesley İnan varken diğerlerine gerek var mı Allah aşkınıza? Frikikler boşa geçince, en son Eboue’nin kötü şutuyla birinci perde kapandı ve Tevez ikinci perdeyi açtı hemen. Belli ki Man City’den kavgalı ayrıldıkları hocasına sürpriz peşindeydi Carlos. 62-79 arası Juve baskısının lideriydi Arjantinli. Şut attı, gol pası verdi, iki defans oyuncusunun arasına girip, çamur falan dinlemeden verdi veriştirdi Arena’nın savunmacılarına tek başına. Ama bunca güzel hareketin skorborda yansıması sıfırdı. Futbolda “gol” dışında ki her güzel şey beyhudeydi.
Mancini’nin cesareti
80’de Umut oyuna girince bir Avrupalı mantelitesinin bizden ne kadar farklı olduğuna şahit olduk bir kere daha. Maçtan bir kaç gün önce Başkan Aysal’ın;”yenilmek dünyanın sonu değil. Olmadı UEFA’ya devam ederiz” sözünü tınlamamıştı sahanın kenarındaki cesaretli adam. Evet Mancini hem başkanını dinlememiş, hem de “İtalyanlar katı defans oynar” düşüncesini çürütmüştü maçın en başında Wesley’i korkmadan oynatarak. Üstüne Bulut’da oyuna girince, “Vecchia Signora yani yaşlı hanım” lakabını taşıyan rakibinin hocası, hemşerisi Conte’ye de gönderiyordu benzer bir mesajı; “havada bulut bu çamurlu sahada sen Şampiyonlar Ligini unut”. Maçı seyrettiğim kanalın İngiliz spikeri şöyle demişti Umut oyuna girerken; “Mancini rolls the dice” yani bizim tabirle “kumar oynuyordu Mancini”. Yaptığı değişiklikle 4-4-2’ye döndü gibi gözükse de, UEFA biletinin cepde olmasıyla 4 forvetle oyunu iyice riske etme kararı almıştı.Umut’la beraber daha bir cesaretlendi Galatasaray.
Çamurdan rüyaya
Değişiklikden 3-4 dakika sonra Selçuk-Sneijder atağında yokladı Sarı Kırmızılılar kaleyi. Artık son beş dakikaydı ve atan alıp götürecekti maçı. Melo’nun Vidal’e yaptığı pres işe yaradı ve top Selçuk’dan Umut’a geldi. Umut’un uzun ortası pas gibi önce Drogba’nın kafasına, oradan da Wesley’in önüne inince Buffon’a yapacak bir şey kalmadı. Bir golcü için en önemli özellik olan bu tarz pozisyonlarda “sakin kalma” yetisi topun filelere ulaşmasına yetti.
İtalyan’lardan korkmayanı kazandı, korkak olanı ve “elimde ki bana yeter” diyeni kaybetti. Büyük maçları cesaretli hocalarla, onun yürekli öğrencileri kazanırmış. Öyle de oldu. Açılan bu kar beyazı tertemiz yeni sayfayla Şampiyonlar Liginde yolun açık olsun Aslan...
Asım Çalık, 11 Aralık 2013 Çarşamba, New York, 10:24
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.