ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Unutturulanlar

Halil Doğangüzel

23 Temmuz 2013 Salı 23:00
  • A
  • A

Açılım, laiklik, şeriat, türban, yargı, katsayı, Gezi Parkı... son zamanlarda tartıştığımız ülke sorunlarımız bunlar. Aslında sorundan çok Türk milletini uyutmak üzere kullanılan, bilinçli olarak çözüme kavuşturulamayan yapay sorunlar da diyebiliriz. Eğer ki bir siyasi parti oy kaybetmeye başlıyorsa, bir bakıyoruz ki iki yıl önce tartıştığımız bir konuyu tekrar en baştan ve aynı şekilde tartışmaya başlamışız. Ne kadar acı...

Ülke baştan aşağıya kokuşmaya başlamışken, siyasiler millete hizmet edeceği yerde millet siyasilere köle olurken, millet fakirleşip para babaları servetlerine servet katarken daha ne kadar yapay sorunlarla ülkemizin gündemini meşgul edeceğiz? Bu aldatmacaya ne zaman dur diyebileceğiz?

Bu aldatmacaya dur diyebilmek için ülkemizin gerçek sorunlarını da tanımamız gerekir. Peki, ülkemizin gerçek sorunları nelerdir? En başta tabii ki işsizlik ve ekonomik geri kalmışlıktır ama bu çok derin ve sürekli tekrarlanan bir konu olduğundan ben bugün biraz daha değişik konulara eğilerek, sizin de dikkatlerinizi başka noktalara çekmek istiyorum. O konulardan bir tanesi ulaşım sistemimizdir. Demiryolu, karayolu, havayolu... Gelişmiş ülkelerin hemen hepsinde şehirler arası karayolu ulaşımı otobanlar ile sağlanır ve karayollarında seyahat etmenin en güvenli yolu da budur. Oldukça basit olan otoban yapımı, onyıllardır Türkiye’de savsaklanmaktadır. Teknolojinin çok daha geri olduğu, ekonomik koşulların çok daha berbat olduğu Hitler Almanyası’nda bile otobanlara büyük önem verilmiş ve tüm Almanya baştan aşağıya otobanlarla donatılmıştır. Dünya devi olma savaşı veren Hitler Almanyası otobanlara neden önem vermiş dersiniz? Oy kapmak uğruna mı yoksa ülke içi ulaşımın kolaylaştırılması adına mı? Tabii ki ülke içi ulaşımın kolaylaştırılması adına Hitler otoban yapımına büyük önem vermiştir. Otobanların bir diğer yararını da otoban ağına sahip olan ülkelerdeki trafik kazasının neden olduğu can kaybı ile ülkemizdeki can kayıplarını karşılaştırdığımızda anlayabiliriz. Ben milletimizin can güvenliğini her şeyden üstün tutuyorum; o yüzdendir ki herhangi sıradan bir tartışma yerine enerjimizi karayolu yapılandırmamıza harcamamızın milletimizin hayrına olacağına inanıyorum. Tabii trafikte kaybettiğimiz vatandaşlarımızın sebebi sadece kötü karayolları ağımız değildir. Ülkemizde ehliyet eğitimi diye bir şey olmadığından, hiç araba kullanmadan ehliyet alabilen, debriyaj ile frenin yerini bilmezken kontak çevirip trafiğe karışan yüzbinlerce insanımız var. Sürücü kurslarının hemen hepsi tabela görevi dışında hiç bir işe yaramıyorlar. Pratikte araba kullanmayı bilmeyen insanların trafiğe çıkması, trafikte deneyimli deneyimsiz herkesin varlığını tehdit ediyor. Bir ülke düşünün ki, trafiğe kelle koltukta çıkıyor(Radikal Gazetesi’nden yapacağım bir alıntı her şeyi açıklıyor aslında: Son 10 yılda meydana gelen trafik kazalarında 45 bin 188 kişinin hayatını kaybettiği, kaza sonrası yaralı takibinin yapılmaması nedeniyle de araştırmalara göre ölü sayısı 90 bini aştığı bilinmektedir)... Can güvenliğinin olmadığı, insan hayatının hiçe sayılmadığı bir Türkiye istemek vatandaşlık gereği değildir de nedir?

