“Ey iman edenler!.. Size ne oldu ki; “Allah yolunda cihada çıkın” denilince olduğunuz yere yığılıp kaldınız. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatına razı mı oldunuz? Fakat dünya hayatının zevki ahiretin yanında ancak pek az bir şeydir.
Eğer topluca savaşa katılmazsanız, O sizi acı bir azaba uğratır ve yerinize başka bir kavmi getirir ve siz O’na zerrece bir zarar veremezsiniz. Allah’ın her şeye gücü yeter.” (Tevbe Suresi: 38-39)
“İster hafif techizatla, ister ağırlıklı olarak seferber olun ve mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Eğer bilirseniz böylesi sizin için daha hayırlıdır.” (Tevbe Suresi: 41)
Ayet-i kerime’de “cihada çıkın” cümlesi “nefr” kelimesi ile ifade olunmuştur. Nefr; bir emirden dolayı fırlayıp çıkmak manasına gelmektedir. Nefer; savaşa fırlayıp çıkan anlamındadır. Kısaca nefr; seferberlik anını ifade eder. Yukarıdaki ayette seferberlik halinde bazı müslümanların seferberliğe riayet etmeyip ağır davrandığı ifade edilmektedir. Buna rağmen azarlama bütün Müslümanlara yöneltilmiştir. Bunun iki sebebi vardır. Birincisi; Müslüman müslümanın kardeşidir ve onu cihada teşvik eder ve cihaddan geri kalmasına izin vermez. İkincisi; Seferberlik hallerinde bütün Müslümanlara ihtiyaç vardır ve seferberliğe katılanlara da zarar vermektedir. Seferberlik halinde cihad, herkesin mutlaka (zorlayarak da olsa) katılması gereken bir harekete dönüşür.
“İster hafif techizatla, ister ağırlıklı olarak seferber olun” cümlesinde mana “yani; gerek size kolay gelsin, gerek ağır gelsin, genç ve ihtiyar, bekâr ve evli, işsiz ve meşgul, fakir ve zengin, piyade ve süvari, ister ağır silahlarla ister hafif silahlarla, kendi durumunuz ve silah durumunuz her ne ise savaşa katılabilenleriniz hepiniz hiç beklemeden akın akın seferber olunuz.” (Hak Dini Kur’an Dili)
İslam Coğrafyası’nın her tarafı akan kanlara bulanmıştır. İran, Suriye’de artık kimyasal silah bile kullanıyor. Mısır’da darbeciler, bir günde binlerce müslümanı öldürüyor. İslam Coğrafyası İslam’dan mahrum. Bu gibi hallerde cihad; farz-ı kifaye değil farz-ı ayn olur.
“İbn-i Abidin (rh.a): “Düşman İslam beldelerinden bir beldeye ansızın girerse, cihad “farz-ı ayn” olur. Bu hale “Nefir-i Amm” denir. İhtiyar adlı kitapta; “Nefir-i Amm; bütün Müslümanlara muhtaç olunmasıdır” diye tarif edilmiştir. Kadınlar kocalarından, köleler efendilerinden, borçlular alacaklarından izinsiz çıkarlar. İmam-ı Serahsi: “Nefir-i Amm’da, cihad edebilecek baliğ olmayan çocukları cihada çıkıp savaşmalarında (her ne kadar ana-babaları razı olmasa bile) bir beis yoktur” demiştir.” (Yusuf Kerimoğlu - Emanet ve Ehliyet- c.1 madde: 776)
Coğrafyamızda kan akıtan ve fitneyi egemen kılanlarla cihad etmemiz bizlere dünyada da rahatlık kazandırmaz. Zira ayette bu durum şöyle ifade edilmiştir:
“Eğer topluca savaşa katılmazsanız, O sizi acı bir azaba uğratır ve yerinize başka bir kavmi getirir ve siz O’na zerrece bir zarar veremezsiniz. Allah’ın her şeye gücü yeter.”
Cihada katılmayan ve katliamlara direnmeyenler asla “rahat ve huzuru” bulamaz. Bakın Esed ve İran genellikle sivil (savaşmayan) hedeflere saldırmakta ve bebekleri bile yakarak öldürmektedir. Yani cihaddan kaçınmak huzuru sağlamayacak izzetimizi de kaybederiz. İslam Coğrafyası’ndaki acıların dinmesi için bütün müslümanların hassas olması zamanı geldi de geçiyor. İmam Muhammed (rh.a) şöyle demektedir:
“Böyle durumlarda savaşa katılmak herkes için farz-ı ayındır. Allahü Teâlâ (cc) “Sizler gerek hafif, gerek ağırlıklı olarak el birlik (topyekûn) cihada çıkın. Allah yolunda; mallarınızla, canlarınızla cihad edin. Eğer bilirseniz bu, sizin için çok hayırlıdır” buyurmuştur. Çünkü cihada çıkmadığı takdirde, bir daha bu ibadeti eda etme imkânı bulamayabilir.”
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.