Yıllardır mahalle toplantılarında teyzelerimizin büyük bir özveriyle sürdürdüğü 'dedikodu' ğeleneginin bir başka versiyonunu Medya-Siyasiler-Avrupa üçgeninde tam hız devam etmesini izlemekteyiz.
Yeni bir güne daha gözlerimizi açtığımız andan itibaren büyük bir kargaşaya ,olur olmaz fotoğraflara, videolara, sansürlere...... daha nicelerinin büyük bir saldırısına maruz kalan halkımızın aklı Halil Sezai moduna gelmiş durumda.
Bu durumu ülkemiz açısından değerlendirdiğimizde ' Yalancıdan .... olmaz ' sözünü söyleyen siyasi kişiliğimiz ; bu sözünün doğruluğunun olmadığını şu anki bulunduğu koltuğa oturduğu andan beri görmekteyiz.
Evet Yalancıdan bu ülkede herşey oluyor siyasisin den spor dünyasına kadar ; onları burda tek tek saymaya kalkarsak kurumlarının çoğuna yeni başkan ve yöneticiler gelmesi gerektiğini konuşuruz.
Kişi ve kurumlar üzerinden konuşmaya devam edersek olayın özünü kavrayamayacağımız gerçeğinide göz önünde bulundurarak kendimize sormamız gereken bazı sorular var.
Nedir bu sorular ?
1- Nasıl oluyorda ortada büyük bir toplumsal problem yokken birdenbire ülkemiz bu tip bir karğaşa ortamına sürüklenebiliyor ?
2- Bu karğaşa ortamından yarar sağlayanlar kimler ?
Bu soruların cevaplarını açıklarken tarihten gelen müslümanlık-hristiyanlık, haçlı-osmanlı, ortadoğu-avrupa... gibi hepimizin bildiği mücadelelerden bahsetmeyeceğim.
Çok basit bir cevabı var oda G-8 denen yapıyı kuran zihniyetin içlerinden birisinin eksilmesini yada içlerinden birini geçecek bir devletin kendilerini tehtit etmesine mahal vermemek istemesi.
Üstadım Raif Karadağ'ın çeşitli derlemelerini okuyan herkesin oyunun nasıl yöntemlerle ve hangi amaçlarla yapıldığını daha 30-40 yıl önceden bu tip olayların ortadoğunun çeşitli ülkelerinde olduğu gibi bizim ülkemizde de olacağı gerçeğini gören gazeteci-yazarımızın Ankarada bir otel odasında esrarengiz bir şekilde öldürülmesinin nedenini rahatlıkla kavrayabilir.
Bugün Avrupanın göbeğinde Sırplar tarafından binlerce Bosnalı kardeşimizi katledip ; katledenlerin o kocaman adalet timsali mahkemelerinin bu canileri nasıl akladığını görmekteyiz.
Bu zihniyetin dünyanın çeşitli yerlerinde yer altı ve yer üstü kaynaklarının imtiyazlarını elinde bulundurduğu ,üzerinde güneş batmayan devletlerinin varlığını devam ettirdiği sürece başka kimsenin hak ve özgürlük arayışına kulak vermeyeceği aşikardır.
Adalet dağıtma politikasıyla nereye doğru yola çıktılarsa geri döndüklerinde arkalarında bıraktıkları enkazların örnekleri aşikarken... şimdi de bizim ülkemize el atmaları manidardır.
Avrupanın yalanınında ' Özgürlük ' olduğunu, buna paralel olarak Dedikodu oyunlarını da Hak-Eşitlik-Adalet kelimelerini kulaktan kulağa fısıldatarak bütün ortadoğuya gezdirmesidir.
Ne yazıktır ki bu hukuki kelimelerin oyunun sonunda aldıgı hal Kan-Savaş-Sefalet olmuştur.
Bundan sonra bize düşen aklımızı başımıza alıp olaylar hakkında aklı selim bir şekilde fikir yürütüp seçimle gelenleri seçimle yollamak olmalıdır.
Demokrasinin ve Hukuğun çiğnenmesine mahal vermemek olmalıdır.
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.