ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Akıl ile kalp

Hamza Furkan OĞUZHAN

28 Mayıs 2013 Salı 00:36
  • A
  • A

Akıl: Selamlar!
Kalp: Selamlar sana da.
Akıl: Nasılsın bu aralar.
Kalp: İyiyim. Sen de iyi misin?
Akıl: Şu aralar iyiyim ben de. Çünkü işler istediğim gibi gidiyor oldukça etkiliyim bu aralar yani.
Kalp: Evet, beni dinlemiyorsun bu aralar yine sen.
Akıl: Ne yani seni dinlemek zorunda mıyım? Her şeyi görüyorum ve ona göre hareket ediyorum. Delilli, bürhanlı gidiyorum yani. Yanlış yapma ihtimalim yok. Sen ise farazi hareket ediyorsun. Çok ince ve derin düşünmeye çalışıyorsun. Benim işim olmaz öyle ince düşünmelerde.
Kalp: Tamam, güzel söylüyorsun, gördüklerin delildir ama her şeyi göremezsin. Yani her şey senin gördüklerinle sınırlı değildir. Sana şaşıyorum. Kendini göremediğin halde her şeyi görerek hareket etmene, böyle garip bir şekilde aslına aykırı davranmana bir anlam veremiyorum. Hoş, şaşmamak lazım çünkü herkesin bir vazifesi var değil mi?
Akıl: Anlam veremeyecek bir şey yok, her şey açık, asıl ben şaşarım haline. Varsın, görünürsün ama neden bu kadar çok görünmeyenlere kafa yorarsın bilmem. Afaki şeylerle uğraşmaktan vazgeç derim ben sana. Hem bu zamanda sana itimat kalmamış. İnsanlar göremediklerine inanmıyorlar. Beni referans alıyorlar yani.
Kalp: Ben aslında birbirimizi tamamlamamız gerektiğini düşünüyorum. Ben kalp olarak bir bedene sahibim ama ruha yönelik hareket ediyorum. Sen bir bedene sahip olmadığın halde bedene yönelik hareket ediyorsun. Sanki birimizin göremediğini diğeri görüyor gibi geliyor bana. Bizim mezç etmemiz lazım. Eksiklerimizi tamamlamamız lazım yani. Unutma bizim de bir sahibimiz var. Yani ne sadece senle ne de sadece benle. İmtihan dünyasında ikisine de ihtiyaç var. Gerektiği miktarlarda ve gerektiği yerlerde.
Akıl: Ben zamana göre hareket ederim. Zaman ne, ahirzaman. İnsanların akılları gözlerine inmiş. Hiç akıl etmez misiniz kelamını, hiç görmez misiniz olarak algılıyorlar. Hiç düşünmez misiniz ya da perde arkasını görmez misiniz diye değil. Hal böyle olunca işte, iş başa düşüyor.
Kalp: Tamam işte, ne güzel söylüyorsun. Ben görünenin perde arkasına götüreyim insanları, sen de temaşa ettir insanlara Yaradan’ın icat ve icraatlarını. Ama bırakıver de, her şeyi gördükleriyle sabit kılmasınlar. Her karardan önce kalplerine de sorsunlar. Kötülükler zaten işin içine kalbin girmemesi için, hissin ruha yansımaması için her yolu düşünmüşler ve insanlar kalplerine yol vermeden hareket eder olmuş. Dünyaya sadece akıl gözüyle bakan insanlar diyorlar ki: büyük balık küçük balığı yutuyor, o halde ben de bu sisteme ayak uydurmalıyım diyor ve yoluna devam ediyor. Halbuki sorsa kalbine diyecek ki: Bu dünya ücret yeri değil, bir terazi var ve bunları gören bir Adil-i Mutlak var.
Akıl: Gerçekten bu söylediklerine inanırlar mı dersin, ben pek mümkün görmüyorum.
Kalp: Baksana sen bile bu asrın en büyük hastalıklarından biri olan ümitsizliğe düşmüşsün. Eğer böyle devam ederse, insanlar bu asrın dehşetli hastalıklarına dur diyemezse o halde yoluna istikametsiz devam edecek. Bence önce kendinden başlamalısın. Ümitsizliği bırakarak İslam’ın öğrettiği gibi daima ümitvar olarak işe koyulmalısın. Biliyorsun isyan bile umut ederse ümitsizlik diye bir şey kalmaz.
Akıl: Zor olacak diye düşünüyorum ama bilmem ki olur mu acaba?
Kalp: Gel insanların istikamette ilerlemesi için birlik yapalım ve kararları akla ve kalbe birlikte aldıralım. O zaman işlerin yoluna girdiğini görünce sen de bana hak vereceksin. Hoş seni anlıyorum. Sen şimdi perde arkasını düşünmediğin, ileride bunların olabileceğini göremediğin için bana belki inanmıyorsun, çünkü sana tamamen zıt olan bir yaklaşım fakat bir defa dene derim ben sana. Bir defa kendin dışında olan bir duruma yol ver ve olanları gör. Sonra yine bildiğin gibi hareket et.
Akıl: Tamam, en azından kimse demesin bana kalbini dinlemedin diye. Bir defa olsun deneyeyim ve olanları göreyim. Gördükten sonra nasıl olsa yine olanlara göre hareket edeceğim.
Kalp: Pişman olmayacaksın aklın ve kalbin imtizacından ortaya çıkacak olanlar seni şaşırtacak ve birlikte hareket etmenin ne kadar daha maslahatlı olduğu ortaya çıkacak. Birlikte daha başarılı olacağız.
Akıl: Bakalım artık bir kere sana uyduk, yaşayıp göreceğiz.
Kalp: Evet, o güzel günlerde beraber olma inancıyla, görüşmek üzere.

Anadolu, 24.04.2013
hamzafurkan88@hotmail.com

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.