Kıbrıs bir tarihtir, gizli tarihtir, komplolar tarihidir… Deşifresi er ya da geç, şarttır…
Bizim Kıbrıs davamız, 1570 tarihinde başlıyor… Padişah, Sarı Selim nam, II. Selim Devridir, Sadrazam Sokullu Mehmed Paşa’dır, hatırlatmak istiyorum.
Osmanlı İmparatorluğunun sefer ve cihad aksiyon hareketine baktığımızda Kıbrıs düzensiz ve uygunsuzdur. Üstelik İnebahtı Bozgununa mal olmuştu. O halde nedendir?
1492 Büyük Seferad göçünü ve Roxanne Hürrem Sultan Lobi faaliyetlerinden sonra Turco-Judaizm’in temellerinin atıldığı dönemdir. Başrolünü Yasef Nassi oynamıştır, Hürrem Sultan ve Ester Kira’nın halefi ve II. Selim’in danışmanıdır.
Klasik bir Slav-Ortadoks-Elen devşirmesi olan Sokoloyeviç Mehmed Paşa’nın en büyük rakip ve düşmanıdır.
Hep söylüyorum, yine söylüyorum, tekrar söylüyorum,Elenizm-Judaizm ve Seferad-Aşkenaz ve Karakaşizm-(Kapanizm+Yakubizm)savaşlarını ne zaman deşifre etmeden Türk tarihini yazmak imkansızdır.
Kıbrıs buradadır,büyük komplonun merkezindeyiz…
Sokullu Mehmed Paşa’nın tüm itiraz ve muhalefetine rağmen,Sultan Selim, Yasef Nassi’ye söz verip Kıbrıs Fethine yöneliyor. Kıbrıs fethediliyor ancak Osmanlı İmparatorluk Donanması, İnebahtı’da büyük bozguna uğruyor…
Yasef Nassi’nin Yahudi ve Herzl’in öncülü Siyonist olduğunu hatırlatmam gerekiyor. Demek ki, o yıllarda Kudüs’e dönüş ve toplanma hissiyatı ve özlemleri vardır. Kıbrıs, Arz’ı Mev’ut sınırları içerisindedir,hatırlatıyorum…
Sokullu’nun Venedik-Papalık ve İspanya birleşik Donanması Amirali Andre Doria’ya verdiği müthiş cevap, Topkapı Sarayının surlarında çınlamaktadır: “Siz Donanmamızı yakmakla sakalımızı kazıdınız, biz Kıbrıs’ı almakla kolunuzu kestik… Kazınan sakal daha gür biter ancak kesilen kol yerine gelmez…”
308 yıl sonra kol yerine gelmiş gözükmektedir…
93 Harbi de denen 1877-78 Osmanlı Rus Savaşı’ndan sonra Kıbrıs, Büyük Britanya İmparatorluğu’na kiralanıyor...
Sultan II.Abdülhamid’in anılarında savaşa tüm gücüyle karşı olduğunu biliyoruz… I.Meşrutiyet ilan edilmiştir ve Sadrazam Midhat Paşa’dır.En çok Midhat Paşa’nın Rusya ile savaşmak için yanıp tutuştuğunu kaynaklar bize haber veriyor. Eğer Judaizm versus Elenizm rekabet ve nefretini ele alacak olursak Midhat Paşa’nın Judaik kökten geldiğini kabul edebiliriz…
Şunu unutmamalıyız: Judaizm, Ön Asya’da kesinlikle ve kesinlikle Elenizm istememektedir. Bunu için Türkizm ile yan yana gelmekten çekinmemektedir. Katolik bir Latin devlet adamının, Ortodoks Bizans düşmanlığına karşı, İstanbul için, “Konstantiniyye’de Helen Serpuşu görmektense Osmanlı Sarığı görmeyi tercih ederim” sözü, uygun düşmektedir.
I.Haçlı Seferinde Katolik Roma Ordusunun, Ortodoks Bizans ve henüz yeni Slavik İstanbul’u yağma ettiğini de hatırlatıyorum…
I.Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi’nde Gelibolu’da Siyon Katır Birliği, Jabotinsky liderliğinde Yunan’lılara karşı savaşmıştı. Türk dostu olduğunu söyleyemeyiz, Ancak Yunan düşmanı olduğu kesindir.
