Darbeci Sisi’nin, aşağılık Esed’in ve büyük şeytan İran’ın bu coğrafyada yapmış olduğu zulümler gökleri titretmekte yerleri parçalamaktadır. İyi ama bu unsurlar niye bu kadar zalim, gözü dönmüş bir kan meraklısı? Sisi, cesetleri yakıyor, Esed bebekleri yakarak öldürüyor ve İran kimyasal silahlarıyla müslüman soykırımına girişiyor. Bu gözü dönmüşlüğün ve vampirliğin bir izahı olmalı değil mi? Bu konuda Allahü Teâlâ (cc) şöyle buyurmaktadır:
“Onlarla nasıl bir sözleşme olabilir ki, sizin aleyhinizde ellerine bir fırsat geçse, hakkınızda ne bir zimmet gözetirler, ne de bir yemin. Dil ucuyla sizi hoşnut etmeye çalışırlar, fakat kalpleri o kadarına da razı olmaz. Zaten onların çoğu fasıktırlar.
Allah’ın ayetlerini az bir çıkara değiştirdiler de Allah yolundan engellediler. Gerçekten de bunlar ne fena şey yapageldiler.
Bir mü’min hakkında ne bir yemin gözetirler, ne de anlaşma. Bunlar işte böyle haddi aşan kimselerdir.” (Tevbe Suresi: 8-10)
Müşriklerin temel özelliklerinden birisi ayette resmedilmektedir. Onlar ne ilahi ne de beşeri hiçbir ahde ve sözleşmeye riayet etmezler. Göz göre göre öldürürler. Yeter ki ellerine fırsat geçmesin.
Mısır ve Suriye’de olan hadiseler, bu ayetleri hatıra getirmektedir. Hizbullah Terör Örgütü, Banyas Katliamında müslümanları hatta onların bebeklerini yakarak öldürmüştür. Bu öldürmelerinin karşılığında da “biz sizi İsrail’e karşı koruyoruz” sözleriyle de hem bizi aldatmaya çalışmakta hem de bizleri ölümlere razı etmeye çalışırlar. Fakat kalplerindeki müslüman kini o kadar büyük ki; çok zaman öldürme gerekçelerini açıklama tenezzülünde bile bulunmamaktadır. Bu insanların alçaklığının sebebi fasık olmalarıdır. Ama niye fasıktırlar.
“Allah’ın ayetlerini az bir çıkara değiştirdiler de Allah yolundan engellediler.”
İran ve Hizbullah Terör Örgütü; ulvi davanın adamları değil (her ne kadar kendileri öyle gösterseler de) Allah’ın ayetlerini satan bir güruhtur. Allahü Teâlâ (cc) haksız yere bir müslümanın canını almayı haram kılmışken bunlar müslümanların dirençlerini kırmak için özellikle müslümanların kadınlarına ve çocuklarına saldırmaktadırlar. Ayet ve hadislere de ancak takiyye çerçevesinde inanırlar. Onlar, sadece müslüman topluluklara değil sadece bir tek müslüman hakkında bile ne bir yemin gözetirler ne de bir anlaşma…
“Bir mü’min hakkında ne bir yemin gözetirler, ne de anlaşma. Bunlar işte böyle haddi aşan kimselerdir.”
İran, Hizbullah Terör Örgütü ve Mısır Ordusu’nun fasık durumu ve haddi aşan hallerini resmetmek yetmez. Onlara karşı tutumlarımızı da netleştirmemiz ve bile bile zalimlere kendi aleyhimizde yol vermememiz gerekir. Ne yapmamız gerekir. Aşağıda vereceğimiz ayet meallerini hep beraber okuyalım:
“Onlar, kendileriyle antlaşma yaptığın halde her defasında antlaşmalarını bozarlar ve bundan hiç çekinmezler. Bundan dolayı onları harpte yakalarsan, kendilerine sonrakilere de gözdağı olacak şekilde ağır bir cezaya çarptır, belki ibret alırlar.” (Enfal Suresi: 56-57)
“Siz de gücünüz yettiği kadar onlara karşı her çeşitten kuvvet biriktirin ve cihad için atlar hazırlayın ki, onlarla hem Allah’ın düşmanlarını, hem de kendi düşmanlarınızı ayrıca Allah’ın bilip de sizin bilmediğiniz daha başkalarını korkutasınız. Allah yolunda ne harcarsanız onun sevabı size eksiksiz ödenir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız.” (Enfal Suresi: 60)
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.