Tarih ; Başkasının distribütörlüklerini yapanları değil ! kendi markasını oluşturanları hayırla yad ederek anacaktır;

Ülkemizin mevcut sorunlarının dar ve subjektif bakış açıları ile çözüme ulaşabileceği zor görünüyor. Hatta bir çok çözüm önerisi gibi ortaya atılan savların kasıtlı ve çözümü zorlaştırıcı olduğu da aşikardır. Bu yüzden tarihimizin bizlere yüklediği misyona yakışır şekilde uzun vadeli, ayrıştırıcı olmayan bütüne yönelik çözüm önerileri üretmemiz gereklidir.Ülkemizin başlıca problemlerinden olan Terör ve Mesheb kışkırtıcılığının geri planında etkili ülkelerin ülkemize ve zaman zaman bölge ülkelerine karşı uluslararası hukuka rağmen uygulayamadıkları yaptırımların yansımasıdır,diyerek kısaca tanımlayabiliriz...
Bu yüzden Çeçenistan'da Doğu Türkistan 'da, Gazze'de Türkiye için önemlidir. Gazze’ye gidecek bir Türk Başbakanı’nın Dünya kamuoyuna vereceği mesaj çok daha önemlidir. Zalime koyulan tepkinin yansıması topraklarımızda patlayan bir bomba ile verilebiliyor, bunu defalarca yaşadık. Önümüzdeki barış ikliminin sürdürülebilirliği açısından aman dikkat .
Terörden şikayetçi değilmiyiz ? Bu sorunun cevabı uluslararası güç dengelerinde , kısa zaman önce; yakın tarihte terör sorun olmaktan çıkacak diyenleri fazla iyimser bulanlar bugün geleceğe yönelik felaket senaryoları yazdıklarını görüyoruz.
Terör; yöntemi itibari ile hiç olmadığı gibi bugünde bariz bir şekilde bir siyasal hareket değildir. Bugüne kadar onlara kol kanat geren güç odaklarının dahi sahiplenemeyecekleri kadar marjinal hale gelmiştir. Bu da demek oluyor ki Bütün aşamalarını bitirmiş olan Pkk, sağ -sol ,dindar- laik meselelerinin miadı nasıl dolup rafa kalktı ise terör örgütününde miadı doldu.. Kürt vatandaşların sözde temsilcileri Bdp hareketi 1 nci kardeşlik ve barış projesini sabote ettikleri ve samimi olmadıkları için tarihi fırsatları kaçırdılar. Kürt kökenli vatandaşların legal isteklerini marjinal yöntemlerle savunabileceklerini sandılar. Ancak en iyi cevabı kendi seçim bölgelerindeki vatandaşlarımızdan aldıkları aşikar hale geldi. Bölge halkı artık ölüm istemiyor. Devlet bütün kesimlere olduğu gibi Kürt vatandaşların legal ve makul isteklerine cevap vermeye çalışıyor. Bu durum önümüzdeki dönemde terörün sorun olmaktan tamamen çıkacağı umudunu yeşertiyor. Lakin sırada memleketin başına örülecek hangi çorap var bunu öngörmek zor. Batının Dondurucuya koyduğu bir Ermeni sorununun 100. Yıl dönümüne ne kaldı şurda.
Çözüm denildiğinde bütün kesimler yeni Anayasa diyerek sihirli kelimeyi söylüyor ama bir türlü ortak müşterekte kaba hatları çizilmiş bir metin dahi çıkmıyor ortaya. Çözüm nedir? ;