O halde, 93 Harbi’nden dolayı Ulu Hakan’ı sorumlu tutmak ve suçlamak yersizdir… Midhat Paşa’nın sorumluluğunda ve hediyesidir…
Judaizm, en çok Elenizm tehlikesi belirdiğinde Türkçü ve Milliyetçi olmaktadırlar…
Kıbrıs, I.Dünya Savaşından sonra Britanya’nın idaresine geçiyor.
“Ulu Hakan, Kıbrıs’ı İngilizlere Peşkeş çekti” tezi, havada kalmaktadır.
Asla Gazi Paşa ve İsmet Paşa için “Musul ve Kerkük’ü İngilizler’e bıraktı” demiyoruz, Misak-ı Milli sınırları içerisindedir…
“Araplar bizi sattı, arkadan hançerledi” sözü kadar judaik ve propagandadır, Kupkuru hakikatlere ihtiyacımız var, tarih bizi algı operasyonlarını deşifre etmeye mahkûm kılıyor.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra rol dağılımında Britanya İmparatorluğu’nun aktörlükten figüranlığa tenzil-i rütbe ve Sovyet Rusya ve ABeDe’nin figüranlıktan aktörlüğe terfi ettiğini söylersek, Kıbrıs’ın Helen Yunan ve Rusya’nın gündemine girdiğini söyleyebiliriz.
1948-1967 ve 1973 Arap İsrael savaşlarından sonra, Sovyet Rusya’nın Nasır ve BAAS’tan uzaklaştığını ve İsrael’i tehdit etmek için Kıbrıs’a yöneldiğini söyleyebiliriz.
20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı, hemen sonradır.Ecevit-Erbakan Hükümetinin adayı işgal ve fetih etmek değil, ikiye bölmek istediklerini biliyoruz… Adada İki devlet, ABeDe-İsrael ve Britanya’nın işine gelmektedir.
Provakatif bir soru sorabilir miyim: 1974 Harekâtından önce adadaki Yahudi ne kadardır, Barış Harekâtından sonra ne kadardır? Kıbrıs Arz-ı Mev’ut içerisindedir, hiç unutmuyoruz…
II.Dünya Savaşından itibaren bizde en çok Kıbrıs müdafiiolanların Dönme soyundan geldiklerini biliyoruz…
İsrael’den sadece 15 gün önce, Burla Biraderlerin finansman desteğiyle kurulan Hürriyet Gazetesinin sahibi Sedat Simavi ve Vatan Gazetesinin sahibi Ahmet Emin Yalman’ı bu kategoride değerlendiriyoruz…
İlki, Simavi, ilaveten, gazetenin üst tarafına “Türkiye Türklerindir” sloganı koyma ihtiyacı hissetmişti. Midhat Paşa misli,vatanperver ve milliyetçi gözükmesi gerekiyordu, öyle görünmüştür.
İkincisi, Yalman, “Kıbrıs Türktür Derneği”nin kurucularındandı, Kıbrıs’ın elenizm’e karşı Türkleştirilmesi gerekiyordu.Adadaki Türk Varlığı, İsrael’in Kıbrıs Rum Kesimine karşı sigortasıdır ve biz,Milliyetçiler, daima Judaizm’in Elen düşmanlığında taşeron idik, gerçek budur…
Kıbrıs Türktür Derneği’nin tüm kurucuları dönme soyundandır,tesadüf diyemeyiz, Komplodur.
Kıbrıs Türktür Derneği, 6/7 Eylül 1955 olaylarından sonra kapanıyor. 6/7 Eylül 1955 olaylarına neden olan olay, Gazi Paşa’nın Selanik’teki evine bomba konulması idi... Özel Harp'i hatırlamak gerekiyor...
Son bir bilgi:
Olayı resmi makamlara ve Ankara’ya bildiren AA’nın Selanik Muhabiri, Sinan Korle, Ahmet Emin Yalman’ın kayınbiraderiydi…
Tesadüf, tarih tezlerinde asla kabul edilmeyen bir olgudur,boşluk kalmamaktadır…
Selam ve Dua İle…
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.