18 Nisan 1999 tarihinde yağılan seçimlerin ardından Birinci parti çıkan DSP liderliğinde DSP-MHP-ANAP Koalisyon Hükümeti kuruldu... Suni yollarla zorla kurulan bu hükümetin lideri, ABD'nin desteklediği Bülent Ecevit, yardımcıları ise TÜSİAD destekli Mesut Yılmaz ve Genelkurmay destekli Devlet Bahçeli idi. Ancak Genelkurmay, hükümet üzerinde daha etkili olmak istiyor, 28 Şubat kararlarının uygulanmasını istiyordu, hükümet ise gevşek davranıyordu... Aynı günlerde Fazilet Partisi Milletvekili Merve Kavakçı'nın evi, bir gece yarısı, DGM Cumhuriyet Başsavcısı Nuh Mete Yüksel tarafından basılıyor, Kavakçı göz altına alınıyordu. Kısa sürede Yılmaz gibi Ecevit'te Genel kurmay'ın tavırlarından rahatsız oldu ve Genelkurmay arasındaki ipler yeniden gerildi...
Aynı günlerde Fethullah Gülen kasetleri, medya da yer almaya başlıyordu. Genelkurmay, seçimlerden kısa bir süre Ecevit'e destek veren Fethullah Gülen ve Nur Cemaati üzerinden, irticaya prim vermesi noktasından hareketle DSP'yi ve Genel Başkanı başbakan Ecevit'in üzerine gidiyordu... Ardından, terörist başının idam edilmesi meselesi, zorbela ayakta duran hükümeti zora sokuyordu... Ecevit ve Yılmaz'ın asmayalım tavrına karşılık diğer ortak Bahçeli'nin asalım tavrı, hükümeti yeni bir krize sokuyordu... Ardından AB yolunda ilerleme kapsamında idam cezası kaldırıldı ve bu karar hükümetin MHP kanadında çatırdamalara yol açtı...
Mayıs 2000'de Anayasa Mahkemesi başkanı Ahmet Necdet Sezer, Genelkurmay'ın da desteğiyle Cumhurbaşkanı oluyordu. Demirel ise sanıldığının aksine, DTP'ye katılmayıp, Güniz sokaktaki evine çekiliyordu... Aynı dönemlerde hükümetin ANAP'lı İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın başlattığı bir dizi yolsuzluk operasyonu, dönemin diğer bir önemli olayıydı... Ancak Tantan'ın son Beyaz Enerji operasyonu sonrası, Ecevit Tantan'ı görevden alıyordu. Beyaz Enerji Operasyonu, Mesut Yılmaz'a dayanıyordu ve Ecevit, hükümetinin devamı için, Tantan'ı görevden almak zorunda kalıyordu... Beyaz enerji operasyonunu başlatanların da emniyet değil Jandarma kuvvetleri olması ise başka dikkat çeken bir noktaydı...
19 Şubat 2001 tarihindeki MGK toplantısı, sonun başlangıcı olacaktı... Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, Beyaz Enerji Operasyonundaki tavrından rahatsız olarak, başbakan Bülent Ecevit'e anayasa kitapçığı fırlatması, Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'ın da anayasa kitapçığını Sezer'e geri fırlatması ve ardından Ecevit 'in sağlık durumunun hızla bozulması, ekonomik krizi de beraberinde getirecekti... Kurtarıcı olarak getirilen Kemal derviş te ilk fırsatta istikamet değiştirecekti.
Bu süreçte kapatılan Fazilet Partisinin ardından kurulan Saadet Partisinin kuruluş aşamasında yer almayan başını Abdullah Gül, Bülent Arınç, Recep Tayyip Erdoğan ise yeni bir parti oluşuma başlıyordu. Pınarhisar Cezaevindeki 4 ay tutukluğunun ardından büyük bir hava yakalayan Recep Tayyip Erdoğan'a karşı Genelkurmay harekete geçmekte gecikmedi... Medyanın yeni favorisi ise eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül konuşma kasetleri idi. Ağustos 2001 tarihinde AKP kuruldu...
