Kıbrıs hakkında bir yazı yazmıştım…
Kıbrıs tarih boyunca, Sultan II.Selim’den itibaren, Judaik varlık tarafından Kıbrıs’taki Elenik varlığa karşı denge unsuru olarak Türk varlığı ile dengelenmek istendiğini iddia etmiştim…
Kısacası Kıbrıs’ın Türkler tarafından idare edilmesi ve idare edilmek istenmesi, Judaizm’in bir oyunuydu…Bu oyunda Türkler taşerondur.
Bu oyuna ilk kurban giden Sultan II.Selim idi. Mali danışmanı Yasef Nassi’ye “Seni Kıbrıs kralı yapacağım” sözünü verdiğini biliyoruz…
Dörtyüz yıl sonra Osmanlı İmparatorluğunun varlığı idari yönden zayıflayınca Kıbrıs İngilizlerin kontrolüne geçmişti.
II.Dünya Savaşından sonra da İngiltere, dünyanın jandarmalığı görevini ABD ve Sovyet Rusya’ya devredince, Sovyet Rusya ve Yunanistan ve diaspora Ermeni Lobisinin desteğini alan Rumlar, yeniden Kıbrıs’ın hakimiyetini ele geçirmek için kolları sıvamıştı…
II.Dünya Savaşından sonradır, Demokrat Parti devrinde “Kıbrıs’taki Türk varlığı’nın endişe verecek şekilde tehlikede olduğu” kampanyası başlatıldı…
Bu kampanya’nın basın ayağında, Hürriyet gazetesinin kurucusu Lütfi Simavi ve daha sonra oğlu Haldun Simavi ile Vatan Gazetesinin sahibi Ahmet Emin Yalman vardı.
İkiside deklare İbrani asıllıdır ve birincisi, gazetenin künyesine “Türkiye Türklerindir” sloganı koyma gereği hissetmişti…
Bizde, Türkçü ve milliyetçi geçinenlerin hiçbirinin Türk ve Anadolu kökenli olmadığını biliyoruz…
Ziya Gökalp Diyarbakır Çermik’li Kürt aşireti Pirinççioğlu aşiretine mensuptu.
Ahmet Agayef, Yusuf Akçura, İsmail Gasprinsky (Gaspıralı), Munis Tekinalp (Moiz Kohen), Leon Cahun, Simon Deutch, Hamdullah Suphi, Reşit Galip, Rıza Nur, Alpaslan Türkeş (Hüseyin Feyzullah), hiçbiri değildi, ama hepsi katıksız Türkçü ve Milliyetçiydi…
Kıbrıs davası’nın STK’sı da “Kıbrıs Türktür Derneği” idi… 1954 yılında kurulmuştu ve devri Demokrat Parti idi.
Kurucuları mı?
Ahmet Emin Yalman, Hikmet Bil, Orhan Birgit ve Ali İhsan Göğüş ve diğerleri…
Orhan Birgit ve Ali İhsan Göğüş’ü Tan Baskınından hatırlıyoruz…
Türkiye’de “Kıbrıs konusunda Türkiye'nin pozisyonunu desteklemek ve kamuoyu yaratmak” amacıyla kurulmuştu.
Daha açık bir ifadeyle, “Türk Milliyetçiliğini ve milliyetçilerini tahrik ederek, Kıbrıs’ı Rum’lara bırakmama ve İsrail’in güvenliği için taşeron olarak Türkleri ve Türk devletini kullanma” da diyebiliriz, aynı anlamdadır…
Kıbrıs’ın Arz’ı Mevut toprakları olduğunu ve Magosa limanının Tel Aviv ile komşu olduğunu da asla unutmamalıyız…
1974, Kıbrıs Barış Harekâtından sonra, Kıbrıs Türk Kesiminde yaşayan Yahudi nüfusunun yüzde 110 arttığını da asla unutmamalıyız…
KKTC topraklarının satışı hakkında araştırma yapılması gerektiğini de hatırlatıyorum… Kimlere satılıyor ve kaçı İbrani asıllıdır, yönemlidir...
Kıbrıs davasında taşeron olanları tarihe not düşüyorum ama bir kişi vardır ki, taşeron diyemeyiz.
Mithat Perin…
Kıbrıs konusunda tahrik ve provakatif manşetleriyle Hürriyet ve Vatan gazetesini geride bırakan İstanbul Express gazetesinin sahibi…
Ve Kıbrıs Provakasyonunun ilk kilometre taşı Özel Harp dairesiyle eşgüdümlü olarak döşeniyordu…
1952’de NATO üyesi olmuştuk ve henüz 3 yıl geçmişti, Özel Harp ve Kontrgerilla ilk sınavını veriyordu.
Tarih 5 Eylül 1955…
5 Eylül 1955’te Atatürk’ün Selanik’teki evine atılan bomba sonucu başlayan bu olaylarda Ermeni ve Rum vatandaşlara ait 5538 gayrimenkul tahrip edilmiş, 3 kişi ölmüş, 40 kişi yaralanmıştı.
Hedef Kıbrıs’tı:
Yakın tarihin bu hazin öyküsü, 29 Ağustos 1955 günü Londra Konferansı’nda ele alınacak Kıbrıs sorunuyla ilgili gelişmelerin tetiklediği bir hadiseydi. Olayların gerisindeki güç ise Özel Harp Daire’ydi. Bu dairenin ilk önemli icraatıdır.
