Yakın tarihimizdeki 31 Mart Vakası, gerçekten de bizim tarihimizde üzerinde durulması gereken kırılma noktalarından biridir. Ancak bizim resmi tarih paradigması içinde asliyetini ve gerçekliğini kaybetmiş, gerçekler tersyüz edilerek, meçhule ve bilinmeze hapsedilmiştir.
Neler ve kimler teryüz edilmemişti ki?
Ticari bağımsızlığımızı 1838 Baltalimanı Antlaşmasıyla ve Siyasi bağımsızlığımızı 1839 Tanzimat Fermanıyla İngiltere-Fransa bloğuna peşkeş çeken Mustafa Reşit Paşa "Büyük"tü.
Bosna'da vali iken "bu milleti adam etmek için onu hristiyan yağmaktan başka çare yoktur" diyen, hakkında tutuklama kararı çıkınca İzmir'de İngiliz ve sonrada Fransız Konsolosluğuna sığınan Mithat Paşa "Hürriyet Şehidi"ydi.
600 yıllık koca bir imparatorluğu, 10 yılda bozuk para gibi harcayan, ütopik turan ideali uğruna Sarıkamış'ta 90 bin Mehmetçiğin tek kurşun atmadan donarak şehid olmasına sebep olan Enver Paşa "Hürriyet Kahramanı" idi...
Ve daha neler ve kimler...
Mısır Hidivi Kavalalı İsmail Paşa'nın, veraset usülünü değiştirmesinin ardından Osmanlı'ya ve Mısır Hidivliğine isyan bayrağını açan Kavalalı Mustafa Fazıl Paşa'nın Avrupa'ya kaçıp, genç Türkleri Avrupa'ya davet etmesiyle başlayan Jön Türk Hareketi, 1869'da Sultan Abdülaziz'in Avrupa Seyahati sırasında Fransız Kralı III.Napolyon'dan bu gençleri ülkesinden sınırdışı etmesini istemesiyle ve daha sonra da Mustafa Fazıl Paşa'nın Sultan Abdülaziz ile anlaşıp memlekete geri dönmesiyle bir saman alevi gibi hızlı başlayıp çabuk sönen bu ateş, kısa süre sonra, Rus yanlısı Mahmut "Nedimof" Paşa'nın sadrazam olmasıyla yeniden parlayacaktı.
İngiliz-Fransız bloğunun, iplerini elinde tuttuğu paşalardan Sultan Abdülaziz'i Taht'tan indirmelerini ve meşrutiyeti ilan etmelerini istemeleriyle başlayan bu süreç, Göksultan Cennet mekan Ulu Hakan Sultan II.Abdülhamid Han'ın, iktidara geldikten yaklaşık iki yol sonra, 93 Osmanlı-Rus Harbinin ardından ipleri eline aldığı tarihe kasar sürecek, Ulu Hakan'ın dinamik ve Stratejik müdahalesiyle, uzun süre başını kaldıramayacaktı.
Bu gençlerin arasında Namık Kemal, İbrahim Şinasi Bey, Ziya Paşa, Ali Suavi ve Suphi Paşa'nın oğlu Ayetullah Bey gibi isimler vardı. Suphi Paşa'nın küçük oğlu yani Ayetullah Bey'in kardeşi Hamdullah Suphi ise İttihat ve Terakki döneminde Turanizm'i benimseyecek, mütareke ve milli kurtuluş savaşı döneminde Kurtuluş savaşına katılmayarak talebe olarak Almanya'ya gidecek ve orada sosyalist İşçi Çiftçi fırkasını kuracak, Cumhuriyetin ilanından sonra da hiç gocunmadan Türkiye'ye gelerek Kemalist olduğunu açıklayacak ve Türk Ocağı'nın yıllarca başkanlığını yapacaktı. Bukelamundan daha fazla renk değiştiren ve bir yılandan daha fazla kıvrılabilen bu canlıların torunları, bugün adı türk kendi gayri türk televizyon medyasında isim değiştirerek cengiz çandar, emin çölaşan, mehmet barlas, ahmet altan ve merkum mehmet ali birand adlarıyla yıllar sonra arz-ı endam edeceklerdi...
Sultan Abdülaziz'i şehid eden kadro da ise, Midhat Paşa, Süleyman Hüsnü Paşa, Serasker Hüseyin Avni Paşa, Mütercim Rüştü Paşa ve Sultan Abdülaziz'e "intihar" fetvasını veren kaatil şeyhülislam Hayrullah Efendi gibi isimler vardı...
Bütün bu kadroları tasfiye edip, Hükümet merkezini Yıldız Sarayına taşıyan ve bir yıldızın uçları gibi devletin bütün kutuplarını ve uçlarını, yıldız sarayından yani merkezden tek elden 33 yıl gibi bir süre yöneten Ulu Hakan'ın kafasını ezdiği bu yılan, bürokratik gen halinde mülkiye sınıfına sıçrayacak ve "büyük" Fransız İhtilaninin 100. sene-i devriyesinden 1889 yılında "İttihadi Osmani" adı altında partileşecekti. Söz konusu partinin dört kurucusundan biri de Dr. Abdullah Cevdet idi.
Biyolojik Materyalizme yani darwinizm'e inanan, "bu nesli ıslah etmek için Macaristan'dan damızlık gençler getirelim" diyen, Laik Fransız hükümetinin sadık fedaisi Dinsiz Voltaire'in, islam dinine, Allah Resulüne ve Allah'ın kitabına ağır hakaretler eden piyesini, "Aklı Selim" adı altında türkçeye çeviren, ilerde müslümanların "Adüvvullah Cevret" ismini takacağı, cenaze namazını kıldırmaya hiç bir hocanın yanaşmadığı ve bu yüzden cenazesi zor bela üç beş kişiyle kılınan Dr. Abdullah Cevdet...
Söz Konusu kitap bugün, Rahip Jan Meslier'in kaleminden çıkmış olarak, genel yayın yönetmenliğini Levent Kırca'nın yapmış olduğu Ulusal Kanal'ın ve İşçi Partisinin yayın organı Kaynak Yayınları tarafından basılmakta ve neşredilmektedir...
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.