TUSİAD'ın ve ABD'nin sürekli istikrar ve ilerleme talebine eş olarak, DSP'den ayrılanların kurduğu Hüsamettin Özkan ve İsmail, Cem liderliğindeki kadro, YTP'yi kurdular... Aynı çevreler AKP'ye karşı da sağ'ı dizayn ediyorlardı. Demirel'in Cumhurbaşkanlığı görevi sırasında danışmanlığını yapan ve daha sonra Washington Büyükelçiliğine atanan Nuri Bayar'da, Türkiye'ye getirilip DTP Genel Başkanı yapıldı... Aynı tarihlerde ABD Savunma Bakanı Paul Wolfowitz, Türkiye'ye gelerek, Mustafa Koç'un Köşk'ünde Bayar ve Derviş ile birtakım görüşmeler yapıyordu... Aynı kesimler ANAP ve DYP'nin de birleşip, DTP içinde eritilmesini planlıyorlardı...
(http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=84713)
ABD TUSİAD arası köprü görevini sağlayan ve toplum mühendisliği yapan bu "sivil cunta"nın içinde TESEV'ci Can Paker, Özdem Sanberk, Bülent Tanla, Asaf Savaş Akat vardı. Aynı grup, 72'de İnönü'yü devirip Ecevit'i CHP Genel Başkanı yapan kadroydu, yıllar sonra ise Ecevit'i devirmişlerdi...
Ancak hesapları bozan, minderin dışında kalan ve Genelkurmay'ın desteklediği MHP lideri Bahçeli'nin erken seçim kararı olması oldu... Sağ seçmen üzerinde etkili olan ve tabandan gelen AKP hareketine karşılık, YTP ve DTP istenilen verimi gösteremedi. Bunun üzerine AKP ile anlaşma yoluna gitmekten başka çare bulamayan TÜSİAD ve ABD, AKP'nin iktidarına yeşil ışık yaktı... Bu çevrelerin AKP'den isteği demokrasinin, istikrarın ve ilerlemenin devamının sağlanmasıydı... AKP'nin isteği ise Genelkurmay içindeki cuntanın tasfiye edilmesi ve askerin kışlaya geri dönmesiydi... Anamuhalefet görevi de Deniz Baykal'lı CHP'ye bırakılmıştı. Seçimlere kısa bir süre kala, YTP'nin iki önemli ismi İsmail Cem ve Hüsamettin Özkan, CHP'ye katıldı... Derviş zaten daha önceden katılmıştı...
Aynı dönemde Washingtonda yapılan Bilderberg toplantısına Türkiye'den üç isim katılıyordu: Son anda aldığı "tüyo"larla CHP'ye katılan Kemal Derviş, Emekli Org. İrfan Özaydınlı'nın oğlu ve Koç Holding Ceo'su Bülent Özaydınlı ve Tesev Direktörü Büyükelçi Özdem Sanberk...
Tek sorun AKP'nin tek başına iktidar olmasıydı. Bu sorun için Cem Uzan seçildi.... Birilerinin gazıyla siyasete atılan Cem Uzan, Hasan Celal Güzel'in Yeniden Doğuş Partisini ele geçirip adını Genç Parti olarak değiştirdi ve 3 ay gibi kısa bir sürede yüzde 7.4 oy alarak, barajı geçemediği gibi, aynı kanaldan beslenen üç parti, MHP, DYP ve ANAP'ında oylarını bölerek bu partilerinde baraj altı kalmalarını sağladı...
Ana muhalefet görevi ise CHP'ye Baykal'a bırakıldı... Aynı dönemde CHP'nin yüzde 28'ini elinde bulunduran İş Bankası Yönetim kurulu üyeliğine atanan Baykal'a yakınlığıyla bilinen dört isim, SSK Eski Genel Müdürü ve CHP Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Kemal Kılıçdaroğlu, Prof. Baran Tuncer, CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi ile CHP Genel Başkan Danışmanı ve İş adamı Bülent Tanla idi.
(http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=84278)
Şimdi...
Bütün bunlardan sonra...
Ergenekon, Balyoz gibi marjinal operasyonların ardında AKP iktidarı var diyenler...
AKP, halk hareketidir ve ABD'ye ve kapitalizme karşıdır diyenler...
"1000 sürecek" denilen ve 5 yıl süren 28 Şubat sürecinin ardında dış güçler yoktur sadece Ordu vardır diyenler...
Bir kez daha düşünsün...
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.