Kıyamet günü, insanı kurtaracak esas kelime ve amel “La İlahe İllallah Muhammeden Resulullah” kelimesi ile vücud bulan Kelime-i Tevhid’dir. Kelime’i Tevhide iman etmeyenler ebedi cehennemlik olduğu gibi iman edenler de ebedi cennetliktir. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (sav) şöyle buyurmuşlardır:
"Allah Teâlâ, kıyamet gününde bazı kullarına, her biri göz alabildiğince kalın olan doksan dokuz (amel) kayıt defteri dağıtır ve o kula: "Şu yazılanlardan her hangi birini inkâr ediyor musun? Kirâmen Kâtibin (melekleri) sana haksızlık yapmışlar mı?" der. O kul: "Hayır, Ya Rabbî" der. Allah Teâlâ: "Bu günahları işlemeni mazur gösterecek bir özrün var mı?" diye sorar. Bunun üzerine kul: "Hayır, Ya Rabbi" der ve kalbini ateşin üzerine kor. (Artık ateşe atıldığını düşünür.) Sonra Cenâb-ı Allah: Senin, benim yanımda bir sevabın var. Bugün asla haksızlık yapmak yok " der ve üzerinde "Eşhedü enlâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Resûlullah" yazılı olan bir kart çıkarır. Bunun üzerine kul: "Ya Rabbî, bu kart şu koca kayıt defterlerine nasıl denk olur?" derken, bu kart terazinin bir kefesine, kayıt defterleri de diğer kefeye konulur da kayıt defterleri hafif kalır, kart daha ağır gelir. Çünkü hiç bir şey Allah'ı zikirden daha ağır gelemez." (Tirmizi, İbn-i Mace)
Evet, Kelime-i Tevhid’e hiçbir şey ağır gelemez!.. Çünkü bu kelime, hayatımızın anlamını oluşturur. Allah’tan başkasına mutlak olarak boyun eğmememiz gerektiğini bizlere ilham eder.
Bir mürid kendisine çok vesvese arız olmasından şikâyet etti. Bunun üzerine şeyhi şöyle dedi: "Ben on yıl demircilik, on yıl çamaşırcılık ve on yıl da kapıcılık yaptım." Orada bulunanlar, "Senin bunları yaptığını görmedik" dediler. Şeyh ce¬vaben şöyle dedi: "Yaptım, fakat siz görmediniz. Siz, kalbin bir demir gibi oldu¬ğunu bilmez misiniz? Ben, bir demirci gibi, tam on yıl (Allah) korkusu ateşi ile onu yumuşatmaya uğraştım. Bundan sonra, on yıl onu kirlerden ve pisliklerden yıkadım. Bu işlerden sonra, "La ilahe illallah" kılıcını çekerek, bir on yıl da kalb odasının kapısını bekledim. Allah'dan başkasının sevgisi oradan çıkıp da ancak Allah'ın sevgisi oraya girinceye kadar böylece devam ettim. Kalb meydanı, Al¬lah'tan başkasından temizlenip, orada Allah'ın sevgisi güçlendiği zaman celâl âle¬minin denizlerinden bir nur damlası düştü ve kalb bu nur damlasında boğuldu, her şeyden uzaklaşarak, içinde sadece "Lâ ilahe illallah" sözünün sırrı kaldı."
La İlahe İllallah kalpte Allah sevgisinin galip gelmesidir. Hiç kimseyi Allah gibi sevmemektir bu kelime… Rabbimiz müşrikler hakkında şöyle buyuruyor:
İnsanlardan kimi de Allah'tan başka şeyleri O'na eş tutuyorlar da onları, Allah'ı sever gibi seviyorlar. Oysa iman edenlerin Allah sevgisi daha kuvvetlidir. O zulmedenler, azabı görecekleri zaman bütün kuvvetin Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın azabının gerçekten çok şiddetli bulunduğunu keşke anlasalardı.“ (Bakara Suresi: 165)
Sevdiğinize boyun eğersiniz… Sevdiğiniz için itaat edersiniz… Müşrikler bile putlarını aralarında bir sevgi vesilesi edinmişlerdir. “İbrahim onlara dedi ki: “Siz sırf aranızdaki dünya hayatına has muhabbet uğruna Allah’ı bırakıp bir takım putlar edindiniz. Sonra kıyamet günü (geldiğinde) ise, kiminiz kiminizi tanımayacak, kiminiz kiminizi lanetleyecektir. Varacağınız yer cehennemdir. Ve hiçbir yardımcınız yoktur.” (Ankebut Suresi: 25)
Öyleyse La İlahe İllallah derken Allah’tan başka sevilen kavram, insan, kurum ve sembolleri reddediyoruz. Her ne kadar onları sevsek de sevgilerimizi Allah’a yönlendiriyoruz. Dünyadaki hiçbir sevginin içerisinde boğulmuyoruz. Sevgili, devlet, millet, ana ve baba kim olursa olsun bütün sevgilerimizi Allah’a yönlendirmek ve en sonunda O’nun sev dediklerini sevmek, sevme dediklerinden de uzaklaşmak zorundayız. Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
“Ey iman edenler!.. Eğer babalarınız ve kardeşleriniz imana karşılık küfürden hoşlanıyorlarsa, onları dost edinmeyin. Sizden her kim onları dost edinirse işte onlar da zalimlerin ta kendileridir.” (Tevbe Suresi: 24)
Bir de meseleyi şu yönden düşünelim. Resul-i Ekrem (sav); “Kimi seversen sev sonunda ondan ayrılacaksın. Ne kadar yaşarsan yaşa sonunda öleceksin ve ne yaparsan yap sonunda hesabını vereceksin” buyurmuştur. Bizim dünyada sevdiğimiz ve emir ve yasaklarına itaat ettiğimiz Mustafa Kemal, Abdullah Öcalan, Karl Marks, milliyetçiliğimiz, milliyetimiz, devletimiz hatta nefsimiz vs. ölümden sonra bizi kurtarabileceklerse onları Allah’ı sever gibi sevelim mesele yok bu gerçek sevgidir. Eğer kurtaramayacaklarsa kalbimizden bu sahte sevgileri çıkartıp atalım. Ve La İlahe İllallah diyelim:
“O zaman (kıyamet günü) kendilerine uyulan kimseler (sahte ilahlar) azabı görerek kendilerine uyanlardan (komünistlerden, kapitalistlerden, APOculardan vs.) kaçıp uzaklaşmışlar ve aralarındaki bütün (sevgi ve saygı) bağları parça parça kopmuştur.
Onlara uyanlar da şöyle demektedirler: “Ah bizim için dünyaya bir dönüş olsaydı da onların bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan (Karl Marks’tan, Adam Smith’den, Abdullah Öcalan’dan vs.) uzaklaşsaydık.” İşte böylece Allah onlara bütün amellerini üzerlerine yığılmış hasretler halinde gösterecektir. Onlar ateşten çıkacak değillerdir.” (Bakara Suresi: 166-167)
La İlahe İllallah diyenler cennete girecekleri gibi bu kelimeye inanmayanlar Koç gibi olsalar da ebedi cehenneme gireceklerdir. Haydi hep beraber La ilahe İllallah Muhammedün Resulullah!..
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.