Ağızlar kulaklarda, ovuşturuluyor eller.
Daha düne kadar “Pensilvanya’dan yönetiliyor bu ülke” diye yakınanlar, son dakika haberler ile Başbakan ve cemaat arası doğru/yanlış dedikoduları paylaşır, yorumlar oldu. Daha düne kadar topyekûn cemaate karşı olan muhalefet, acaba nasıl yanaşırım da oylarını alırım diye kafa yormaya başladı.
Ağızlar kulaklarda, ovuşturuluyor eller.
Son dönemde İktidar adeta ezber bozmakta, gerçek kimliğini, gerçek vizyonunu sahnelemektedir. Kimsenin koltuk sevdasında olmadığını açıkça göstererek, tüm iç ve dış engellemelere rağmen, devletin yaralarını sarmaya çalışmaktadır. Keza terör, iktidarların sonu olmuştur son yüzyılda. Kim dokunduysa, bir yerlerden bir darbe almış ve bu sebeple bugüne kadar çözümsüz kalmıştır meseleler.
Çünkü dış güçlerden ve içe uzayan unsurlarından; bu topraklarda iyi şeyler yapmak kolay olmadı hiçbir zaman. Hep kaos, bölünme, çatışma ortamı yaratılarak; kriterlerini kendileri belirlediğinden, kolayca “gelişmekte olan ülkeler sınıfını” bize layık görmüşlerdir. Bir adım ötesi, her zaman onlar için tehlike olacaktır.
Çünkü gerek Türklük, gerek Müslümanlık faktörleri ile Türkiye, geçmişte olduğu gibi bugün de “potansiyel süper güçtür”. Bunun yanı sıra Batı için çok tehlikeli olan, geçmişte “cihan ve cihat hâkimi” olma arzusunu taşıyan dünyadaki tek millettir Türkler.
Elbette korkacaksınız…
Geçmişte o kadar ertelenmiş, yüzleşilmemiş, dokunmaktan korkulmuş meseleler var ki… Markar Esayan’ın deyimi ile; “Yeni Türkiye, 200 km hızla giden bir otomobildir. Ancak, hem 200 km hızla giderken hem de kendini yenilemek, hızını kesmeden kendini tamir etmek durumundadır”.
Kolay mı peki bu işi yürütmek? Bence çok zor… Her yiğidin harcı değil. Ancak, siyasi istikrarın sağlandığı bu dönemde bu tarihi fırsat tepildiğinde, bir daha asla kimsenin elini sürmeye cesaret edemeyeceği sorunlar içerisinde boğulmaya yüz tutacağız.
Başbakan Erdoğan, tüm bu vazifenin bilincinde çabalarken, kalabalık içerisinde yalnızdır. Boynunun borcu bildiği bu reformlar, devletin kendi ve halkı ile barışık olma çabası nedense her zaman çarpıtılarak yankılanmaktadır.
Her yenilikte, birilerinin menfaati kesildiğinden, ya karşı cepheye geçmektedir ya da homurdanmaya başlamaktadır. Davasını, ideolojisini unutmayanlar yerlerindedir.
Kolay değil… Hiç sevmediğiniz biri ya da en sevdiğiniz arkadaşınız gelecek musluğunuzu kesecek.
“Aslolan hizmet aşkıdır, menfaat değildir”. Gerçek hizmet âşıkları, yollarına devam edecektir mutlaka. Yol ayrımına geldikçe tek tek ayrılacaktır menfaati kesilenler.
Ancak bu saatten sonra, Atatürkçü ya da Milliyetçi kimliğine girmeye razı olacaklarını pek sanmıyorum. Çünkü toplum önünde bu zamana kadar kazanılan imaj çöpe giderken, bundan sonraki hiçbir çaba da eskisi gibi cevap bulamayacaktır.
Unutulmamalıdır ki ayrılık kolay, geri dönüş çok zordur.
Seçim öncesi, barış ve eğitim gibi önemli meselelerin üzerine giden Başbakan, bunları seçim sonrasına ertelemeyerek, oy kaybetme pahasına bu reformları gerçekleştirmeye çalışması delikanlıcadır, benzeri görülmemiştir.
Ağızlar kulaklarda, ovuşturuluyor eller.
Düzeni bozulan, çıkar, menfaat peşinde olanlar, kendi layık oldukları yeri bulacaklardır zamanla. Belki bir Çıkar Menfaat Partisi (ÇMP) kurulabilir. Gerçekten yüreklerinde Vatan’a, Millet’e, İslam’a, Müslümanlara ve tüm insanlığa hizmet aşkı taşıyanlar, davalarının bilincinde, tüm yıpratmalara rağmen kendi yerini koruyacaktır.
Reformlar, tarihi bir fırsat bu ülke için, hepimiz için. Araya sokulmak istenen fitne ile oluşan bu homurdanmalar ve olası ayrılık ihtimalleri ise tarihi bir fırsat muhalefet için.
Ne diyelim. Her şerde bir hayır vardır.
“O yüz, her hattı tevhîd kaleminden bir satır,
O yüz ki; göz değince Allah’ı hatırlatır” (N. Fazıl Kısakürek)
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.
çok güzel bir yazı elinize sağlık
yazık bu siteye ki milyonlarca insanımıza güy yine bizim insanımız adına giydiriyor. nerede Allah rızası?