Türk Milletinin Atası Oğuz Kağan, Kehf Suresinde zikredilen Hz. Zülkarneyn olabilir mi ?
Allah tarafından gönderilmiş olan sahifeleri ''TÖRE'' diye adlandırarak, töreye uyan cenaha ''TÜRK'' demiş olabilirler mi?
Bugün bazı tarihçiler tarafından ortaya atılan iddialardan bir tanesi, Orhun Kitabelerinin bilinen tarihinden binlerce yıl önce yazıldığı yönündedir. Buna göre kitabede yazılan tarihin o günkü coğrafi şartlardan ve savaşlardan dolayı silinmeye yüz tutmuş olması ihtimali ile bilgilerin gelecek nesillere aktarılması için yenilenmiş olduğudur.
Öncelikle Türk milletinin atası Oğuz Kağan’ın (Bilge Kağan) yazdığı Orhun abidelerinde yazanlardan başlayalım.
ORHUN KİTABELERİ ;
" Ben Türk Bilge Kağan; doğuda gün doğusuna, güneyde gün ortasına kadar, batıda gün batısına, kuzeyde gece ortasına kadar hep milletler bana bağlıdır. Bunca milleti hep düzene koydum, ilerlettim. Doğuya ordu sevk ettim. Bunca yerlere gittim.
Tengri (Tanrı) yardım ettiği için milletime; gözle görülmeyen, kulakla işitilmeyen yerler kazandırdım. ‘’Tanrı buyruğu olduğu için, Devletli olduğum için size Kağan oldum. Tanrı yardım ettiği için dört yöndeki milleti derleyip topladım’’.
Ey Türk Milleti; Üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe, ilini, töreni kim bozabilir? Ey Türk Milleti, titre ve kendine dön!"
Bilge Kağan meâlen ve orijinaldeki aslında şunları da anlatmaktadır:
Gittiğim yerlerde güneşin kavurduğu, güneşin battığı son millete gittim. Onların arasında hüküm verdim. Sonra dünyanın öbür ucuna, güneşin doğduğu yere vardım. Orada bulduğum milleti boyunduruğum altına aldım. Birbirileriyle olan çekişmelerine son verdim. Ordumla Tanrı buyruğu olarak adalet getirdim. Tanrı buyruğu olarak bunları yaptım.
KEHF SÛRESİ
83. (Ey Muhammed!) Bir de sana Zülkarneyn hakkında soru soruyorlar. De ki: “Size ondan bir anı okuyacağım.”
84. Biz onu yeryüzünde kudret sahibi kıldık ve kendisine her konuda (amacına ulaşabileceği) bir yol verdik.
85. O da (Batı’ya gitmek istedi ve) bir yol tuttu.
86. Güneşin battığı yere varınca, onu siyah balçıklı bir su gözesinde batar (gibi) buldu. Orada (kâfir) bir kavim gördü. “Ey Zülkarneyn ! Ya (onları) cezalandırırsın ya da haklarında iyilik yolunu tutarsın” dedik.
87. Zülkarneyn, “Her kim zulmederse, biz onu cezalandıracağız. Sonra o Rabbine döndürülür. O da kendisini görülmedik bir azaba uğratır” dedi.
88. “Her kim de iman eder ve salih amel işlerse, ona mükâfat olarak daha güzeli var. (Üstelik) ona emrimizden kolay olanı söyleyeceğiz.”
89. Sonra yine (doğuya doğru) bir yol tuttu.
90. Güneşin doğduğu yere ulaşınca, onu kendileriyle güneş arasına örtü koymadığımız bir halk üzerine doğar buldu.(Ormanlık olmayan çıplak bir arazide yaşayan kavim)
91. İşte böyle. Şüphesiz biz onun yanındakileri ilmimizle kuşatmışızdır.
92. Sonra yine bir yol tuttu.
93. İki dağ arasına ulaşınca, bunların önünde, neredeyse hiçbir sözü anlamayan bir halk buldu. (farklı lisanda konuşan bir kavim)
94. Dediler ki: “Ey Zülkarneyn! Ye’cüc ve Me’cüc (adlı kavimler) yeryüzünde bozgunculuk yapmaktadırlar.(Bozgunculuk çok önemli bir kelimedir. Dikkat ediniz.)
95. Zülkarneyn, “Rabbimin bana verdiği (imkân ve kudret, sizin vereceğiniz vergiden) daha hayırlıdır. Şimdi siz bana gücünüzle yardım edin de, sizinle onların arasına sağlam bir engel yapayım” dedi.
96. “Bana (yeterince) demir madeni getirin” dedi. İki yamacın arasındaki boşluğu (dağlarla) bir hizaya getirince, “körükleyin!” dedi. Demiri eritip kor (gibi) yapınca da, “Bana erimiş bakır getirin, bunun üzerine boşaltayım” dedi.
97. Artık onu ne aşabildiler, ne de delebildiler.
98. Zülkarneyn, “Bu, Rabbimin bir rahmetidir. Rabbimin vaadi (kıyametin kopma vakti) gelince onu yerle bir eder. Rabbimin vaadi gerçektir” dedi.
99. O gün biz onları bırakırız, dalga dalga birbirlerine karışırlar. Sonra sûra üfürülür de onları toptan bir araya getiririz.
100,101. O gün cehennemi; gözleri Zikr’ime (Kur’an’a) karşı perdeli olan ve onu dinleme zahmetine dahi katlanamayan kâfirlerin karşısına (bütün dehşetiyle) dikeriz! (özellikle bu ayete dikkat!)
Bu ayetler çok açıktır. İnsan olan iki kavimden bahsedilmektedir. O bölgede bozgunculuk yapmaktadırlar. İnsanları birbirlerine kışkırtarak savaş çıkartmaktadırlar. Zülkarneyn peygamber tek ulaşım yeri olan o kavmin önüne set yapmıştır.
Bu durum açık olarak zikredilmese de Oğuz Kağan’ ın (Bilge Kağan) bazı kavimlere, sahife gönderilen peygamberlerden olduğu iddiasını güçlendiriyor.
Konu, elbet Kehf suresinde ki ayetlerle ve Orhun abidelerindeki yazılanların benzerliği ile sınırlı değil, bunlara paralel günümüzde farklı araştırmalar da bulunmaktadır.
Bir başka manidar tevafuk ise, Yüce Kitabımız Kur-an-ı Kerim de verilen bazı ipuçları, bugün bölgede yaşanan toplumsal olaylar ile ne kadar da benzerlik göstermekte. Zaten Küfür milleti, tek millet değil mi ?
Binlerce yıldır adeta küfür Aleminin önünde set gibi duran Müslüman Türk Milleti, Kur-an esaslarını ve atası Bilge Kağan’ın öğütlerini hiç aklından çıkartmamalı.
‘’Ey Türk Milleti; Üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe, ilini, töreni kim bozabilir? Ey Türk Milleti, titre ve kendine dön !"
Saygıyla.
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.