ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Yeni Türkiye ve Eski AKP

fatih şahintürk

16 Ağustos 2014 Cumartesi 20:04
  • A
  • A

Muhafazakâr Demokrasi sloganıyla ve ideolojisiyle yola çıkan AKP’nin, kuruluşundan 13 yıl sonra, ciddi bir kriz içinde olduğunu kabul etmemiz gerekiyor…

Bu, sanılanın aksine, partinin yeni genel başkanını seçme sıkıntısından kaynaklanan bir isim krizi değildir. AKP içindeki krizin sebebi, fikirsel, yani ideolojiktir…

Diğer bir deyişle, her zaman her yerde yaşanılan bir yenilikçiler ve gelenekçiler çatışması diyebiliriz…

Şüphesiz, uzun yıllar muhafazakâr ideolojisiyle ve çatışmasız, ılımlı, yenilikçi, sivil, demokrat ve liberal bir yaklaşımla yöneten ve yönetilen AKP içinde, bugün gelinen noktada, TÜSİAD tarafından temsil edilen sermaye ile ayrılması, eğilim olarak ex-marksist neo-liberal kafadaki aydın sınıfı ile ayrılması ve nerdeyse fikri olarak çok yakın bir ideolojide faaliyet gösteren cemaatin 2010 referandumundan sonra bürokrasideki tahakkümünü daha da arttırmak istemesinden doğan gerilim sonucu yollarının ayrılmasıyla, AKP için tek dayanak noktası olarak, eski düşünceleri, yani terk ettikleri Milli Görüş ideolojisi ve geniş Anadolu halk tabanı kaldı…

Diğer bir deyişle, karizmatik liderinin de isteğiyle ve mücadelesiyle AKP, Milli Görüş tabanına oturdu diyebiliriz… Tabi, kuruluş sürecindeki eski dostları da artık yeni düşman olarak yerini ve safını belirlemiş oldu…

Ancak, parti dışındaki bu “nikah bozma” ve eski müttefiklerden ayrışma, parti içine yansımamıştı… Nihayet, kurucu genel başkanın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle AKP bu süreci başlatmış oldu…

Birkaç liberal-paralel istifa dışında ciddi bir kopma yaşanmamıştı… Ancak bu süreçte iri bir kopmanın olmaması kaçınılmaz görüyor…

Aslında seçilmiş cumhurbaşkanı, bu ayrışmanın olmasını istiyor… Diğer bir deyişle, “benim ve partimin çizgisi artık bu…
Ya bunu kabul edin, ya da ayrılın…” demek istiyor… Ancak sıkıntı, partinin iki numaralı ismi de sayılan Abdullah Gül’den kaynaklanıyor… Abdullah Gül’ün Gülen’e olan sempatisi ve yakınlığından… Örneğin, Süleyman Seba’nın cenaze töreninde, hiçbir AKP’li vekil, partiden ayrılan Hakan Şükür ile tokalaşmazken, Abdullah Gül’ün Hakan Şükür ile samimi bir dialoga girmesi ve tokalaşması dikkatlerden kaçmadı…

Diğer ağır topların, Bülent Arınç, Hüseyin Çelik gibi isimlerin Paralel yapının liderine sempatisi biliniyor, ancak Abdullah Gül ile birlikte hareket edecekleri biliniyor… Kısaca Abdullah Gül, Paralel Yapı ile arasında mesafeyi korursa, AKP içinde kriz aşılmış olacak… Ancak seçilmiş Cumhurbaşkanı ona güvenmiyor olacak ki, parti içinde yenilikçi kanadın lideri olarak da kabul edilen Ahmet Davudoğlu ile yola devam etmek istiyor…

Abdullah Gül’ün parti içinde kalıp, kurucu genel başkan ile çatışması mümkün değil… Abdullah Gül’ün önünde iki tercih var: a) Paralel Yapının, devlet ve millet için olumsuz bir oluşum olduğunu kabul edip, kendini bu yönde kabul ettirip, AKP içindeki yerini ve önemini koruyacak… b) Paralel Yapı’nın ve parti içindeki “paralelsever” isimlerle birlikte hareket edip, partiden ayrılıp yeni bir oluşum, yeni bir parti kuracak…

İkinci tercihi seçtiği takdirde ciddi bir milletvekili ve taban desteğine sahip olacağını söyleyebilirim… Ancak seçilmiş cumhurbaşkanı tarafından dönek ve hain olarak da suçlanacağını ve ağzından kurtulamayacağını da söylemem gerekiyor…

Her ne kadar cazip görünse de, ikinci tercihin uzun vadede Abdullah Gül’e bir kazanç sağlamayacağını da söylemem gerekir…

Abdullah Gül için tek çıkar yol, usulen de olsa, köprüyü geçene kadar sesini çıkarmaması ve verilen görevi kabul etmesidir… Bu köprü, 2015 milletvekilleri genel seçimleridir…

27 Ağustos 2014 tarihi itibariyle, Abdullah Gül’ün parti üyeliği dışında hiçbir sıfatının olmadığını da hatırlatmak zorundayım…

Abdullah Gül, eğer bu gerçeğin farkındaysa ve siyasetten zerre kadar anlıyorsa, bu krizi aleyhten lehine çevirmesini bilecektir...

Yoksa, AKP içindeki Paralel yapı eksenli Yenilikçi-Gelenekçi bölünmesi ve Gelenekçi kısmın erimesi, yok olması ve kendi kendini siyasetten tasfiye etmesi kaçınılmazdır…

Abdullah Gül, bu yaştan sonra bu enerjiyi kendinde görüyor mu görmüyor mu, kendine sorması gereken soru budur…

Selam ve Dua ile…

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.