Son Osmanlı Şeyh’ul İslam’ı Mustafa Sabri Efendi (rh.a) hakkında şöyle bir olay anlatılır. Mısır’da ikamet etmekte iken Hasan el Benna (rh.a)’ı fazla ılımlı bulan birkaç genç, büyük alimi ziyaret eder ve içinde bulundukları sıkıntıları anlatırlar. Gençler, devlete karşı bir an önce silahlı mücadele ve suikast faaliyetleri yaparak “İslami Devrime” açılan kapıyı açmak istemektedir. Mustafa Sabri Efendi (rh.a) ise Mısır ve Türkiye’deki İslam karşıtı devrimlerin sadece birkaç yöneticilerin heva ve heveslerinden kaynaklanmadığını ve başta Yahudiler olmak üzere birçok gizli örgütün faaliyetlerinin bir sonucu olduğunu izah etmeye gayret eder. Ona göre yapılması gereken en önemli iş cemaatleşmek ve İslami ilimlerin ihyasıdır. Gerçekten de suikastlarla istikrarsızlık oluşturabilirsiniz ama istikrarlı bir yönetim kuramazsınız.
Aydınlanma Felsefesi’nin gündeme girmesinden sonra dünyadaki büyük değişimi ve iki büyük dünya savaşını tesadüflerle izah edemeyiz. İdeolojiler çağı diyebileceğimiz 1700-2000 yılları arası genel bir istikrarsızlık, sürekli sıcak ve soğuk savaş ve daimi bir kaos egemen olmuştur. Rölativizm, hayatın bütün alanlarına egemen olmuş, din ile devlet, kadın ile erkek ve kavimlerarası savaş başlamıştır. İslam Coğrafyası’nda hilafet kaldırılmış, harf devrimleri bile yapılabilmiş ve coğrafyamız birçok sınıra ayrılmıştır.
Tarihçiler, Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasında Yahudi etkisinin altını kalın çizgilerle çizerler. Avrupalı Tarihçiler Roma İmparatorluğu’nun yıkılışını “karanlık çağlar” adını verirler. İşte bu dönemde, Avrupa’da Yahudi etkisi hâkim olmuştur. Ticaret onların elindeydi. Hıristiyanların dinlerini bozmak için Protestanlık Mezhebi’ni uydurdular. Zira Protestanlara göre İncil’in hükümlerinin bir önemi yoktu ve İncil’in ayetlerinin tamamı tarihsel ve sembolikti. Bununla kalmadılar. Kilise din arasını da ayırmaya gayret ettiler. Ama en önemli amaçları paranın kontrolünü ele geçirmekti. Sloganları şuydu: “Herhangi bir ülkede paranın kontrolü bize geçtikten sonra o ülkede kanunları kimin çıkardığı bizi ilgilendirmez.” İlk olarak İngiltere Merkez Bankasını ele geçirdiler. Daha sonra Amerika’yı. Bugün Amerikan Merkez Bankası’nın tün yetkisi İlluminati de.
Osmanlı’yı yıkmak için de gizli örgütler kurdular. Galata Bankerleri aracılığı ile ekonomiyi kontrol altına aldılar. Ama buna rağmen Osmanlı’yı tam olarak ele geçiremediler. Bunun üzerine ordu üzerine yoğunlaştılar. Ordunun kontrolü laikperest güçlere geçtiği anda hedeflerine hızla ilerlediler.
“Tuttular da Süleyman mülküne dair şeytanların uydurup izledikleri şeyin ardına düştüler. Hâlbuki Süleyman inkâr edip kâfir olmadı, lakin o şeytanlar kâfirlik ettiler; insanlara sihir öğretiyorlar ve Babil’de Harut ve Marut’a, bu iki meleğe indirilen şeyleri öğretiyorlardı. Hâlbuki o ikisi “biz ancak ve ancak sizi denemek için gönderildik, sakın sihir yapıp da kâfir olmayın” demeden kimseye birşey öğretmezlerdi. İşte bunlardan karı ile kocanın arasını ayıracak şeyler öğreniyorlardı. Fakat Allah'ın izni olmadıkça bununla kimseye zarar verebilecek değillerdi. Kendi kendilerine zarar verecek ve bir fayda sağlamayacak bir şey öğreniyorlardı. Yemin olsun ki, onu her kim satın alırsa, onu alanın ahirette bir nasibi olmayacağını da çok iyi biliyorlardı. Hakkiyle bilselerdi, uğruna canlarını sattıkları şey ne çirkin bir şeydi.” (Bakara Suresi: 102)
Ayette Yahudilerin Süleyman (as)’dan bu yana şeytanlık peşinde örgütlü bir şekilde koştukları açıklandığı gibi amaçların “karı ile kocayı” ayırmak olduğu izah edilmiştir. Yani dünyanın kaos halinde gitmesini sağlayarak hakimiyetlerini devam ettirmek. Feminizmle kadın ile erkek, laiklikle devlet ile din, Marksizm’le işçi ve işveren, kapitalizmle zengin ve fakir, “modernist İslam” ve “antikapitalist müslümanlarla” din ile din çatışması için ellerinden geleni yaptılar. Netice de hep kendileri kazandı…
Mustafa Sabri Efendi (rh.a)’e kulak vermekte fayda var.
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.