Vakti zamanında verdiği adaletsiz hükümleriyle nam salmış bir Karakuş vardır. Bu Karakuş, en olmayacak zamanda en olmayacak kararları vererek toplumun, içinde bulunduğu durumdan daha beter halleri göz önüne getirmesini sağlar. Onun verdiği hükümler, kanun ve kaideye uymayan, akla dayanmayan, zalimane kararlardır ve bu yüzden toplum arasında her devirde var olan adaletsiz uygulamaları üstlenir. Bunu somutlaştırmak adına Karakuş’un akla ziyan hükümlerinden bir örnek verelim.
Bir gün Karakuş'un huzuruna iki adam getirip birinin, diğerinin gözünü çıkardığından şikâyette bulunurlar. Karakuş kısasa hükmeder ve öbürünün de gözünün çıkarılmasını emreder. Bu sefer Karakuş'un adamları araya girip,
"Aman efendim, bu bizim konağın terzisidir. Gözsüz kalırsa işe yaramaz, affediniz" derler. Karakuş biraz düşünür ve şöyle der:
"Kale kapısı haricinde avcılık eden bir adam vardır. Bunun yerine onun gözünü çıkarsınlar. Avcıya bir tek göz yeter".
Bugün Mısır’da darbe karşıtları için verilen idam kararlarının “Karakuşi Hüküm” niteliğinde olduğu söylenebilir. Peki bu idam kararlarının geçerliliği ne? Mısır’ın yönetimini şuan ellerinde bulunduranlar, bu kadar insanın idamını infaz edebilecekler mi? Bütün dünyanın gözü önünde buna cesaret edebilecekler mi?
Mısır Dışişleri Bakanı geçen günlerde “Fransız” bir gazeteye verdiği mesajda Mısır’da verilen idam cezalarının nihai olmadığını, cezanın infazından önce tekrar yargılamanın olacağını ve nihai karar olsa dahi temyiz hakkının bulunduğunu, ayrıca yeni seçilecek Cumhurbaşkanı’nın da af yetkisine sahip olduğunu söyledi. Bakanın sözlerinden çıkarılacak sonuç, 529 kişinin kaderinin Cumhurbaşkanı’nın insafına kaldığıdır. Peki gerçekte idam cezası verilen 529 kişiyi kim kurtarabilir? İdam kararını, kararı verenler değil ancak verdirtenler durdurabilir. Daha açık izahatla söylersek Mısır’ın her türlü kaynağının kaymağını yiyen, küresel şirketlerin bulunduğu yapı istemedikçe idam cezaları infaz edilecektir. Dışişleri Bakanının söylemek istediği şey de bu; idamın engellenmesini sağlayacak Cumhurbaşkanı’nı seçtirirseniz o da idam cezalarını af yoluna gidebilir.
Bugün idam kararı verilen 529 kişinin her biri ayrı ayrı yargılanıp idam edilmiş olsaydı bundan dünyanın haberi bile olmazdı ve infazlar sorunsuz bir şekilde halledilirdi. İşler böyle yürümediğine göre verilmek istenen bir mesaj var demektir.
Bir ülkeyi sömürmenin en etkili yolu orada “Cambaza Bak” oyunu oynatmaktır. Bunu somut olarak Mısır’da görüyoruz. Bir ülkedeki alt katman ne kadar kargaşa içinde olursa o ülkeyi yönetmek o kadar kolaylaşır. Böylece darbe ehli de olsa yönetimi elinde bulunduranlar varlıklarını meşrulaştırırlar. Ülkenin varlıkları bu kargaşa alanında uçurulur ancak kimse bunun farkında dahi var(a)maz. Mısır’da bulunan bu küresel şirketler, ülkedeki kargaşa ortamının bizzat kurgulayıcısıdır. Ve maalesef bu kurguya idam kararları verilen 529 kişi de dahildir.
Peki dünya neden ayağa kalkmıyor? Dünyanın sayılı haber ajansları daha önemsiz haberleri dahi gündemlerine taşırken bu gerçeği neden dillendirmekten yana değiller? Bu günlerde “Ermeni soykırımı” yasasını onay veren ABD, bu insanlık kıyımına neden ses etmez? Biz cahil kullar zaten dünyaya adalet ve yeni yaşam tarzı getiren ABD’de idam cezalarının hala uygulandığını hiç sorgulamayız ama en azından şu soruyu da sormaya hakkımız var; “dünya buradaysa insanlık nerede, insanlık buradaysa dünya nerede?”.
Dünya üzerindeki bütün “büy-yük medya kalemşörleri” idam sonrası atacakları manşetleri, tüm “ensesi galın godomanlar” da kınama mesajlarını hazırlamışken, idam öncesinde idamı durdurmak adına bir tepki duymayı beklemek saflık olur. Onlar çoktan timsah gözyaşlarını biriktirdiler. İdam sonrası, bir kez daha tüm dünyaya Müslümanların ne kadar “gerici, barbar “ bir kavim olduğu mesajı verilecek. Lakin yine de umut ve dua etmeye devam…
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.