Diğer bir ulaşım sistemi olan demir yolu ise, ilkokulda öğrendiğimiz gibi en güvenilir ulaşım şeklidir. Osmanlı’nın son zamanlarında başlayan demir yolları yapımı, cumhuriyetin ilânından sonra hızlanarak ülkenin dört bir yanına ulaşımı gerçekleştirebilecek hale gelmiştir, zira 10. Yıl Marşı’nda geçen “Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan” mısrası da yapımı biten demiryolu ağına ithaf edilmiştir.

60’lı yılların sonu, 70’li yılların başıyla otomobil sektörünün gelişmesi de demir yollarımızın unutulmasına neden olmuştur(daha doğrusu demir yollarımızın ihmal edilmesine bahane olmuştur). Bir çok ülke hızlı trenlerle çok güvenli bir şekilde yolculuk ederken, biz ise Eşkişehir ile Ankara arasında hızlı trenleri(ki bu trenler saatte 250 km hız yapabiliyorlar, diğer ülkelerde ses hızıyla hareket edebilen trenler de mevcut) hizmete soktuk diye övünüyoruz. Hatta öyle ki, utanması gereken siyasilerimiz çok büyük bir hizmet yapmışlarmışcasına sırıta sırıta bizimle dalga geçer gibi açılış yapıyorlar(Türkiye’de ilk hızlı tren çalışmaları 1975 yılında, Süleyman Demirel tarafından “Sürat demiryolu” adı altında başlatılmıştı. İşin ilginç yanı, üzeriden 35 yıl geçmesine ve bu projeye tam “252” trilyon lira harcanmasına rağmen hiç bir sonuç elde edilemedi). Şimdi soruyorum: Atatürk’ün büyük ehemmiyet göstererek tamamladığı demir yolu ağını ülkemiz siyasileri neden zamanın gereklerine göre revize edemediler? Belirli aralıklarla revize edilmiş bir demir yolu ağı ile bugün sadece Eskişehir-Ankara arasında değil, tüm yurdun her köşesine hızlı trenle seyahat edemez miydik? Tabii ki ederdik, lakin insanlarımızın ulaşım sorunundan çok yapay gündemlerle oy avcılığı yapan siyasilerimizin neden böyle bir çabası olsun ki? Çabalamalarını bırakalım, cumhurbaşkanı Turgut Özal’a bir otoyolu açılışında demir yolu hakkında soru sorulduğunda “Demir yolu komünist işidir” deyip geçiştirmişti. Gerçekten öyle midir? Ulaşım sistemlerinin de mi siyasi ideolojisi olur sizce?

Komünist(!) demir yollarımızın gelişmemişliğinin doğurduğu bir sonuçta toplu insan taşımacılığının otobüslerle yapılıyor olmasıdır. Yukarıda değindiğimiz gibi çok sağlıksız olan şehirler arası karayolu ağımız ve bilinçsiz şoförlerimiz yüzünden bir çok vatandaşımız otobüslerde hayatlarını yitirmişlerdir. Yarın bir yerden bir yere giderken belki de yaşamınızı yitirecek ya da kötürüm kalacak olan sizsiniz, benim, akrabalarımız ya da çok sevdiğimiz bir dostumuz... Soruyorum sizlere, bir devletin en önemli görevi vatandaşın canını korumak değildir de nedir? Öyleyse neden milletimizin canına hiç bir değer göstermeyen siyasilerin karşısına dikilmiyoruz?

Kara ve demiryollarımız gibi havayollarımızın da durumu içler acısı dersek yanılmış olmayız. Bakmayın siz Türk Hava Yolları’nın herkesin sponsoru olduğuna, siz bana hangi ilimizde doğru düzgün bir havalimanı var onu söyleyin. Bir kaç yıl öncesine kadar Esenboğa Havalimanı bile üçüncü Dünya devletleri havalimanlarını andırıyordu. Çoğu ilimizde askeri havalimanları bulunmasına rağmen sivil havalimanlarının bulunmaması oralara sadece askerlerimizin gitmesi gerektiğinden midir yoksa ihmâlkârlık mıdır?

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.