Mü’minler; sevgi ve nefretleriyle de imtihana çekilirler. Hz. Nuh (as), kafir olan oğlu tufanda ölünce üzülmüş ve Allah’tan onun hakkında talepte bulunmuştur. Kur’an-ı Kerim hadiseyi şöyle anlatmaktadır:
“Nuh Rabbine niyaz edip dedi ki: “Ey Rabbim! Oğlum benim ehlimdendi (ama öldü) senin vaadin de elbette haktır ve gerçektir. (Ailem kurtulacak buyurmuştun.) Ve sen hakimler hakimisin.” Allah: “Ey Nuh! O kesinlikle senin ehlin (âilen)'den değildir. Çünkü o salih olmayan bir amelin sahibidir. Hakkında bilgin olmayan bir şeyi benden isteme! Ben, seni, cahillerden olmaktan sakındırırım.” Nuh: “Ey Rabbim! Ben bilmediğim bir şeyi istemiş olmaktan dolayı sana sığınırım. Sen beni bağışlamazsan, bana merhamet etmezsen ben hüsrana uğrayanlardan olurum.” (Hud Suresi: 45-47)
Ayet, Hz. Nuh (as) ile oğlu arasındaki din bağını kesmekle kalmamış aile bağını da kökten koparmıştır. Hz. Nuh (as) ise zellesinden dolayı özür dilemiştir. Evet, sevgi ve nefretin ana mihveri iman üzere döner durur. Mü’minler Allah’a ve Resulüne küfreden kimseleri zerre miktarı sevemezler. Şöyle buyrulur:
“Ey iman edenler!.. Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olan kimseleri dost edinmeyin. Onlar size gelen gerçeği inkar ettikleri, Rabbiniz Allah'a inandığınızdan dolayı Resulü ve sizi (yurdunuzdan sürüp) çıkardıkları halde siz onlara sevgi ulaştırıyorsunuz. Eğer benim yolumda savaşmak ve benim rızamı kazanmak için çıktınızsa içinizde onlara sevgi mi gizliyorsunuz? Oysa ben sizin gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz her şeyi bilirim. Sizden kim bunu yaparsa doğru yoldan sapmış olur.” (Mümtehine Suresi: 1) Ayette sevgi manasında “mevedde” kelimesi kullanılmıştır. Bu kelime gizli ve kalbin derinliklerine yerleşmiş bazı zaman kişinin de farkında olmayan bir sevgiyi ifade eder. Yani denmek isteniyor ki; Allah’a ve Resülüne küfreden aşağılık kafirlere karşı kalbinizde zerre miktarı sevgi olmasın yoksa siz hidayetten ayrılırsınız. Mesele bu kadar nettir. Allah’a ve Resülüne söven kafirleri seven öldükleri zaman arkalarından “Allah rahmet eylesin” veya “insanlıkta kardeşiz” gibi sözlerle dil dökenler, hidayetten sapmışlardır. Kaldı ki bu Esedseverler eğer darbe yapmayı becerebilirlerse mü’minleri tıpkı Suriye’de yaptıkları gibi vahşice öldüreceklerdir. Zira ayetin devamında şöyle buyrulmaktadır:
“Eğer onlar sizi yenip de ele geçirirseler, hepinize düşman kesilirler, sizlere ellerini ve dillerini kötülükle uzatır, hepinizin kafir olmasını isterler.” (Mümtehine Suresi: 2)
Her türlü mukaddes değerlere küfreden, zalim Esed’e tapan kimselerin tıyneti ayette açıklandığı gibidir. -Allah fırsat vermesin- ellerine geçirdikleri her şeylere Müslümanlara saldırırlar, müslümanların kafir olması için her türlü rezilliği yaparlar. Lübnan’daki Hizbullah Terör Örgütü gibi bebeklerimizi yakarak öldürürler. İran Devrim Muhafızları gibi kadınlarımıza tecavüz ederler. Mü’minler bu Allah, Resul, hürriyet, iman, namus düşmanı ahlaksız serserilere karşı Hz. İbrahim’i örnek almalıdır:
“İbrahim'de ve onunla beraber bulunanlarda sizin için güzel bir misal vardır, onlar kavimlerine demişlerdi ki: “Biz sizden ve sizin Allah'tan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a inanıncaya kadar sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir.” (Mümtehine Suresi: 4)
Saflar net… Allah ve Resülüne söven kimselerle hiçbir dostluğumuz yoktur. Sevgimiz hiç yoktur. Onlar ölünce ebedi cehenneme aşağılık kardeşleriyle beraber girecekler. Ama müslümanlar, Allah’ın razı olduğu kullar olarak cennetlere girecekler. Evet, Allah’a ve Resülüne küfreden namussuzlar cehennemdedir. Mü’minler cennette… Kafirleri seven de cehennemdedir. Onlara rahmet dileyenler… Onlar için üzülenler de… Ateşiniz bol olsun…
“Allah'a ve ahiret gününe inanan bir milletin, babaları, oğulları, kardeşleri yahut akrabaları da olsa Allah'a ve Resulüne düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsiniz. Onlar o kimselerdir ki Allah kalblerine iman yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar Allah'ın hizbi (dininin yardımcıları)dir. İyi bil ki, kurtuluşa ulaşacak olanlar, Allah'ın hizbidir.” (Mücadele Suresi: 22)
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.