Hepimizin bildiği gibi, Yunanistan'ın ekonomik krizinden dolayı, bu yıl 17. Akdeniz Oyunları'na ev sahipliği yaptık.

Gerek başarımızla, gerek Türk ve Türkiye motifli açılış ve kapanış görsel şölenleri ile bu büyük organizasyonun başarıyla tamamlanması, adeta gururumuzu okşadı.

Böylesine büyük, Uluslar arası bir organizasyonda, hilâli de yıldızı da bir başka güzeldi Bayrağımızın.

2020 Olimpiyat hayallerimiz, "derin" yara aldı diye düşünsek de gördük ki yersiz...

Nitekim yakın tarihte Pekin'de ve Londra'da Olimpiyatlar düzenlendiğinde de suların bulandığı anlar olmuştu. Ancak organizasyonun iptaline ya da sürece herhangi bir zararı olmamıştı.

İstanbul'un ve Türkiye'nin, 2020 Olimpiyatları'nı hak ettiğine, her Türk evladı gibi benim de inancım tam. Başarı ile tamamlayacağımız konusunda şüphe yoktur ve bunu artık İstanbul'un da Türkiye'nin de hak ettiğini düşünüyorum.

17. Akdeniz Oyunları'nda toplam 126 madalya ile 2. sırda yer aldık. 47'si altın, 43'ü Gümüş, 36'sı Bronz olmak üzere 126 madalyayla kendi oyunlar rekorumuzu da kırdık.

(Güzellikler bir kenara, sıra çirkinliklerde)

Ve tüm bunlar, kendi içimizdeki bazılarının hoşuna gitmedi. Yazarlığı bir kenara bırakıp, kendilerini adeta doping kontrol uzmanı ilan eden pek muhterem kişilerce, yok efendim madalya aldık ama nasıl aldık... O dopingli, bu dopingli... Aldık ama...

Be insaf diyorum...

126 tane madalya diyorum. Sıralamada 2. olduk diyorum.

Yarın, öbür gün, ülkemiz için ter dökecek gençlere ayıp. Şimdiden kırdınız heveslerini. Her başarıyı gösterseler de demediğiniz kalmayacak ya...

Sen viskini yudumlarken, gecesini gündüz edip o gün için çalışan; o noktaya gelmek için senin yazını yazmanda harcadığın vaktin, bin katını harcayan gençlerimize ayıp.

Sen, sokaklarda kendin çalıp kendin söylerken, Mersin'den o şanlı Bayrak, Dünya'nın gözüne sallandı.

Önemli olan da bu değil mi bir Türk için?

Sen yapaydın, sığmazdın ya yere göğe...

Türk'ün Türk'ten başka dostu yokmuş gerçekten. Türk Bayrağı dalgalanırken defalarca, Türk olan gurur duyar, homurdanmaz şöyle böyle öyle diye.

Ah Sadri Alışık ah...

Desen şimdi...

"Bu da mı gol değil be, bu da mı gol değil hakim bey?