CHP içinde, 1965 yılından itibaren bir ideolojik bunalım olduğunu kabul etmek gerekiyor…

Bülent Ecevit, Abdi İpekçi ve Turan Güneş liderliğinde başlatılan Ortanın Solu veya Sosyal Demokrasizm, karşısında Seküler, Nasyonalist-Kemalist Ortanın Ortası, statüko ve oligarşi sahibi bir yapıyla mücadele ederek partiye hakim olmak zorunda bırakmıştı…

Bu Ortanın Solu’na karşı çıkanların başında, şimdilerde meşhur ve malum Metin feyzioğlu’nun dedesi Turhan Feyzioğlu’nun olduğunu hatırlatmak isterim…

Bu bunalım, 1972’de Ecevit’in genel başkan olması ve İsmet İnönü’nün kendi kurucusu olduğu partiden istifa etmesiyle sonuçlanmıştı…

Ecevit’li Sosyal Demokrasi veya Demokratik Sol ideolojide 70’li yıllarını yaşayan CHP, belki de kuruluşundan itibaren ilk defa halk tabanına inmiş, statüko ve oligarşi partisi olma görünümünden ve gerçeğinden kurtulmuştu…

Ancak, ur gibi, virüs gibi o seküler, laik, Kemalist, ulusalcı kanat, her zaman parti içinde varlığını bir şekilde sürdürdü…

O yüzden, 12 Eylül’den sonra Ecevit, CHP’ye geri dönmeyerek, DSP’yi kurmuştu…

CHP ise, Erdal İnönü, Hikmet çetin, Murat Karayalçın ve Deniz Baykal gibi lider elinde, 28 Şubat sürecine gelmişti…
Gelmişti, gelmişti ama, süreç içinde, tabandan, kemalizmden, 6 oktan uzaklaşarak gelmişti…

Kısacası artık CHP, içi boş, misyonunun yitirmiş, uzatmaları oynayan, oligarkların, statükonun partisi olarak ortaya çıktı…
28 Şubat sürecinde aslında Ecevit ekibinden olmasına rağmen Demirel gibi askeri vesayeti kabul eden Deniz Baykal’ın liderliğinde yoluna devam eden CHP, 2007 yılından itibaren askeri vesayetin silinmesiyle ve Deniz Baykal’ın malum kaset olayıyla Neo-Ergenekon dediğimiz yapının, yani Paralel Yapının kontrolüne girmişti…

Bu yeni vesayetle birlikte CHP’nin de ideolojik olarak sağa açılması kaçınılmazdı, öyle de oldu…

Mustafa Sarıgül gibi anti-Baykalist isimlerin İBB adayı olarak ortaya çıkması, Mansur Yavaş gibi Ex-MHP’lilerin ABB için aday gösterilmesi, İKÖ genel sekreterliği yapmış birinin Cumhurbaşkanı olarak aday gösterilmesi, MHP ile işbirliği, bu laik seküler Kemalist gelenekçi kesimi hayli huysuz etmişti…

Nur Serter, Bilgün Tamaylıgil, Birgül Ayman Güler, Süheyl Batum, Emine Ülker Tarhan gibi isimlerin rahatsız olduğu ancak genel başkanlığa ses çıkarmadıkları bu süreç, 30 Mart yerel seçimlerden ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra partinin açık ve net hezimetinden sonra artık bitmiş görünüyor…

Kısaca CHP, Deniz Baykal’ın tasfiyesinin ardından yeniden yol ayrımına gelmiş bulunuyor…

Şimdi, bu süreçte CHP içinde yeni bir kurultay kaçınılmaz görünüyor… Zaten Genel Başkan da bunu kabul ve ilan etti…

Ancak sıkıntı daha sonra başlıyor… Çünkü Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeniden seçilmesi, bu isimlerin partiden ayrılarak yeni bir oluşuma gideceklerini gösteriyor… Sarıgül’ün de Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceği bekleniyor…

Tabanı ve potansiyeli olup olmadığı belli olmayan Muharrem İnce’nin neler yapabileceği belli değil… Bekleyip göreceğiz… Ancak ciddi bir rakiptir, seçilmesi şaşırtıcı olmayacaktır… Muharrem İnce’nin genç bir isim olması, yeni Türkiye’de yeni bir CHP için fevkalade önemlidir… Aslına bakılırsa, Muharrem İnce dışındaki adaylardan birinin seçilmesi, CHP için hezimet olacaktır… Eski tas eski hamam dediğimiz yapı CHP içinde devam edecektir…

Baykal’ın adaylığı da sürpriz olmayacaktır… Parti içinde ciddi bir desteği de vardır… Muharrem İnce-Deniz Baykal ittifakı, gerçekten CHP için en ideal yoldur…

Yukarıda statükocu-üst seçkinler tarafından desteklenen oligarşik yapının savunucuların adayı da Emine Ülker Tarhan değil, Metin feyzioğlu’dur… Hani şu yazının başında adını zikrettiğimiz Turhan Feyzioğlu’nun torunu…

Burada en dikkat çeken nokta, yargıya hakim olduğu bilinen, CHP’yi yıllardır dizayn eden Paralel yapının hangi adaya destek vereceğidir…

Çatı aday fikrinin mağlup olmasıyla, sermaye ve Paralel yapının Kılıçdaroğlu ile yollarını ayırdığını biliyoruz… Paralel yapının şu andaki hedefi Abdullah Gül önderliğinde yeni bir oluşum başlatmak…

Ancak CHP üzerindeki çalışmalarına da mutlaka devam edecektir…

Kılıçdaroğlu’na destek vereceklerini sanmıyorum…

Ex-Ergenekon’cu yapının müritleriyle zaten ezelden savaş halindeler… O yüzden Metin Feyzioğlu’na destek vermeleri imkansız hale geliyor…

Paralel yapının elinde kala kala, bir zamanlar kumpas kurdukları Deniz Baykal kalıyor…

Ya da kendilerine yeni bir aday çıkarmak zorundalar…

Ne dersiniz, bu yeni aday Muharrem İnce olabilir mi?

Selam ve Dua ile…