ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Bu şehir girdap gülüm

cem cem'i

21 Mayıs 2013 Salı 10:39
  • A
  • A

Güneş her sabah aynı umutla, ışıklarını yeni dikilmiş körpe bir fidana hediye etmek umuduyla doğuyor şehrin üzerine ama çoğu zaman vahşi beton ormanında bulamıyor aradığını. Sarı iş makineleri çalışıyor, harçlar karılıyor, demirler bükülüyor, tuğla üstüne bir tuğla daha eklene eklen her geçen gün biraz daha büyüyor bu meyve vermeyen beton ağaçlardan dikilmiş orman. İçinde yaşayan insanlar var. Her sabah birkaç kuruş kazanmak için ormanın vadilerinde, boğazlarında ilerleyen demir tırtıllara ve demir böceklere, yüzlerinde bezgin bir ifadeyle tıklım tıkış doluşarak ve saatlerini harcayarak çoğunlukla barındıkları yerlerden uzaklara gidiyorlar birkaç kuruş kazanmak için. Gün çoğu zaman simit ve peynir ile başlıyor, elektromanyetik dalgaların baskısı altında, havalandırmaların yapay serinliği ile serinlemeye çalışarak geçiyor, yorgunlukla bitiyor. Demir tırtıl ve böcekler kapıda bekliyor. Eve dönülecek, dönüş yolunda alışveriş yapılacak ve akşam yemeği için, vaktinden önce kızartılmış birkaç domates, ilaçlarla ergenleştirilmiş hormonlu canlıların parçaları alınacak. Güneş umudunu bir sonraki güne taşıyarak batacak.

Benim oğlum yedi yaşında. Muhtemelen çivi oynamayı hiç öğrenmeyecek çünkü çivi oynamak için nalbur amcadan alınmış iri bir çivi ve yağmur sonrası kurumamış bir toprak lazım. Toprak saksının dibinde artık. Biraz daha büyüyüp futbola merak sardığında, yağmur altında balçık olmuş sahada koşmanın ve göz bebeklerine çamura bulanarak eve dönmenin tadını asla bilemeyecek. Yol kenarlarına kurulmuş halı sağlarda yoğun egzoz gazını soluyarak koşturup duracak. Oysa bizim çocukluğumuzda hemen her mahallede boş bir arsa, arsada çitlembik ağacı, gülhatmi, horoz ibiği, papatya çiçekleri, arsada aralarında geçitler açtığımız boyumuzca devedikenleri, arsada su birikintisi ve kurbağalar vardı.

Bu şehir artık bu beton yığınını kabul etmiyor, bünyesi kaldırmıyor. Çiğniyor, çiğniyor… Hazmetmek bir yana yutamadan tükürüveriyor insanları canları pahasına. Altyapı, üst yapı, belediye, hükümet… Zaman zaman elimize geçen renkli broşürlere aç gözlerle bakıyoruz, o evleri, bu evleri, bilmem ne oba, bilmem ne şehir acaba kesemize uygun bir konutta bize düşer mi diye ama şehir nefret ediyor artık bizden ve silkelenerek hepimizi üzerinden atmak için yerin altından gelecek o büyük sarsıntıyı bekliyor dört gözle

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.