Ankara'nın bende ayrı bir yeri olması doğaldı, ne de olsa doğduğum,büyüdüğüm yerdi. Okumak için başka şehire gitmenin burukluğuyla beraber,sevdiğim başka şehire,İstanbul'a gelmiştim.Büyük ülkemizin,güzel ve küçük şehirlerinden,İstanbul'a gelenler gibi kaygılarım yoktu. Belki bunun Ankara'nın büyüklüğüyle alakası vardı,ya da kişisel yapımla,bilinmez ama bana İstanbul dedikleri zaman güzellikler aklıma gelirdi.
İstanbul'a ayak bastım,okulumun yurduna yerleştim.Okulun ilk zamanlarında yeni tanışmalar,yeni arkadaşlıklar kurulurken,gezmeler,eğlenmeler de bu işlere aracı olur.Küçük yaşlarda,ailemin aracılığıyla İstanbul'a geldiğimi biliyorum,fakat yarım yamalak hatırlamamdan dolayı,benim de İstanbul'u şimdiki bakış açımla tanıma hevesim yok değildi.Çağımızdaki iletişim güçlülüğünün etkisiyle aşağı yukarı istediğimiz her yer hakkında,görmeden bilgi sahibi olmamız mümkün olduğundan İstanbul hakkında da az çok bilgiye sahiptim.Bilgilerimin ne kadarı doğru,ne kadarı yanlıştı ? Bu tip sorular,İstanbul'u canlı görünce cevap bulacaktı.
Neticede Osmanlı'nın son başkentini kısmen gördüm,kısmen tanıdım,hala da görüyorum ve tanıyorum.Artık İstanbul'un Taksim'inin,nüfus sayısı bakımından iki,üç tane (belki daha fazla) Ankara'nın Kızılay'ı ettiğini biliyorum.Ankara'da,İstanbul'a kıyasla daha güvende yaşanabildiğini de biliyorum ve daha nice özelliklerini kıyas edebiliyorum bu iki şehrin,yani söz söyleyebilecek kıvama gelmiş bulunmaktayım.
O zaman uzatmadan son sözümü söyleyeyim: İki şehir çok farklı,iyi ki de farklı,ikisi de benim için anlamlı,benzer olsalardı,belki bu kadar anlamlı olmazlardı.
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.