İsrail’in son zamanlarda Gazze’de yaptığı operasyonlar ve çok büyük bir kara harekatına hazırlandığına dair çıkan haberler ve sonrasında gelen ateşkes. Bu gelişmeler Ortadoğu’nun gündemine yeni bir eksen kazandırıyor. Diyeceksiniz ki bunlar sürekli olan şeyler. Evet, sürekli olağan görülen hadiseler ama bazı değişiklikler var.
Bundan çok değil 3-5 yıl öncesine gittiğimizde Suriye’de bir iç savaş yoktu. Türkiye-İsrail ilişkileri normal seyrindeydi. Irak’ta Maliki hükümeti Türkiye’ye karşı tavır almamıştı. K. Irak bölgesel yönetimi ise Türkiye’ye şu an olduğu kadar yakın değildi. En önemlisi ise İsrail-Filistin savaşlarında Müslüman bir ülke olmasına rağmen ortada bir tutum takınan hatta sınır kapılarını açmayıp İsrail’in işine gelecek adımlar atan bir Mısır yönetimi vardı. Şimdi ise yeni süreçte “karşınızda eski Mısır yok” diyen bir Mursi var. Mısır’da Mursi devam eder mi yoksa böyle davranmaya devam ederse çiçeği burnunda başkanı öyle ya da böyle devirirler mi bu ayrı konu. Zaten Mısır’ın şu son birkaç gündür yaşadıkları bu tartışmaları ayyuka çıkarmış durumda. Birileri Mursi’ye ayar vermeye çalışıyor ya da Mursi postu sağlam yapalım derken kendini gereğinden fazlaca koruma altına almaya çalışıyor. Ancak bunlar bir tarafa, şu anki haliyle Mısır eski Mısır değil.
Genel olarak Ortadoğu’ya baktığımızda Mısır-Türkiye şu an itibariyle Suriye ve Filistin konusunda ortak hareket ediyor. Genel anlamda da politikaları birbirine yakın. İki güçlü devlet. Karşılarında ise Suriye politikası tamamen farklı bir İran var. Arkasında Rusya ve Çin’i de bulunduran bir İran. Şimdi Suriye’de Mısır-Türkiye politikalarını destekleyen bir yönetim olsa İsrail-Filistin çatışmalarının seyrinin değişeceği net bir gerçektir. Çünkü özellikle Müslümanlara karşı yapılan zulümler konusunda bile ittifak edemeyen bir İslam Coğrafyası var. Yani ne zamanki Suriye’de demokrasi odaklı bir yönetim gelir ve halkın sesine kulak verir. O zaman Filistin’e karşı yapılan zulme ortak bir ses çıkarılabilir. Yani aslında en başta Türkiye’de başlayıp Arap dünyasında devam eden değişim rüzgarı Ortadoğu’da çeşitli ülkelerde ciddi dönüşümlere sebep olmuştur. Değişim Suriye’de de gerçekleşecektir. Er ya da geç. Suriye’de halkın büyük çoğunluğunun sünni olduğunun altını çizmek gerek.
Filistin konusunda Türkiye veya Mısır İran’a “hadi gel bu mevzuda beraber hareket edelim” dese İran buna tamam demeyecek gibi duruyor. Yani güçlü bir Mısır, güçlü bir Filistin’i ne Beşar Esed istiyor ne de İran. Tamamen siyasi olan bu tavırlar ittifak edilmesi zaruri olan bir konuda bile İslam ülkelerini ayrıştırabiliyor. Hal böyle olunca Suriye’nin kaderi Ortadoğu’da dengeleri altüst edecek şekilde Ortadoğu’nun kaderinde etkili olacak gibi görünüyor.
Ortak ses çıkarmak için ve daha da önemlisi Suriye’de yaşanan içler acısı durumun sona ermesi için Özgür Suriye Ordusu ve diğer Esed karşıtı güçlerin Şam’da etkili olmaya başladığına dair gelen haberler önemli.
Zulmün sona ermesi için İslamların ittifakı şart. Ama emin adımlarla ihtiyatı elden bırakmadan. Bu ittifak nasıl sağlanacak, neden sağlanamıyor, kim sağlayacak sorunlarının cevabı başbakanda saklı olabilir mi? Acaba Tayyip Erdoğan eğer Başkanlık sistemi ile Başkan olmak veya Cumhurbaşkanlığı düşüncesinin dışında böyle bir ittifakın başkanı olmayı düşünmüş müdür? Neden olmasın dediğinizi duyar gibi oluyorum. Sağlıcakla kalın efendim…
hamzafurkan88@hotmail.com
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.