ABD, göçmenlerin ama özellikle altın peşinde koşan, adam öldürmeyi sanat zanneden Avrupalı çapulcuların kurduğu bir ülkedir. Aslında hiçbir tarihi derinliği yoktur. Bu sebeple işgal ettiği hiçbir ülkede kalıcı olamamıştır. İki temel gücü vardır. Birincisi Yahudiler gibi kadim geleneklere sahip insanlar, bu bakir sahayı değerlendirmişler ve Masonluk ve İlluminati gibi örgütlerle ABD’nin üst kademelerine yerleşmişlerdir. Dikkat edilirse İlluminati’nin merkezi ABD’dir. İkincisi de diğer ülkelerdeki aktif güç unsurlarını birbirine düşürmek ve her güçten istifade etmektir. Türkiye, üzerinde ABD’nin etki gücü yine Türkiye’nin yumuşak karınlarıyla oynama gücüne dayanır. Kürt Meselesi, Din, ekonomik adaletsizlikler vs. ABD, tarihi kökeni sağlam olan ve medeniyet ufkuna sahip olan hiçbir ülkeyle baş edemez. ABD, çapulcuların etkisi ile kurulduğundan ve tarihi derinliği olmadığından dünyadaki her güç lobi faaliyetleriyle ABD’yi istedikleri yöne kanalize etmeye çalışırlar. Şu an kuvvetli üç ana lobi vardır: İsrail, Ermeni ve Rum Lobisi. İran’ın bile ABD üzerinde bir etkisi vardır ve İran ve İsrail’in Suriye üzerindeki emelleri ortaktır. Son olarak Hizbullah Örgütü ile ABD’nin üst düzey yetkililerinin Almanya’da gizli toplantı yaptıkları haberleri Yeni Şafak Gazetesi’nde yayınlanmıştır.
Türkiye neden etki ajanlığına açıktır? Çünkü Türkiye’nin de tarihi derinliği ve medeniyet ufku yoktur. Harf Devrimi’ni yapanlar ve Hilafeti kaldıranlar sadece teknik bir takım değişiklikler yapmadılar. Aksine Türkiye’yi köklerinden kopardılar. Artık Türkiye, ne tam Batılıdır ne de Doğulu. En önemlisi Türkiye’nin bir pusulası yoktur.
Kökünden koparılan Türkiye’nin içinde binlerce ABD, İsrail, AB (Almanya ve İngiltere yoğunluklu), İran hatta Suriye Ajanı cirit atmaktadır. Bu ajanlar özellikle basını kullanarak Türkiye’ye yön vermeye çalışmaktadır. Bütün bu ajanların maskesi “Demokrasi.” Ülkede kendilerine daha fazla alan açmak için Demokrasi Havarisi kesilirler. Tamamı için kilit kurum ise ordudur. Oyunların nihai amacı orduyu ele geçirmek veya tahrik etmek üzere kuruludur. Çünkü Türkiye Gemisi’nin rotası felsefi anlamda tayin edilmediğinden savaşı gücü elinde tutanların kazanacağını iyi bilirler. Bu sebeple ABD’de yaşayan paralel devlet sözcülerinden birisi; “ordu mensuplarının içeride olması beni çok üzüyor” açıklamasında bulunmuştur. Gezi’den bu yana devam eden ve son olarak dershane olayı ile köpürtülen ve nihayet “seçim hilesi” yaygaralarıyla zirve yapacak gerginlik stratejisinin ana amacı “orduyu” saf tutmaya razı etmek veya ordu içinde kırılmalara vesile olmaktır. Türkiye’de yaşanan olayların ordu denklemi olmadan yürütüldüğünü söylemek abesle iştigaldir ve piyasadaki oyuncuların tamamı profesyoneldir.
Yaşanan bunca olaylardan sonra AK Parti Hükümeti’nin iyice köşeye sıkıştırıldığını söylemek zor değildir. Zaten Hükümetin bir an önce baskılara dayanabilmek için tutamak araması ve Şanghay Beşlisi gibi arayışları boşuna değildir. Ama Hükümetin bu adımları şimdilik gerekli olsa bile yeterli değildir. Önce bir kıssa:
Hz. Musa (as)’ın koyunlarına kurt dadanmış. Bir değil iki değil sonunda Hz. Musa (as); “Ya Rabbi kurdu ıslah et” diye dua etmiş. Ertesi gün, kurdun tahta bir kazığa saplanıp öldüğü görülmüş. Hz. Musa (as), “Ya Rabbi ben sadece kurdun ıslahını diledim” deyince Rabbimiz şöyle buyurmuştur: “Kurdun ıslahı böyle olur.”
Düşman (kurtlar), Demokrasi maskesi takmıştır. Ve Hükümet geri dönülmez bir savaşın içindedir. Yine ve kavgaları genelde ilk tokadı atanlar kazanır. Hükümet, ilk tokadı atanlar safına geçmelidir.
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.