Hiç kimsenin iki kalbi bulunmaz. İmanın, inkârın ve aklın merkezi olan kalp, bütün insanlar da bir tanedir. Cemiyet Hayatının, sürekliliğinin korunması ve anomi ve anarşinin önüne geçilmesi için mutlaka tek bir yöneticinin olması lazımdır. Saray Kavgaları, saraya zarar verdiği gibi halkın da sinek gibi ezilmesine vesile olur.
Türkiye Cumhuriyeti’nin İslami bir devlet olmadığı malumdur. Ama her devletin asgari istikrar kazanması ve anarşiden kurtulması için Peygamberimiz (sav) Efendimizin çeşitli tespitleri vardır. Mesela “idarecisi kadın olan bir memleket nasıl felah bulabilir” hadis-i şerifi zamanın İran Devleti için söylenmiştir. Kadınların genelde idari işleri yürütemeyeceği tespiti yapılmıştır. Bazı âlimler, bu tespitin fıtri bir özellik mi yoksa dini bir tespit mi olduğu noktasında değişik tartışmalar yürütmüşlerdir. Âlimlerin genel kanaati, İslam Devlet Reisi’nin erkek olması gerektiği noktasında düğümlenmiştir.
Devletlerin iki başlı olması başında kadın olmasından çok daha önemli bir arızadır. Zira Belkıs, devletini selametli ellere (Hz. Süleyman -as-) teslim etmiştir ama çift başlı bir devletin asla huzura kavuşması mümkün değildir. Bu sebepledir ki, Peygamberimiz (sav) idarecinin kadın olduğu bir devlette sadece tespit sadedinde mübarek tespitler yöneltirken çift başlılık konusunda ise emir kipinde hadisler beyan etmiştir. Nitekim Abdullah b. Amr b. El As (ra)’ın rivayet ettiğine göre Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur:
“Kim bir imama biat eder, eliyle musafaha ederek kalbinin sevgisini verirse gücü yettiği kadar itaat etsin. Eğer başka birisi gelip o imamla (yönetimi ele geçirmek için) mücadele ederse sonra çıkanın boynunu vurun.” Bir başka hadis-i şerifte de şöyle buyrulmuştur: “Eğer iki halifeye (aynı dönemde) biat edilirse kendisine sonradan biat edileni öldürün.” Başka bir hadis-i şerifte çok net ifadelerle şöyle buyrulmaktadır:
“İşiniz (yönetiminiz) bir adam üzerinde karar kılınmışken birisi gelip, sizin asanızı kırmak ve cemaatinizi bölmek isterse onu öldürün.”
Türkiye çift başlı yönetimin (askeri ve sivil) acısını çok feci şekilde çeken bir ülkedir. 90 yıllık Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yarısından fazla ömrü ya darbelerle geçmiştir ya da olağanüstü hallerle. Hiçbir ciddi meselesini çözememiş ve kronik sorunların içerisinde boğulmuştur. Sorunlarını dondurmak için uluslar arası güçlerin gölgesine sığınmıştır. Çünkü hiçbir yönetim çift başlı bir yönetimi kaldıramaz.
Başbakan Tayyip Erdoğan, hastanede iken MİT üzerinden darbe yapmak isteyenler, devletin çeşitli kademelerini ele geçirmiş ve bu güçle adeta ülkede ikinci bir güç olma kararı vermişlerdir. MİT Krizine kadar dikkat edilirse on binlerce insan, özellikle KCK Davalarından dolayı haksız yere hapse atılmıştır. Bazı kimselerin telefonlarına “sehven” numaralar yüklenmiştir. 2010 KPSS’deki haksızlıkların üzeri daha soğumamıştır. KOSGEB ve diğer devlet kurumlarının kaynaklarının aktığı yerler her zaman şüpheli olmuştur. Sırf bu sebeple KOSGEB’in “Kobi Proje Destek Programı” bir yıldan bu yana kapalıdır ve KOBİ’lere kaynak aktaramamaktadır. İşin en feci yanı ben kimsenin yargıya siyasi manada güvendiğini zannetmiyorum. Emniyet’te güvenirliliğini kaybetmiştir. Çünkü MİT Krizine kadar devleti AK Parti mi yoksa gayr-i resmi koalisyon ortağımı yönetmektedir kuşkularına neden olmuştur.
Şimdi bazıları AK Parti ve Camia Örgütü arasındaki tartışmalarda “aman fitne çıkmasın” yaklaşımını uygun görmektedirler. Hâlbuki çift başlı yönetim, herkes için felakettir. Başbakan, çift başlı yönetime izin vermemelidir. Ayrıca geçmişte yaşanan çift başlı yönetimin insanlara yaşattığı acıların telafisi yönünde adımlar atmalıdır.
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.