İstanbul, 25.02.2013
Diziler, günümüzün olmazsa olmazları. Tüketim kültürünün en bariz örneği zaman tüketimi için birebir. Düşünmemek için, kendini kontrol etmeyi unutmak için çok yerinde bir argüman. Türk insanı diye kısıtlamayalım ama nedense haftada en az 3 dizi takip edenimiz çok. Bir kıyaslama yapmak için veya Türk insanının yönelimlerini öğrenmek için araştırma yapmak gerek. Ama birçoğumuzun en az 3 diziyi takip ettiğini söylemek herhalde araştırmaya gerek olmayan bir durum. Belki biraz iyimser davranıyor da olabiliriz bu konuda.
Yazete'nin Genç Kalemler'inde karalamaya çalıştığımız için başından son bölümüne kadar takip ettiğim Kurtlar Vadisi dizisinden de kısaca bahsetmek istiyorum ki Türkiye'de dizi sektöründe en büyük değişiklikliklere kapı açan bir dizidir. İlk 100 bölümündeki senaryosu dünya çapında sıralamaya girebilecek bir senaryodur. Son zamanlardaki çizgisi ise benim için daha çok verdiği siyasi mesajlar ve Türkiye insanının yaşantısına benzer bir hayatın dizide yer alması. Ömer baba karakterinin kıssalarını özler olduk ama arada bir anlatıyor yine de. Bence Kurtlar Vadisi bu sektörde son bir şeye daha ilk imza atan dizi olmalıdır. O da Polat ALEMDAR'ı öldürüp diziyi en az bir sezon daha devam ettirmelidir. Ölmesine ihtimal verilmeyen Çakır ölmüş aynı şekilde dizinin olmazsa olmaz Memati de aynı sonla diziden çıkarılmıştır. Bir ilk olsun başrol oyuncusu olmadan devam eden bir dizi Kurtlar Vadisi....
Her neyse. Şimdi gelelim genel olarak dizilerimize. Hep söylenir. Dizilerde en çok işlenen konular kadın ve erkek arasında sıkıştırılmak istenen aşk üzerine kurgulanmış ihtiras, ihanet, aldatma çerçevesinde yaşanan olaylar ve evli çiftlerin birbirlerine olan güvensizlikleri gibi durumlar. Bunların yanında dizilerde anlatılanlar bu ülkenin en az \%70’ini oluşturan aile yapısını yansıtmamaktadır. Neredeyse hiçbirimizin aile içinde yaşamadığı, kültürümüzle uzaktan yakından ilgisi olmayan sahneler dizilerimizin içeriğini oluşturmakta.
Şimdi dizi izleyelim mi, izlemeyelim mi noktasına gelmemizi pek olağan göremiyorum. Çünkü diziler kimilerinin misafirlikte buluşma günü, kimilerinin yalnızlığına karşı en yakın dostu, kimilerinin dertlerine derman olan kendisini anlatan uçuk kişiliklerde kendini bulması, kimilerinin ise vakit geçirme aracı. Hal böyle olunca dizi izleyip izlememe konusunda bir şey söylemenin insanlar nezdinde bir karşılık bulacağını düşünmüyorum. Dolayısıyla bu konuda yapılması gereken bir şey varsa o da en azından izlediğimiz veya izleyeceğimiz dizileri özenerek seçmek. Özellikle de küçük yaştaki çocuklarımız için buna çok dikkat etmeliyiz.
Evet, diziler bize toplumsal değerlerimizi koruyup, insani ilişkilerimizi geliştirme adına öğretiler sunuyorsa izlenebilir. Bu konuda bundan 5-10 yıl öncesine kadar kültürel değerlerimize uygun, insani ilişkilerimize katkı sağlayacak diziler çok az sayıda kalmaktaydı. Fakat olumlu bir gelişme olarak arzu edilen dizilerin günümüzde daha sık yayınlanmaya başlaması bizleri mutlu ediyor.
Günümüzde bu anlamda TRT dizilerine dikkati çekmek istiyorum. TRT dışında bizi yansıtan ve topluma katkı sağlayacak dizi yayınlayan kanallar yoktur demiyorum. Fakat TRT dizilerine baktığımızda diğer kanalların birçoğunun aksine tarihi değerlerimizi, milli ve manevi duygularımızı ve insani sorumluluklarımızı ön planda tutan dizilerin TRT1 ekranlarında hafta boyunca yayınlandığını görmekteyiz. Bu anlamda kalite ve izlenmesi açısından TRT dizilerinin Türkiye’de dizi sektöründe ciddi bir değişimi sağladığını düşünüyorum. Öncelikle TRT’deki yapımlar dizilerin sadece karşı cinslerin birbirini aldatması ve birbirlerine ihanet etmesiyle izlenme oranının arttığı tezini ortadan kaldırmaktadır. Aksine olarak evliliğin temellerini güçlendirecek yapımlar TRT ekranlarında yayınlanmakta ve oldukça da yüksek izlenme oranlarına sahip.
Ne var ki henüz, toplumsal huzuru sağlayacak, ahlaki değerleri göz ardı etmeyen içerikte dizilerin izlenme oranlarının toplumun temel taşlarını yıkan dizilerin izlenme oranlarına göre çok daha iyi seviyede olduğunu söylemek mümkün değil.
Özellikle tarihi değerlerimizi büyük bir çarpıklık içinde anlatıp bundan hiç yüzü kızarmayan insanların yapımlarının izlenmesi ise düşündürücü. Ancak bu noktada medyanın olumsuz faktörünü söylemezsek olmaz. “Reklamın iyisi kötüsü olmaz” sözü bu sektör için birebir. Böyle olduğu düşünülmesi de zor bir iş değil. Fakat nedense böyle dizilerin belki tartışılması için bunun yanısıra doğruluğu veya yanlışlığı gibi konularla gündemde tutulması maalesef izlenme oranlarını arttırıyor. Kimisi “ya neden bahsediyormuş bu dizide bir bakayım” derken kendisini dizinin entrikaları içinde buluveriyor. Kimisi de dizinin içeriğinden veya neyi anlattığından ziyade dizinin entrikalarına veya ilginç kurgularına takılı kalıyor. Nerede benim tarihi değerlerine sahip çıkmak için gayret eden insanım. Her şey her nedense lafta kalıyor arkadaşlar. Söylemekle olmuyor bu işler. Eğer tarihi değerlerimizin doğru bir şekilde gösterilmesini istiyorsak gerçekleri yansıtmadığını bildiğimiz yapımları izlememe konusunda kararlılığımızı gösterip karşımızdakilere en anlamlı mesajı vermeliyiz.
Evet, dizi sektörünün olumlu anlamda devam edeceğini ümit ediyoruz. Nice güzel yapımların bizleri beklediğini düşünüyoruz. Ama önemli olan toplumsal dayanışmamızı artıran konuları işleyen dizilere destek vermek. Aksine yapımlara ise izlemeyerek tepki koymak. Söylemlerimizle uygulamalarımızın uyuştuğu bir gelecekte tarihi, milli ve manevi değerlerimizle örtüşen dizileri izlerken buluşmak ümidiyle...
hamzafurkan88@hotmail.com
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.