Bugün bazı aklı evveller dedelerine iftira atmak adına cehl'lerini itiraf etmek zorunda kalmaktadırlar. Yeryüzünde hiç bir millet, kendi dedelerini küçük görmek, onları hakir görmek, vs. şeklinde vulgar bir tutum içine girerek eleştirdiği görülmemişken, maalesef bizim batı menşeli Tanzimat ayarlı sahte kahramanlar bekçileri çakma aydınlarımız ve onların küçük burjuva üniversite vesair akademik çevrelerdeki yeni yetme talebeleri ve onların içerideki işbirlikçileri, şanlı bir tarihe sahip ecdatları Osmanoğullarının iki kahraman mensubu Fatih Sultan Mehmed ve şanlı torunu Yavuz Sultan Selim hakkında sağda solda ileri geri konuşmaktalar, hiçbir tarih bilgisi olmadan atıp tutmaktadırlar...
622 yıllık şanlı Osmanlı Futühat hareketini "dialog'un önündeki engel" ve "barbar Osmanlı bozgunları" olarak gören, kendilerini de "şucu, bucu" yaftalayan ancak gerçekte ve hakikatte "hiç" olan sözde davalarının vazgeçilmez bekçileri gören bu dialogçular'ın iftiralarının temelinde Fatih'in, Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan ile yaptığı savaş ve torunu Yavuz'un büyük doğu seferini başlatıp Mercidabık ve Çaldıran zaferleri vardır. Adı zikredilen kesime göre, Otlukbeli seferiyle fatih kardeşi kardeşe kırdırmıştır ve müslüman müslüman'ı öldürerek şeriate karşı gelmiştir. Aynı şekilde Yavuz da İran seferiyle Şah İsmail'e savaş açıp, Sünni-Şii ayrımının tohumunu atmıştır...
Peki, Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan ve Safevi Hükümdarı Şah İsmail mazlum ve masum mudur?
Osmanlı'ya karşı hangi hareketlere girişmişlerdir?
Bu soruların cevabı bizce uzun uzadıya malumdur ancak bunu burda anlatacak değiliz. Sadece aşağıdaki akrabalık bağları bunun ipuçlarını vermek amacını içermektedir.
Diyebiliriz ki, Fatih ve Yavuz'un bu seferleri, uzun süredir devam eden Uzun Hasan, Şah İsmail ve IV.Alexi işbirliği ve koalisyonuna darbe amaçlı yapılmıştır. Çünkü Osmanlı ne zaman batıya yönelse (Fatih'in 1481 yılında Gebze'de otağ'ında şehid olduğunda sadrazamı Gedik Ahmet Paşa'nın Otranto'yu, yani İtalya kıyılarını kuşattığını unutmayın) bu üçlünün çektiği koalisyonun işbirlikçileri ve destekçileri isyan ediyor, halkı isyana teşvik ediyordu. Böylece sürekli osmanoğullarının batıya yönelik fetih hareketlerini ve güçlenmesini baltalıyorlardı. İşte Fatih ve Yavuz, bu hareketi tasfiye etmek için birbirinin ardına devam eden doğu seferini başlattı. Fatih, 1481 yılında şehid edilmeseydi, İran'a girecekti. Onun misyonunu tamamlamak torunu Yavuz'a nasip oldu...
1204 Haçlı Seferi sırasında İstanbul'a girip şehri yağma eden katolik Haçlı Ordusu'ndan (neden Sünni-Şii çatışmasını ön plana çıkaranlar, Katolik-Ortodoks çatışmasını göz ardı ederler) kaçan ve Ortodoks olan Bizans'ı yöneten Commen aşireti, çoluk çocuk Doğu Karadeniz'e kadar kaçarak orada Trabizond (Pontus) Rum İmparatorluğunu kurdu. Bu tarihten sonra da sürekli olarak batıya, Balkanlara, Avrupa'ya doğru gelişen Osmanlıya karşı tüm unsurları destekledi.
İşte o soydan gelen IV.Alexi, torunu Katerina'yı Otlukbeli'nde Fatih'in tarihten sildiği Uzun Hasan ile evlendirdi. Uzun Hasan'ın kız kardeşi Hatice Begüm Sultan ise, Safevi Devleti'nin kurucusu Şah İsmail'in babaannesiydi.
Ayrıca Kardeşini Şah İsmail'in dedesiyle evlendiren Uzun Hasan, Katerina'dan olan kızı Marta'yı da (Alemşah Banu Hatun) Şah İsmail'in babası Haydar ile evlendirdi. İşte bu Marta-Haydar evliliğinden doğan Şah İsmail, ana tarafından ortodoks Rum kanı taşımakta, baba tarafından da yarım Türk kanı taşımaktadır.
Halen tarihin adlarını ibretle andıkları bu iki hükümdara (Fatih ve Yavuz) iftira atacak mısınız?
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.