ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

05 Mayıs 2013 Pazar 18:02
  • A
  • A

İnsanlar davaları ve idealleri ölçüsünde hayata tutunabilirler. Kiminin gerçekleştirmek istediği bir davası vardır, kiminin de ulaşmak istediği idealleri. Her insanın yaşamak için, yaşarken üretmek için bir nedeni vardır yani.

Madem herkesin bir ilerleme noktası var. O halde insanlar idealleri konusunda nasıl bir yol izlemeli? İdealleri konusunda nerelere ulaşabileceğini nasıl görmeli?

İşte tam da bu noktada; insan ufkunun genişliği ölçüsünde, ulaşmak istediği nokta anlamında başarılı olabilir. Buna zıt olarak sığ düşüncelerin içerisinde olan bir insan küçücük sorunlarla boğuşarak geçirir hayatını.

Bir dağın tepesine çıkıp oradan şehre bakabilen bir insan der ki: Bu diyarda binlerce insan var. Her bir insanın onlarca sorunu var. Herkesin aşmaya çabaladığı engelleri bulunmakta. Olaylara ve insanlara bu kadar geniş bir açıdan bakabilen insan kendi derdinden çok diğer insanların derdiyle hemhal olur. Bilir ki bu dünyada bir tek kendisi yok. Bilir ki kendi sıkıntısından çok daha büyük sıkıntıların içinde olan insanlar var.

İnsanın ufkunun geniş olması ve ileri görüşlü olabilmesi hayatının zirvesine ulaşmasında çok büyük bir rol oynar. Aynı zamanda insan yapması gereken işe kılı kırk yarar derecesinde, bu işin gereklerini hakkıyla yerine getirerek hazırlanırsa yaptığı işten büyük haz duyacaktır. Böylelikle önüne çıkan engeller ise kişi için yok hükmünde kalacaktır.

Her şey somut verilerle ortaya konularak hedefler belirlenmeli ve faaliyete geçilmelidir. Yoksa her şey laf-ı güzaf olarak kalmaya mahkum olacaktır. Yani ufkunu geniş tutmanın yanında yapılması kararlaştırılan işler hemen uygulanmalıdır. Bu olmadığı takdirde ufkumuzdaki her düşünce ölü bir bebek olarak doğacaktır.

İnsan belirli bir ortamın belirli bir çevrenin yani yaşadığı kültürün etkileriyle hareket eder. Bundan daha doğal bir durum da düşünülemez. Ama dikkat edilmesi gereken husus farklı kültürler ve çevrelerin de yaşamlarına saygı duyup gerektiğinde bunlarla kültürel alışverişe geçebilmektir. Yani daha maslahatlı olarak görülen konularda kendi kalıplarının dışına çıkabiliyor mu? Hedefe ulaşmada ufuk çizgisini sabit bir yönde tutarak değil de gerekirse yılan gibi kıvrılarak hareket edebiliyor mu? Tabi ki bu hedefe ulaşmada her yol mubahtır anlamında değil.

Belki bulunduğumuz çevrede sürekli olarak yapılan ve yapılması gerektiğine inandığımız durumlar vardır. Ufkunu dar tutan kişiler bu durumun dışına çıkılmasını akıllarından bile geçirmezler, geçirmek istemezler. Böyle bir yol yoktur çünkü onlar için. Hatta bu durumun aksinin dile getirilmesi dahi onları öfkelendirir. Ancak ufku geniş olanlar ise her türlü durumu değerlendirirler. Kalıp bir yargıyı yapmamak eğer daha fazla fayda sağlayacaksa bu yolun da düşünülmesi gerektiğini her zaman akıllarının bir köşesinde bulundururlar. Sürekli yapılarak sıradanlaşmış bir durumun aksini hayal edebilirler. Ayrıca farklı çözüm yolları üretmede de etkili olurlar. Çünkü farklı bakış açılarını yakalamak farklı çözüm önerilerini de beraberinde getirecektir.

Bu nedenle tabulaşmış bazı yanlışlarımız ve daha farklı yollardan daha faydalı hale gelecek durumlarımız için ufkumuzu açma vakti geldi de çoktan geçiyor bile. Konuşmaktan, dile getirmekten korkmayalım.

Ufkunuz açık, çizginiz gerektiğinde değişken, hayalleriniz gerçeğe yakın olsun…

hamzafurkan88@hotmail.com

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.