Uzun bir aradan sonra yeniden merhaba... Bugün sizleri 25 - 30 yıl öncesine götürüp; hem İzmir'in göbeğinde olup Anadolu'nun geleneksel komşuluk ve misafirperverlik anlayışını günümüzde hala yaşatmaya ve yansıtmaya devam eden bir mahalleden bahsetmek, hem de bu vesileyle bir 90'lar nostaljisi yapmak istiyorum. 1984 yılının yağmurlu bir Kasım sabahında teşrif-i diyar ettim... İzmir'in kendisi küçük insanları ise sıcacık bir mahallesinde Esentepe Mahallesinde doğup büyüdüm... Bu süreçte hatırladığım en eski anılar 1990 ve sonrasına ait olduğundan o zamanlardan bahsetmek isterim. 1990 yılında Eğitim hayatıma da aynı mahallede başladım... O yıllarda mahallenin ev hanımı olan hanımları sık sık bir araya gelip hem sohbet eder hem örgü örerdi... Biz çocuklar ise sabah okula gider okuldan döndükten sonra ise o zamanların âdeti olan mahalle maçlarına gidip top peşinde koşardık... Akşam babalarımız evlerine dönmeden annelerimiz bize uzaktan senkronize bir şekilde seslenip “Hava karardı, topu bırak eve gel artık” cümlesini söylerlerdi... Henüz cep telefonları ve bilgisayarların bizim yaşımızdaki çocuklarca bilinmediği dönemlerdi... Bu dönemlerde en önemli eğlencemiz futbol oynamak olduğundan o cümleyi birkaç kere tekrarlatmadan eve dönemezdik... Ayrıca o zamanlar her gün dükkânının karşısında top oynadığımız Muhtar Amca'mızdan da düzenli şekilde “Başka yerde oynayın yoksa keserim topunuzu” ikazını almamıza rağmen bir türlü kıyamazdı topumuza... Zaten o dönemlerin en keyifli yanlarından biri gazeteyi, ekmeği, çeşitli gıda ve temizlik malzemelerini bakkaldan almak; Eti mahallenin tonton kasabından almak; sebze – meyveyi de manavdan almak gibi adetlerimizdi. Maalesef aradan geçen yıllar içinde Kahraman bakkallarımız, kasaplarımız ve manavlarımız hipermarketlere ve AVM'lere yenildi ve bu gelenek yok denecek kadar azaldı. Bizim mahalle ve onun gibi geleneklerine bağlı bazı mahalleler hariç. Dışarıda bu güzel geleneklerimiz vardı... Evde geldiğimizde ise biraz annemizin istediği pembe dizi, biraz bizim istediğimiz çizgi filmler biraz babamızın istediği haber programlarını dönüşümlü olarak izlerdik... Cesur ve Güzel, Susam Sokağı, Yalan Rüzgârı, 32.Gün, Savaş Ay Ağabeyimizle A takımı, Taş Devri, Voltran ve daha niceleri ile o dönemde tanışmıştık... Benim favorilerim Transformers Çizgi Filmi ve hâlâ çok özlediğim “Parlıament Cinema Club Pazar Gecesi Sineması Kuşağı” idi... Gerçi pazartesi okul olduğu için Pazar gecesi filmlerini hep yarıya kadar izleyebilirdik sonra uyku saati geldi denilip yatağa gönderilirdik. Yine de o yılların tadı bir başkaydı... Pek çok ilki o yıllarda o mahallede yaşadım... İlk arkadaşlıklar, ilk kavgalar, ilk sevinçler, ilk gözyaşları, ilk başarılar ve ilk aşk... Uzun sözün kısası bütün değerli ilklerimi o yıllarda ve o mahallede yaşadığım için çok şanslı olduğumu düşünüyorum ve düşünmeye devam edeceğim...
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.