BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM Hamt alemlerin rabbi olan Allah’a dır. (Fatiha2) Sözlerimden doğru olanları sizin, yanlışlarım ise bana aittir.
İSTİKBÂL KÖKLERDEDİR
Yılarca geçmişimizi yanlış anlattılar. Geleceğimizi (İstikbalimizi) ise başka yerlerde arattılar bizlere. Sonucunda yabancı diyarlara âşık, onların kültürünü benimseyen, kendi ananesinden utanan nesiller yetişti, daha ileri giderek onların din dedikleri uydurulmuş, aslını kaybetmiş öğretilerini biz Müslüman gençlere lanse ettiler. Bir anda o şanlı geçmişimizi unuttuk. Ve/veya unutturulduk. Geçmişini bilmeyen insan geleceği nasıl bilebilir? Peki, bu milletin geçmişinde ne var? Köklerinde beslendiği yegâne unsurlar neler?(Onu da unutturdular fakat ben bildiğim kadarını söyleyeyim sizlere).

Bu milletin köklerinde İslam var. Kur’an var. Sünnet-i Seniyye var. Yani İstikbâl Köklerdedir. Eğer köklerimizdeki bu milli değerlerimize tutuna bilirsek asıl o zaman istikbali güvence altına almış, işte o zaman zafere bir adım daha yaklaşmış oluruz.
Bizler saatlerimizi zafere kurduk. Ve o kutlu zafer gelene kadar da mücadelemiz devam edecektir. Peki, o kutlu zaferde ne? Diye sora bilirsiniz. Kutlu zafer yeryüzünün ıslahı ve topyekûn İslam sancağını dalgalandırmak. Biliyorum hedef büyük ama mükâfat da o derece büyük. İslam adına Allah rızası için Mücadele verdiğin sürece cihad etmiş sayılıyorsun. Yani mücahitsin. Mücahit demek: şehvetli dünya hayatına göz kapaklarıyla direne bilmek demek. Mücahit demek: Şahadete bir adım kala cenneti göre bilmek demek. Eğer bu kutlu yolda ölürsen de (daha iyi ya insanoğlunun ulaşa bileceği en yüksek mertebe) Şehit sin. Şehit demek: canın karşılığı cenneti satın almak demek. Şehit demek: Hiç ölmemek üzere dirilmek demektir. ( Yaşasın hiç ölmemek üzere dirilmek! ) ‘Sen şehit oğlusun’ senin oğlunda şehit oğlu neden olmasın… ?
Allah’ım sen bizleri sözlerinde sadık kalan, sözlerini hiç değiştirmeyen, O Ahzab 23.ayette övdüğün yiğit müminlerden eyle. “Bize doğru yolu göster. Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yoluna ilet, gazaba uğramışların ve sapmışların yoluna değil.”(Fatiha 6–7) ÂMİN

BÜLENT ZENCİR