Her hangi bir varlığı diğerlerinden ayıran husus o varlığı o varlık yapan en temel özelliğidir. Bu anlamda insanı insan kılan en temel özelliğinin akıl olduğu söylenebilir. İnsan akıl sahibi(rasyonel)bir varlık olduğundan dolayı diğer insan olmayan varlıklardan ayrılır. Ancak insanın sahip olduğu tek meziyet akıl sahibi olması değildir. Akıl yalnızca diğerlerinden ayıran bir özelliktir. Bunun böyle olduğu oldukça açık değil mi?
Bize göre akıl sahibi olmak insanı sadece diğer varlıklardan ayırmaya yarar. Onlardan üstün olmasını gerektirmez.
Çünkü üstünlük herhangi bir özelliğe sahip olmak değil, o özelliği doğru bir şekilde kullanmakla ortaya çıkacak bir olgudur. İnsan aklını kullanmadığında akıllı olmasının ne gibi bir olumlu anlamı olacaktır ki?
Hatta tersi iddia edilebilir.
Yani aklını kullanmayan bir insanın sahip olduğu bir değeri boşa harcadığı ve dolayısıyla da o özelliğe sahip olmayanlardan daha kötü bir duruma düştüğü rahatlıkla savunulabilecek bir görüştür.
Akıl, öylesine atıl bir vaziyette, nadasa bırakılacak kadar değersiz bir yetenek değildir. O halde akıllı olmakla böbürlenmek yerine onu kullanmayı öğrenmek daha akıllıcadır.
İnsan aklını kullanmayı öğrendiğinde sahip olduğu bütün yeteneklerini de önemseyecektir. İnsan düşünen, konuşan, hayal kuran ve duygusal özellikleri olan bir varlıktır. Yani insanın akıldan başka özellikleri de vardır. Bu özellikler ne yazık ki gündeme taşınmamaktadır. Oysa insanı insan yapan belki de onun gönül dünyasıdır.
Günümüzün modern dünyası insanın bir kalbi olduğunu unutmuştur. İnsanı oldukça gelişmiş bir “hesap makinası” olarak algılamaktadır. İnsana bu tür bir yaklaşım kesinlikle tek boyutlu ve eksik bir yaklaşımdır.
Çünkü insanın bütün hesapları altüst eden bir gönlü vardır. Aşk yalnızca insana özgüdür. Merhamet, sevgi, şefkat özlem, muhabbet ve samimiyet kalbin eylemleri değil midir? Fedakârlık akıllıca(rasyonel) bir olgumudur? Akıl(ratıon) aşk duyabilir mi? Akıl sevebilir mi? Akıl yalnızca hesap eder ve yalnızca plan yapar.
Öyleyse aklın görevi insanın diğer yeteneklerini de kullanmasını sağlamaktır.
İnsan kafatasının içine sığamayacak kadar büyük bir varlıktır. Bu yüzden insanı beyinde arayan modern dünya ve onun olgucu varyantları derin bir yanılgı içindedirler. Sürekli aklı gündeme getirip gönlü nadasa bırakmışlardır.
Akıl ve gönüle( kalbe, duyguya) sahip olan insanın bunlardan yalnızca birincisini kullanması, diğer yarısını görmezden gelmesine neden olmuştur. Bu gün insanın yaşadığı bunalım ve anlamsızlığın, çılgınlık ve savrulmanın temel nedeni burada aranmalıdır.
Küresel medeniyet kendi tek boyutlu bakış açısını bütün dünyaya yaygınlaştırma peşindedir. Ve bunu da aklın merkezinde yapmaya çalışmaktadır. Bu anlayış yaygınlaştığında insan ne büyük bir hata yaptığının farkına varacaktır. Çünkü insanın aradığı tek hakikat huzur ve mutluluktur. Oysa tüketim ve sömürüye dayalı küresel medeniyet insana bu mutluluğu sağlamaktan çok uzaktır. Onun teknolojisi ve bilimi, insanı makinenin kulu yapmaktan öteye gidememektedir ne yazık ki.
İnsan aklını kullandığında bir gönlü olduğunu anımsayacak ve onu da atıl bırakmaması gerektiğini anlayacaktır.
Çünkü insanın gerçek gücü akla sahip olmasında değil, sahip olduklarını kullanmayı bilmesindedir.
Gönül sahibi akıllılara sevgilerimle….
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.
Tebrikler, zurnanın zırt dediği bir başka konu...