Londra’da görüşmelerin tıkandığı sırada Dışişleri Bakanı Zorlu, Başbakan Menderes’e telgraf çekti, dedi ki: “İngilizler Kıbrıs’taki anlaşmazlığı çözmek için son çare olarak Yunanistan’a ödün verebilirler. Üzerimizde yoğun baskı var, ikna etmemiz çok zor görünüyor. Bu hususta önümüzde yapılacak çok iş olduğunu görüyoruz. Bu konuda ilgili yerlere sizin vereceğiniz emirlerin çok işe yarayacağına inanıyoruz. Türk Kamuoyunun tepkisini güçlü bir şekilde Londra’da hissettirmek mecburiyetindeyiz.”
Menderes, MİT dâhil çok sayıda kapıyı çaldı, Kamuoyu baskısı oluşturulması için harekete geçilmesini istedi. Görüştüğü isimlerden biri de Kıbrıs Türktür Cemiyeti Başkanı Hikmet Bil’di. Bu arada Zorlu’nun Bayar ve Menderes’ten daha çok Özel Harp Dairesi ile ilgili olduğunu sanırım belirtmekte yarar var.
Ancak, ilginç şekilde fatura komünistlere kesildi. Başbakan Adnan Menderes’ten Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü, MİT Başkanı Korgeneral Behçet Türkmen’den CIA Başkanı Allen Dulles’a kadar neredeyse herkes, komünistlerin milli duyguları istismar ederek halkı galeyana getirdiğini öne sürdü.
Milli Güvenlik Kurulu eski Genel Sekreteri Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu yıllar sonra şöyle diyecekti: 6-7 Eylül de bir Özel Harp işidir ve muhteşem bir örgütlenmeydi. Amacına da ulaştı. Sorarım size, bu muhteşem bir örgütlenme değil miydi? (Çelik Çekirdek, Şamil Tayyar, s.134-137)
Büyük Kulüp üyesi ve Rotaryen olan Özel Harp Dairesi Komutanı (1972-1974) emekli Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu, Çankırı Piyade Okulunda öğrenci iken (1951) hocası da ABD’den yeni dönen Alpaslan Türkeş idi. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında etkin rol oynayan ve 1988 yılında Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri olan Sabri Yirmibeşoğlu, 1989 yılında Turgut Özal tarafından emekli edilmişti.
Gazi Paşa’nın Selanik’teki evine bomba haberini manşetten yayınlayan İstanbul Express Gazetesinin sahibi Mithat Perin’di.
Bombayı attığı iddia edilen Selanik Hukuk Fakültesi Öğrencisi Oktay Engin, 3,5 yıl hapis yattıktan sonra, Emniyet Müdürü ve Vali olacaktı.
Bombayı İstanbul’dan Selanik’e taşıdığı söylenen kişi de Lozan Delegasyonunda yer alan Selanik Başkonsolosu Mehmet Ali Balın idi.
Olaylar sırasında Anadolu Ajansı’nın Atina Muhabiri Sara Korle, Sinan Korle’nin eşiydi. Sinan Korle’nin kız kardeşi Rezzan Korle ise gazeteci Ahmet Emin Yalman’ın eşiydi.
Güzel, Dışişleri Bakanı, diplamatı, muhabiri, medyası, milletvekili, valisi, Özel Harpçisi, gazetecisi ve diğerleriyle topyekün güzel bir provakasyondur…
Anadolu mu?
Türk kökenli samimi vatanseverler mi?
Masal’ın senaryo ve teknik kısmında hiç yoktur, sadece figüran ve taşeron’dur, o gün ellerinde sopalarla Ermeni ve Rumların dükkânlarını yağmalayandır…
6/7 Eylül 1955 Olaylarının faturası İstanbul Valisi Fahreddin Kerim Gökay ve İçişleri Bakanı Namık Gedik’e kesildi. Olaydan sonra istifa ettiler.
Kıbrıs Türktür Derneği olaydan sonra kapandı…
Mithat Perin mi?
Olaydan sonra ödüllendirildi ve DP İstanbul milletvekili oldu.
Günde ortalama 30 bin satan İstanbul Ekspres, 6/7 Eylül’den sonra bir anda 296 bin tiraja ulaştı.
500. Yüz Yıl Vakfı kurucularından Mithat Perin’in Örümcek Ağları:
Mithat Perin, Akil Kadın Hülya Koçyiğit’in amcasıdır. Hülya Koçyiğit’in torunu Neslişah Alkoçlar, oyuncu Engin Altan Düzyatan ile evlidir.
http://www.internethaber.com/unlu-cift-dunya-evine-girdi-715147h.htm
Mithat Perin, GS’lı kaleci ve spor yorumcusu Turgay Şeren’in dayısıdır.
Mithat Perin, 1961-1965 AP Bursa milletvekili Cevdet Perin’in kardeşidir.
Mithat Perin’in eşi Perizat Söylemez, 150’liklerden Süleyman Şefik Paşa’nın kızıydı.
Mithat Perin’in eşi Perizat Söylemez, söz yazarı müzisyen Şehrazat’ın halasıydı.
Mithat Perin’in eşi Perizat Söylemez’in halasının oğlu, I.Gürsel Hükümetinin Dışişleri Bakanı Selim Sarper’dir.
Mithat Perin’in eşi Perizat Söylemez’in amcasının kızı Lamia Söylemez de Hüsrev Gerede’nin eşiydi…
Mithat Perin'in kızı Azade Perin, 1973 yılında Kolasına katılan içki sonucu zehirlenerek öldürülmüştü...
Peki ama neden ve kimler tarafından? Hiçbir zaman bulunamadı...
http://www.yenisafak.com.tr/arsiv/2005/aralik/09/hayat.html
Selam ve Dua ile…
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.