VE BİR ADIM DAHA…

“Aziz gençlik! Ve Türkiye’nin düne kadar perişan vaziyeti karşısında acıların en derinini çeken mustarib müminler! Sizi bağların en sağlamı bu ıstırab haldaşlığı içinde muhabbetle selamlarım.”diyen Üstat Necip Fazıl’ın sözleriyle başlamak istedim sözlerime. Türkiye’nin ne çetin şartlardan geçerek bu durumlara geldiğini bilmek veya söylemek çokta zor olmasa gerek. Devamında huzurun, düzenin bozulmaması, İslam’ın rahatça yaşana bileceği bir ülke için biz gençlere düşenin ise bu büyük sorumluluğun bilincinde olmamız ve çalışmalarımıza bu doğrultuda devam etmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Bir adım, bir adım ve bir adım daha… İşte böyle devam edeceğiz İslami yaşamaya. İşte böyle devam edeceğiz İslam’ı yeryüzüne hâkim kılmaya ama önce kendimizden başlayacağız. ‘Emrolunduğun gibi dosdoğru ol’ ilkesine uyarak. Hal ve hareketlerimizle, giyim tarzımızla, yaşantımızla, konuşmamızla, bazen yolda yürüyüşümüzle, bazen gülüşümüzle… Her halimizle İslam’ı yaşamamız gerekiyor. Nefsimizin uzayıp giden hislerine kapılmadan, kalp kırmadan, moral bozmadan önümüze çıkan zorluklara göğüs gererek yaşamamız gerekli. Bu yolda en büyük önderimiz kuran ve peygamber efendimiz Hz Muhammed Mustafa (s.a.v.) olacak. Biliyoruz ki O en emin, biliyoruz ki O’nun yolu en doğru yol. Hani veda hutbesinde şöyle seslenmişti müminlere Allah’ın Resulü ( s.a.v) ‘Ey müminler size iki şey emanet bırakıyorum bunlara sımsıkı tutunursanız hiçbir zaman sapkınlığa düşmezsiniz. Bunlar Allah’ın kitabı Kur-an ve Sünnetlerimdir’ Evet söylemiştim ya… Adım adım ilerleyeceğiz. Önce kendimizden başlayarak sonra ailemiz ve çevremiz halkalarımızı böyle genişleteceğiz.

Sonrası işte size Müslüman bir çevre Müslüman bir gençlik… !

Ailemizi nasıl düzelteceğimiz konusuna gelelim. Yine söyleyeyim yapmadığımız bir şeyi onlara söylesek de fayda etmeyecektir. Önce kendi yaptığımız güzel işlerden başlayarak sonra yaşayarak sonra da tebliğ ederek devam etmeliyiz. Sonra çevremize gelelim önce arkadaşlarımız kim? facebook ta kimleri arkadaş ekledik? Twitter da kimleri takip ederiz? Nerelere takılır? Nerelerde gezeriz… ? Hepsine el atmamız gerek. Eğer biz kendimize Şamil Basayev’i, Aliya İzzetbegoviç’i, Malcolmx’i, Metin Yüksel’i, Furkan doğan’ı… arkadaş olarak eklersek, Onların davalarının takipçisi olursak, Sözde değil özde Müslüman olmaya çalışırsak. Değerli hocalarımızın sohbetlerine gidip veya dinleyip onlarla hemhal olursak, edindiğimiz bilgilerle amel edip arkadaşlarımıza da anlatırsak, yaptıklarımızı da riya ya düşmeden, İslam’ı yüceltmek adına sadece Allah rızası için yaparsak işte hem kendimizi hem de çevremizi düzelmiş oluruz. İnşallah.

Evet, önümüzde çok iş var ve kolay bir iş de değil yapacaklarımız. Her ne kadar benliğimizden uzaklaşsak da, biz Çanakkale’den yükselen imanın torunlarıyız. Düştüğümüz yerden kalkacağız. Ve İslam’ı en yüksek sesle savunmaya, İslam sancağını dalgalandırmaya kaldığımız yerden devam edeceğiz. İnşallah. Allah’ım söylediklerimizle amel ettirsin bizlere.Amin...“Hüküm ancak Allah’a aittir.”(Yusuf 40)