''Anadolu'nun toprak bütünlüğü mutlaka korunmak suretiyle ''merkezi yönetim esasları zedelenmeden ulus devlet çizgisinden çıkarak. İlk etapta; Zamanında tahakkümü altında tuttukları ülkelerdeki iktidarlarını kaybedeceklerini anlayan İngiliz ve Rus imparatorluklarının yaptığı İngiliz Milletler Topluluğu veya Bağımsız Devletler Topluluğu modeli gibi Osmanlı Devlet’inden kopan Balkan,Ortadoğu ve Kafkasya ülkeleri ile bir ekonomik entegrason programları hayata geçirilerek Musul, Kerkuk gibi tartışmalı bölgelerin yanında hali hazırda 2003 körfez savaşından sonra neredeyse Irak merkezi hükümetinden ayrı olarak özerk yönetim halini almış Süleymaniye ve Erbil bölgelerinin birer referandum ile Anadolu’ya ilhak olmaları sürpriz olur mu ? Bence olmaz çünkü o bölge halkı şu an oluşturulmaya çalışılan bir Şii Hilal’ ilinden oldukça muzdarip durumda ve bölgede inanç birliği tarih den bu yana ırk birliğinden üstün gelmiştir. Bu noktada Türkiye kilit rol oynuyor. Bu entegrasyonun oluşturacağı sükûnet ortamı Kudüs’e kadar olan bölge halklarının yüz yıllık buhranına son verebilir.
Tabii azınlık meselesini de artık Yunanistan Ermenistan gibi İstanbul kadar çapı olmayan Devletçiklere karşı mütekabiliyet zemininde tartışmaktan çıkarıp Büyük Atamız Fatih’in oluşturduğu barış zeminine çevirerek sorun olmaktan çıkartmak gerekiyor. Bu öz güveni kendisinde hissetmeli artık bu millet.
Bu atılımları yapamaz isek ne olur ? çok şey olur ! Bugün hayali kurulan 2023,2071 falan kalmaz ! Aksi halde büyümeyen kendi kabuğundan çıkamamış ulus devlet çizgisindeki bir Türkiye’de nede Ortadoğuda kanda durmaz.
Artık ya güçlü olup kendimiz bir uluslararası denge oluşturacağız ! ya da ne dağılmış doğu dengesinde nede keseri hep kendine yontmuş Nato blokunda bir yerimiz var artık. Soğuk savaş strajesisi olarak Türk devletine biçilen figuran rolü tutmadı, bunu anladılar. Aynı hatayı bir daha yapmazlar.
Türkiye’nin yeniden gireceği olumsuz havayı sonuna kadar değerlendireceklerdir.
Ayrıca bu atılım Türkiye Devleti için bir keyfiyet olması bir tarafa, aksine Müslüman Türk Milletine ilahi misyonun yüklediği bir zorunluluk halidir.

Türkiye’de yüzde seksene yakın büyük bir kesimin üzerinde bulunduğu çizgilerin ortak noktası bu istikamette değil mi ? Ülkücü camianın ilahi-kelimetullah ve nizamı alem davası nedir ? Erbakan Hocanın Milli görüş hareketinden ne sonuç çıkıyor ve bugünkü ortak aklın biraz yöntem ve söylem farklılıkları ile hayata geçirmeye çalıştığı icraatların ne kadarını ayırt edebiliriz bu çizgiden.

O yüzden bir olmak diri olmak etnik merkeziyetci düşüncelerden uzak durmak gerekmektedir. Bu noktada karşı psikolojik hareketlere aldanmadan meselenin özüne odaklanmalı Türk milleti.

Yaptıkları politikalarla Türk milliyetçiliğini etnik merkeze doğru götürdüklerinin farkında olmayan çevreler bu gün gelinen noktayı ve yarın nerede olacağımızı öngörebilirler mi ? Ülkemiz için elzem olanın İsrail ile iyi geçinip Ab ve Abd blokunda olması ise ! bu durumda yaşarken bağımsızlıktan bahsediliyorsa burada durmak ve düşünmek lazım. Böyle düşünenler; kendi hezeyanlarının içinde boğulup gideceklerdir... Tarih ; başkasının distribütörlüklerini yapanları değil ! kendi markasını oluşturanları yad ederek anacaktır. Bunlar tarihi okuyamadıkları gibi geleceği hiç öngöremiyorlar.

''Saygıyla'' Hakan KARA 25,05,2013