Dünya kuruldu kurulalı ikili çekişmeler devamlı olarak olmuştur.
İlk insan H.z Adem dönemin de başlayan olayla ikili çekişmeler başlamıştır. H.z Adem'in çocukları Habil ve Kabil arasında yaşanan çekişme sonucu Habil öldürülmüştür.
Olayı kısaca açacak olursak eğer, Habil devamlı olarak işini düzenli yapıp, olumlu düşünen bir kişiliğe sahipti.
Kabil ise yaptığı işleri sevmeyen, devamlı olarak olumsuz düşünen bir kişiliğe sahipti. Bunun sonucun da kardeşini öldürme düşüncesine girip, uygun zamanı kollayıp kardeşini öldürmüştür.
Nuh peygamber yaptığı tebliğler sonucu, kısa zaman da azabın geleceğini, buna paralel olarak yaptığı gemiye muhalefet olan insanlar çoğunluktaydı. Oğlu Kenan dahi babasına inanmayıp inkâr edenlerden olmuştu.
İbrahim peygamber rabbini devamlı olarak sorgulayıp, sonun da gerçek ilahın Allah olduğunu ispatlayan kişiydi. Kâbe içindeki putları yıkıp, sonun da bir tane putun üstüne astığı baltayla, putları bu putun tıktığını söylediğin de, orada bulunan insanlar alay edip, putun hiç bir şey yapamayacağını söyleyip, kendilerinin tuzağa düşmesine rağmen inanmamışlardır.
Yakup peygamberin oğlu, Yusuf peygamber gördüğü rüyayı babasına anlattıktan sonra, diğer kardeşleri tarafından kıskanılmaya başlamış olup, devamın da kurt tarafından parçalandı bahanesi ile ıssız bir kuyuya atılmıştır.
Musa peygamber sihirbazlarla yaptığı yarışma sonucun da elindeki asanın ejderha olup, diğer sihirbazların sahte gösterisindeki yılanları yutup, denizi Allahın yardımı ile asasıyla ikiye yarmasına rağmen inanmayıp, sonrasın da kendi yaptığı ilahlara tapmaya devam eden bir topluluğa sahipti.
Alemlere rahmet olarak gönderilen peygamber efendimiz H.Z MUHAMMED (S.A.V) bütün mucizelerini bir kenarıya koysak, şu iki mucizesi yeterlidir. Bir gece Mekke’den Kudüs şehrine gidip, oradan da arşı alaya yükselmiştir.
Ve yine Ay’ı bütün inanmayanların gözü önünde ikiye ayırdığı olay fazlasıyla yeterlidir.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ kurulduğu günden itibaren gerek ikili adam çekişmelerine, gerekse siyasi parti çekişmelerine şahit olmuştur.
İsmet İnönü, Gazi Mustafa Kemal’in vefatının hemen sonrasın da başta paraların üzerinden Atatürk’ün resmini kaldırılmasının yanı sıra yaptığı olumsuz icraatlar yüzünden devamlı olarak gündemden düşmeyen çekişmelere mahal vermiştir.
Kıbrıs’ın Rumlardan kurtulma aşamasına gelindiğin de, Necmeddin Erbakan’ın Kıbrıs’ta zulüm olduğunu, akan kanın artık yetmesi gerektiğini belirterek, direk müdahale teklifine rağmen Bülent Ecevit İngiltere’nin garantör devlet olduğunu izin alınmaksızın müdahale de bulunulmayacağını beyanat etmiştir.
12 Eylül dönemindeki siyasi çekişmeler, siyasi yasaklamalar yıllardır ülke gündemini meşgul etmektedir. Halen daha o acılar unutulmamakta, o günlerin sıkıntıları yaşanmaktadır.
28 Şubat dönemin de siyasi iradeyle hükümet başına gelen iktidar partisine, başka bir zümre tarafından engel olunup hükümeti bıraktırma baskısına girdirilmiştir.
2001 yılında MGK toplantısın da kendileri tarafından seçtirilen Cumhurbaşkanınca, Başbakana atılan anayasa kitapçığı yüzünden ülkemiz hiç olmayan bir ekonomik krize girmiştir.
Yıl 2002 tarihine gelindiğin de, genel seçimlerden iktidar partisi olarak çıkan AK Parti elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışarak, ülkeye hizmet etmeye başlamıştır. Tüm zorluklara rağmen, 10 yılda dünya sıralamasında Türkiye’yi hemen her anlamda bir üst basamaklara çıkarmasına rağmen bir türlü muhalefet tarafından takdir edilmeyip, devamlı olarak köstek olunmaya çalışılmaktadır.
Ve bu hizmetleri sıralamaya kalkarsak, ne yazmakla, ne de saymakla bitmez.
Şimdi işte insanın aklına dolayısıyla bir soru geliyor.
YOL AÇMAK MI ? KÖSTEK OLMAK MI ?
https://twitter.com/FatihMKarabulut
http://www.facebook.com/FatihMehmetKarabulut25
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.
çıkarsız bir toplum istiyoruz.