Yine kavga kıyamet koptu.Ama bu defa dönmek yoktu.Yorulmuştu her savaşın ardından, toparlamaya yüreği.Yeterliydi bunca hezeyanlar sonucu, beklentilerine karşılık bulamayışlar.Uzaklaşacaktı artık ona acı veren bu aşk oyunundan.Biliyordu ki o hiç gelmeyecek bir sevgiliyle oyun oynuyordu.Onun amacı gününü zevklendirmekti, tek bir umut verme gayesi taşımıyordu.Aslında ne çok umutlar veriyordu farkında değildi.Karşısındakini odun mu sanıyordu acaba.Odun ne kelime kalas belki de.O ne anlardı değil mi, ne vardı ki bu yaptıklarımda diye düşünüyordu.Aşk onun için oyundu, gelip geçici bir heves, atıştırmalık çerezdi onun için kadınlar.Arada böyle masum sandığı oyunlar da ona heyecan veriyordu.O dememişmiydi, ben saf aşklara hayranım.Benim de ucundan kıyısından tatmışlığım vardı,yaşamışımdır o duyguyu.Ben yaşattım ona bunu, ama onun saflık anlayışı, sabahtan öğlene kadar tutulan tekne altı oruca benziyordu.
Ben seni oysa ki bir müzik dinletisinin önünde ki şiirlerle sevdim, sesinin o iki sanatla buluştuğu noktada, sadece ben dalıp gittim o derin aşk kuyusuna.Ben seni bir ikindi vakti içilen çayda, güzelliğini seyre dalarken, gece ayazlarında bekleyen bekçilerin içtiği o ufacık sigara sıcaklığına kanar gibi sevdim, sonra bir hayal kuran çocuğun hayalinin gerçekleşmese de, elinde ki oyuncağıyla kurduğu o düşsel ülkede gezintisi gibi gezindim, senin sesinin buğusuyla hasret iklimlerinde.
Duysan dinlesen, beni benden, anlatamam ki belki bu kadar açık ve net.Sen hasret ayazlarında kalmamışsın ki, yüreğin üşümemiş hayal kırıklıklarına uğramaktan.Sen sadece seni severken, ben sadece ben hariç seni sevdim.Ama artık çok geç.Bu sefer bencilliğin en dip noktasına ben vuracağım.Seni sevgimi sana her şartta belli etmekten men ediyorum.Sana sen olmadan uzaktan yakarışlar besteleyeceğim, şiirlerimi sadece ben okuyacağım, seni sevdiğimi duyamayacaksın, göremeyeceksin.Ben bir daha beni oyunlarınla oyalamalarına izin vermeyeceğim.Aslında ben o oyunlara da razıydım, bu kadar aza kanaat eden bir kalbim vardı.Ama sen oyuna hile kattın, üzmeye, kırmaya, beni hiddetlendirip, sonra yazdıklarıma gülmeye vardırdın bu oyunu.Sen oyun nasıl oynanır onu bile bilmiyorsun.Ben oyun oynamayı hiç sevmem.Ne bilgisayar oyunu, ne de insan kalbiyle oyunu.O yüzden ne sen beni anlarsın, ne de ben seni.
Dedim ya artık ben aşkı seninle paylaşmayacağım.O kadarda cömert olunmamasını bana hep gösterdin de, bugün en acıtıcı haliyle yaşattın bana.Bir resim diyorsun değil mi, ben seni Cansel’e tercih etsem……..düşün diyeceğim ama saçma bu soruyu sormam.Sen benim sevgilim bile olmadın, sevmedin beni ki böyle kıskanasın.Ne dediğimin farkında mıyım? Ama işte bu anlatmak istediğim, sen beni öyle bir kandırdın ki, senin beni sevdiğini bile düşündüm.Demek ki ben hala adam olamamışım,doğruyu yanlışı ayırt edemiyorum.
Neyse aşkın bu sarhoş edici ikliminden biraz olsun sıyrıldım.Sevmiyor musun peki artık onu deseler, cevabım şu yazıda yazmıyor mu derim.Ama neye yarar ki sevmek, karşısında muhatabını bulamadıktan sonra.İşkenceden başka nedir ki?
Şimdi yine kandım galiba ben ona.Bunca hengameden sonra nasıl olup ta tekrar beni arenaya çekebiliyor hiç anlayamadım bugüne dek.Ama aşk galiba her yenilgiden sonra, tekrar oyun alanına yeni başlamışlık heyecanıyla koşmak.
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.
faceboook adresini soyylermisin
Bazen kitap yazanlarına şaşırıyorum, nasıl sayfalarca yazı yazıyorlar...odunlar,oyunlar enteresan güzel bir yazı olmuş :=)