Buğulu gözlerini biraz olsun aydınlattı sabah güneşi. Gözlerinde bir akşamın yorgunluğu, bir sabahın ise renkli ışıltı vardı.
Ufak bir bakış attı aydınlık sabaha.
Tekrar kapanıverdi karanlığa doğru, yavaş adımlarla... Her acıyı yaşatmıştı ona sabah güneşi. Yine bir sabah rüzgarında sırılsıklam güneşe doymuştu.
Bir çiçek sisli dalgalar arasından çıkartmıştıı yapraklarını.
O ise unuturken bir dünyayı, dalıvermişti gözleri sisler içine girerken.
Kalbi yavaş yavaş tırmanıyordu göğe doğru. Ve yine kalbi mürekkepli sözler damıtıyordu gökyüzüne usul usul, nem dolu, rüzgar dolu, ayrılık dolu...
Kalkamıyordu derin ıstırabından, mutluluk dolu acı gülümsemesiyle o kalın sert tahtalı yataktan. Tek yaşamıştı hayatı tüm cefasıyla. Ve tek kapatacaktı gözlerini, onu yorgun bırakan kederli mehtaba karşı. Kaç kişi sevmişti ki hayatta ve ne kadar sevilmemişti. Her bakışa bin anlam yüklerdi, karşısındaki tek heceli düşüncelere karşı.
Ve yine tek bir cümleyle kopuyordu hayattan, geride bıraktığı tüm acı dolu yaşantısıyla. Son bir kez kalkmak istedi, oynamak, koşmak ve yine tekrar tekrar sevmek ve ne olursa olsun gördüğü tüm güzelliklere yine aynı bakışı tanıtmak...
Oysa ki bitivermişti artık hayattan. Son damarları da son damlası da onu yavaş yavaş terkediyordu.
Artıık eyvallah! demesi gerekiyordu. Onu sevmeyen inat dolu bakışlara...
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.