Bugünkü yazımda, yüce Müslüman-Türk Milletinin kalbine dokunmak istiyorum. Dokunabilirsem, bir şeyleri harekete geçirebilirsem ne mutlu bana.

AYASOFYA AH AYASOFYA!
SENİ YALNIZ MI BIRAKTILAR MABEDİNDE
SENİN KAPILARINA KİLİT Mİ VURDULAR
KAPINDAN ABDESTSİZ Mİ GİRMEYE BAŞLADILAR
YÜZÜM YOK YÜZÜNE BAKMAYA
ELİMDEN BİRŞEY GELMEZ SENİ AÇTIRMAYA
SENİ KAPATANLAR
SENİ AÇAMAYANLAR UTANSIN.

Evet, kaleme aldığım bu dizler aslında her şeyi anlatıyor. İnsanlar anlatmak istediklerini ister bir tek sözle, isterse sayfalarca yazıyla anlata bilirler. Bunun en iyi örneklerinden birisi ise Mevlana ve Yunus Emre’dir. Baktığınızda Mevlana, fikrini, zikrini yüzlerce sayfalık mesneviler yazıp anlatmaya çalışmıştır. Yunus Emre ise tam tersi bir vaziyette, özlü ve kısa sözlerle mesajını iletmiştir. Bu durumdan ben hem yukarıda yazdığım dizelerle hem de şimdi yazacağım sözlerle anlatacağım Ayasofya’yı…

O, Peygamber Efendimiz(S.A.V)’İN, sohbetinde ettiği sözlerine layık olmuş, Hadis-i Şerif bilip, küçüklüğünde bile oyuncakları hep İstanbul’un fethiyle alakalı olan, İstanbul fatihi, Fatih Sultan Mehmed Han’dır. Bu büyük şahsiyet bize, yani Müslüman-Tür Milletine paha biçilemez, şehirlerin sultanını kazandırmıştır. Bu şehirlerin sultanının en büyük ruhu ise Ayasofya’dır. Çünkü İstanbul’un fethine mahzar olan ruh Ayasofya’dır. Üstad Necip Fazıl’ın şu sözünede dikkat çekmek istiyorum hemen,
Üstad der ki:
‘Demek ki, Ayasofya, ne taş, ne çizgi, ne renk, ne cisim, ne de madde senfonisi; sadece mâna, yalnız mâna...’
Evet her şey bu mânada gizlidir. Bunu anlayabilmek ve yaşatabilmek için bu mânayı çözmek gerekir. Bugün müze olarak girdiğimiz yerde şehitlerin kanı vardır. O şehit, müze olsun diye şehit olmadı. O şehit, mânanın farkındalığını bildiği için şehit oldu…
Şimdi şuraya da dikkat edelim, İşgal yıllarında ingilizlerin bile susturamadığı Ayasofya'daki ezan sesini 481 sene sonra hangi rejim susturmuştur sorarım size?
Çanakkale’de savaştığımız İngiliz soysuzları susturmadı bu ezan sesini. Bugün ezan sesi duyamadığımız o yüce ruhtan bizi kim mahrum etti sorarım size?
Fatih’in Ayasofya Vakfiyesini bence her Müslüman-Türk genci okumalı ve bu mânayı anlamalıdır ki Fatih orda ne kadar değerli bir şey olduğunu, sözleriyle beyan etmiştir.
Ayasofya ruhtur. O yüce ruh bir gün elbet Müslüman-Türk Milletinin kendi özüne dönmesiyle, tekrardan asıl mânasına kavuşacaktır. O ruh bizi bekliyor. Nice cumhurbaşkanlar ı, nice başbakanlar geldi geçti. Hepsi yol yaptı, yol yapıyor, köprü yaptı, köprü yapıyor, okul yaptı hala okul yapıyor vs. ama hiç biri benim gözümde değerli değildir. Ayasofya açılmadıkça da değerli olmayacaktır. Ayasofya’yı ibadete açan şahsiyet millet arasında hiç unutulmaz, daima gönüllerde kalır. Hatta halk onu kahraman bile ilan edebilir. Bu mertebeye ulaşacak insan şimdi gerçekten beklenmektedir.
Aslında daha çok şey yazılır fakat bunu anlatmaya ne sayfalar dayanır ne de kelimeler. Bir şeyler anlatabildiğimi sanıyorum. Umarım açıkça anlatabilmişimdir. Yazıma son verirken Üstad Necip Fazıl’ın şu sözleriyle son vermek istiyorum.

‘’Fakat Ayasofya açılacak!.. Türk'ün bu vatanda kalıp kalmayacağından şüphesi olanlar, Ayasofya'nın da açılıp açılmayacağından şüphe edebilirler.
Ayasofya açılacak... Hem de öylesine açılacak ki, kaybedilen bütün mânalar, zincire vurulmuş masumlar gibi onun içinden fırlayacak!.. Öylesine açılacak ki, bu millete iyilik ve kötülük etmişlerin dosyaları da onun mahzenlerinde ele geçecek...
Ayasofya açılacak!... Bütün değer ölçülerini, tarih hükümlerini, dünyalar arası mahsup sırlarını, her iş ve herşey hakkındaki gerçek miyarları çerçeveleyici bir kitap gibi açılacak...
Allah tarafından mühürlenmiş kalplerin mühürlediği Ayasofya, onların aynı şekilde mühürlemeğe yeltenip de hiçbir şey yapamadığı, günden güne kabaran akınını durduramadığı ve çığlaştığı günü dehşetle kolladığı mukaddesatçı Türk gençliğinin kalbi gibi açılacak...

Ayasofya'yı, artık önüne geçilmez bu sel açacak...
Bekleyin gençler!.. Biraz daha rahmet yağsın... Sel yakındır.
Fatih ve Onun Yeni Nesline Selam’’

https://twitter.com/Fcavli