İnsanlar Allahü Teâlâ (cc)’nın kuludur. Kul kelimesi; köle, itaat eden tevazu gösteren veya bir kişinin bir kimseye yüz çevirmeksizin itaat edip boyun eğmesi gibi manalara gelmektedir. İnsanın yaratılış gayesi de kulluk etmesidir. Nitekim ayet-i kerime’de şöyle buyrulmaktadır: “İnsanları ve cinleri ancak bana ibadet etmeleri için yarattım.” (Zariyat Suresi: 56) Ayet-i kerime’den de anladığımız gibi insanlar üzerinde itaat edilmeye layık hükümler koyma hakkı Allah’ındır. Peygamberlerin gönderiliş gayesi şöyle haber verilmektedir: “Biz her ümmete; “Allah’a ibadet edin tağuta kulluktan kaçının” diye peygamber göndermişizdir.” (Nahl Suresi: 36) Burada zikredilen tağut kelimesi; Allah’ın hükümlerine rağmen hüküm koyan her gücün ortak ismidir.
İnsanlara düşen kendilerine Peygamberler vesilesiyle tebliğ edilen hükümlere tartışmasız şekilde tabii olmaktır. Müslüman; Kitap, sünnet, icma ve kıyas karşısında “gassalin elindeki meyyit gibi”dir. Ama tarih boyunca kibirlenen ve şer’i hükümlerden yüz çeviren insanlar olmuştur. Bu durumun bariz örneklerinden birisini de Hz. Musa (as)’ın kavminden olan kimseler oluşturmaktadır. Nitekim ayet-i kerime’de şöyle buyrulmuştur:
“Hani bir zamanlar Musa kavmine demişti ki Allah, size bir sığır boğazlamanızı emrediyor. Onlar da “ayol sen bizimle eğleniyor, alay mı ediyorsun?” dediler. Musa da: “Böyle cahillerden biri olmaktan Allah'a sığınırım” dedi.
Onlar, “Bizim için Rabbine dua et, her ne ise onu bize açıklasın” dediler. Musa, “Rabbim buyuruyor ki, o ne pek yaşlı, ne de pek taze, ikisi arası dinç bir sığırdır, haydi emrolunduğunuz işi yapınız” dedi.
Onlar, “Bizim için Rabbine dua et, rengi ne ise onu bize açıklasın” dediler. Musa, “Rabbim buyuruyor ki, o, bakanlara sürur veren, sapsarı bir sığırdır” dedi.
Onlar, “Bizim için Rabbine dua et, o nedir bize iyice açıklasın, çünkü o bize biraz karışık geldi, bununla beraber Allah dilerse onu elbette buluruz” dediler.
Musa, “Rabbim buyuruyor ki o, ne çifte koşulup tarla süren, ne de ekin sulayan, ne de salma gezen ve hiç alacası olmayan bir sığırdır.” Onlar da: “İşte tam şimdi gerçeği ortaya koydun” dediler. Nihayet onu bulup boğazladılar. Az kaldı yapmayacaklardı.” (Bakara Suresi: 67-71)
Dikkat edilirse kendilerine basit bir emir verilmişti. “İnek kesin.” Onlar ise işi yokuşa sürmüşler sürekli inekle ilgili sorular sormuşlardır. Amaçları ineği kesmemekti. Çünkü daha önce inek heykeline tapmışlardı. Bu noktada Hz. Musa (as)’ın verdiği cevaba bakalım: “Böyle cahillerden biri olmaktan Allah’a sığınırım.”
Allah’ın emirleri şaka veya oyun değildir. Günümüzde kurban kesmek yerine bağıştan bahseden kimseler farkında veya değiller dinle dalga geçmektedirler. Halk TV’ye çıkan İhsan Eliaçık “kurban kesmeyi vahşilikle” suçlayabilmiştir. Namazı ritüel gören bu kimsenin söylediği sözler şaşırtıcı değil. Çünkü Allah’a ve Resulüne söven Ahmet Atakan’ı “şehit” ilan etmiş ve şöyle demişti: “Şehit olmak için Allah’a inanmak şart değil.” Müslüman olmak için Allah’a iman şartını bile kaldıran bu kişinin müslüman olduğunu söylemek İslam’a hakarettir.
Günümüzde “tavuktan kurban olur” teranelerinden tutun ortada birçok safsatanın dolaştığı malumdur. Din işi ciddi bir iştir. Ebedi hayatımızı burada kazanıyoruz veya kaybediyoruz. İbadet; Allah’ın emirlerini emrettiği gibi yerine getirmek demektir. İki rüknü vardır: Yapılan amelin sünnete uygun olması ve sadece Allahü Teala (cc)’nın rızası için yapmak!.. İslam hayatın tamamını kuşatır. Dünyevi bazı işlerimizde İslam’ı esas almak ama devlet işlerinde İslam dışı kurallara razı olmak İslam’ı inkâr etmektir. Bu sebeple dinimizde ciddi olmalıyız. Unutmayalım şer’i emirlerle dalga geçmek Allah ile dalga geçmektir.
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.