BU TOPLUM NE ARA BU HALE GELDİ?...
23 yaşında bir Türk genci olarak bu satırları öncelikle üzülerek sonrasında bilerek, isteyerek yazıyorum. Kendimi bildim bileli, çocukluktan sıyrılıp belli bir dünya görüşü kazanmaya başladığım yaşımdan beri içinde yaşadığım toplumun bazı “alışkanlıkları” bana her defasında şunu dedirtiyor, bu toplum ne ara bu hale geldi?...
Aslında tam da bu başlık altında yazabileceğim çok şey var ama özellikle belki de herkesin içinde saklı, dışa vurmayı tercih ettiği ya da etmediği, bir “ya hu !” ünlemiyle başlayan cümle ya da cümleler vardır. İnanın, sizler bu yazıyı okurken her bir cümleme, kelimeme nasıl tepki verdiğinizi yanınızda durup görmek isterdim, çünkü eminim, az ya da çok, şiddetli ya a değil, bu konuda her birinizin söyleyecek sözü vardır.
Bu toplum ne ara bu hale geldi?... Sokakta, toplu ulaşım araçlarında yüksek sesle tartışan birileri olduğunda bir kimse de dönüp “kardeşim toplum içinde yüksek sesle konuşulmaz, vatandaşı rahatsız etmeyin, saygılı olun” demez, demiyor. Tramvaylarda, metrolarda, her defasında “inen yolculara lütfen öncelik veriniz” uyarısına rağmen muhakkak inenleri rahatsız etmeyi çok isteyen yolcular her zaman çıkar ve bir kişi de dönüp “kardeşim biraz saygılı olur musun, neden beklemiyorsun” demez, demiyor. Kapalı mekanlarda sigara yasağına rağmen birisi sigara içtiğinde bir kimse de dönüp “kardeşim yasak var burada içemezsin” demez, demiyor.( en azından ben neredeyse hiç görmedim). Sokaklarda yapılan düğünlerde sanki bütün mahalle sesi duymak zorundaymış gibi hoparlör son ses açılır ve kimse de “müziğinizi herkese duyurmaya ne hakkınız var, duyacağınız, eğleneceğiniz kadar açın” demez, demiyor.
Yola tüküren bir kişiye hiç kimse uyarmaz, yaptığının ne kadar saygısızca ve terbiyesizce bir şey olduğunu söylemez, söylemiyor.
Daha verilecek bir dünya örnek var ama okuyucuyu sıkmamak için daha fazlasına girmeyeceğim.
Toplum olarak bu tip şeyler o kadar bir alışkanlık haline dönüşmüş ki, sokaktan birini çevirip bunları sorsam oldukça olağan karşılayacaktır ve bana eminim şunu diyecektir: “Tek başına neyi değiştireceksin?” Zaten böyle düşündüğümüz için bu halde değil miyiz?... Zaten elini taşın altına koyma niyetinin körelmesi, yok olması bizim duruma getiren şey değil mi?..
Kimi zaman kendi kendime bu eğilimin kaynağı ne olabilir, geçmişte bir yerlerde bir şeyler rayından koptu da böyle mi süregeliyor diye merak ederim. Bu denli olumsuzlukların sebebi
insanların kimse değişmez diyerek kendini sisteme kaptırması mı, ben tek başıma ne yapabilirim ki diyerek bir kenara çekilmekten başka yapacak bir şey bulamamaları mı, adalete olan güvenin azlığı mı, aman benim başıma bir şey gelmesin, ben paçamı kurtarayım anlayışının giderek yaygınlaşması mı, merak eder dururum.
Sonuca bağlamaya çalışırsam, bir soruyla kapatabilirim, böyle nereye kadar?...
Aman benim başıma bir şey gelmesin, ben paçamı kurtarayım da gerisi beni ilgilendirmesin, bir yerlerde birileri haksızlık yapıyorsa, yanlış yapıyorsa ben bulaşmayım da ne olursa olsun, DİYE DİYE NEREYE KADAR?.. “Herkes böyle ne yapabilirsin ki” kabullenişi ne zaman son bulacak?...
Son olarak okuyanlardan yorumlarını esirgememelerini özellikle rica ediyorum, bu konuda herkesin yorumunu umursuyorum.
Yazete.com’a bu fırsatı sunduğu için teşekkür ederim, sizlere de lütfedip yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.
Hoşuna gitmeyeni eksilersen dahada yazmam