Kutsallığın Başkenti Kudüs Müslümanların ilk kıblesidir.Miraç hadisesinden sonra 16 ay civarı müslümanlar namazlarını buraya doğru kılmışlardır. Hristiyanlar için Hz.İsa efendimiz burada dünyaya gelmiş yaşamış ve burada arşa yükselmiştir. Yahudiler için ilk insan yaratılırken hamuru buradan alındığı ve kıyamette sırat köprüsünün burada kurulacağına inanılmaktadır.Bu yüzden Kudüs 3 din içinde kutsal sayılmaktadır.
Kuran-ı kerimde mescidi aksa için beyti makdis denilmektedir. Mescidi aksanın alanı toplam 144 dönümdür bu alan içerisinde 225 adet yapı vardır bunlar mihrap, minber, cami, çeşme, minare, kuran kursu, aş evi ve bu tür eserlerdir. Kudüsü en önemli kılan unsurlar bu mekanlarda peygamberlerin yaşaması ve hayatlarını burada geçirmeleridir, Hz.Meryem Validemiz burada yaşamış ve Hz.İsa efendimizi burada dünyaya getirmiştir, Hz.İsa efendimiz, Hz.İbrahim efendimiz, Hz.İshak efendimiz, Hz.Yakup efendimiz, Hz.Yusuf efendimiz, Hz.Musa efendimiz bu bölgelerde belirli bir süre yaşamışlardır. Kudüste bulunan iki kraldan Talut ve Calut’un birbirleri ile yaptığı savaş sırasında Hz.Davut(a.s) savaş meydanında Calutu bir sapanla öldürmüş ve Talutun damadı olmuştur, Talut vefat edince de krallık makamına geçmiştir. Mescidi Aksanın bulunduğu yere ilk önce tüm beni israiloğullarını bir araya getirmek isteyen ve kendisine Cenab-ı Allah tarafından 150 ayetten oluşan hüküm içermeyen sadece nasihatlerden oluşan Zebur adlı kutsal kitab indirilen Hz.Davut peygambere bir mabed yaptırmak istemiş lakin ömrü vefa etmeyince bu mabedi Hz.Süleyman(a.s) yaptırmıştır ve bu mabede süleymen mabedi denilmiştir. Hz.süleyman(a.s) Davut Yıldızı diye bilinen toplam 12 yahudi kabilesini temsil eden 6 yıldızlı amblemi simgeleyen 12 kabileyi bir araya getirmek için bu Mabedi yaptırmıştır. Bu 12 kabilenin aslı Hz.Yakup(a.s)’dan gelmektedir. Hz.Yakup(a.s)’ın diğer adı da israildir. Hz.Yakup(a.s)’ın 12 tane erkek evladı vardı, bunun 10’nu bir anadan ikiside bir anadandı. 2 kardeşten birinin adı yusuf diğerinin adı da bünyamindi. Bu 10 kardeş Yakup(a.s)’ın yusuf(a.s) olan düşkünlüklerini bildikleri için yusuf(a.s) bir kuyuya atarak babalarına yusuf’u kurt yedi deyip yusuf(a.s)’ın gömleğini de bir hayvan kanına sürerek babası Yakup(a.s)’a getirmişlerdir, Bu olaydan sonra yusuf(a.s) kuyudan bir kafile tarafından fark edilerek kurtulup mısır’a götürülmüş köle olarak satılmıştır, kendisini köle olarak alan maliye bakanı’nın eşi yusuf(a.s) aşık olmuş yusuf(a.s) ona yüz vermeyince ona iftira atıp onu yıllarca hapiste yatırtmıştır, taki mısır sultanın rüyasını tabir edip dedikleride çıkınca sultan yusuf(a.s)’ı mısıra maliye bakanı yapmıştır. Yusuf(a.s) zamanla babasını ve kardeşlerini yanına almıştır, taki yusuf(a.s) vefat etmiş Yakup(a.s) ailesi tekrar sıkıntılı günler yaşamaya başlamıştır, yıllar sonra Hz. Musa(a.s) firavun’un zulmünden bitap olan israiloğullarını Hz.Nuh’un evlatlarından kenanın yaşadığı kenan eline getirmiştir, yani bugünkü kudüs ve çevresi. Lakin Hz.Musa(a.s) önce inanıp daha sonra yoldan çıkan kavmi 40 yıl boyunca Hz.Musa(a.s)’ın mahçubiyetinden kudüse gelememesinden sonra Hz.Musa(a.s)’ın gençlikten beri arkadaşı olan Hz.Yuşa(a.s) tarafından zorla kudüse getirilmişlerdir. Bu 12 kabile Hz.Davut Efendimizin zamanına kadar hep ayrı yaşamışlardır. Süleyman(a.s)’dan sonra da ayrılığa düşmüşler ve 10 kabile kuzeye yerleşmiş bunlara İsrail, 2 kabilede güneye yerleşmiş bunlarada yahuda denilmiştir, Bugünkü yahudilerin adları bu isimden gelmektedir. bu iki kabile dinlerine bağlı yaşamışlardır ve bu kabileler yusuf ve bünyamin efendilerimizin soyundan gelmektedir. Diğer 10 kabile ise Hz.Yusuf’u kuyuya atan 10 kardeşin sulbünden gelmektedir. Daha sonra babilliler kudüs’ü kuşatıp süleyman mabedini yıkıp taşlarına kadar kırdırmışlardırki bir daha böyle bir mabed yapılmasını önlemek istemişlerdir, babillerden sonra şehri persler ele geçirmiş ve persler yahudilere tekrar bir mabed yapma izni vermişlerdir, tabi burada şöyle bir ayrıntı vardır perslerin maliye bakanı danyal peygamberdir ve danyal peygamber pers kralı sirusa buraya bir mabed yapılması için izin talebinde bulunur ve süleyman mabedinin olduğu yere ikinci kez mabed yapılır, perslerden sonra rumlar kudüsü ele geçirir ve mabedi tekrar yıkarlar, taki Hz.Ömer efendimiz zamanında müslümanlar tarafından kudüs fethedilir ve kudüs patriği tarafından şehir Hz.Ömer Efendimize bizzat teslim edilir. Hz.Ömer efendimiz’in Mescidi Aksa’da 2 rekat namaz kılar ve burada yaşayan herkese Emanname verir ve bu tarihten sonra burada yaşayan hiç kimse haksız yere öldürülmez, emevi halifesi abdulmelik bin mervan zamanında Kubbetüssahra oğlu velid zamanında da Mescdi Aksa günümüzdeki gibi inşa edilir. Emevilerden yıllar sonra kudüs 1070 ile 1098 yılları arasında selçukluların hükmünde kalır 1098 yılında bizans öncülüğündeki haçlı ordusu çok kanlı bir şekilde kudüsü fetheder ve Mescidi Aksayı kiliseye çevirirler taki selahaddini eyyubi’nin kudüsü fethedip tekrar bu mukaddes şehre müslümanların hizmet etmesini sağlar, Eyyubilerden sonra memlukluler ve nihayet 1516 yılında başlayıp 400 yıl sürecek osmanlı devri yavuz sultan selim hazretleri ile devam eder, 1948 kadar manda idaresi altında kalan kudüs 1948 yılında israil devletini kurulması ve 1967 savaşlarından sonra şu anki konumunu alır.
Kubbetüssahra emeviye halifesi abdulmelik mervan tarafından yaptırılmıştır, altın kubbeside inşaat sonrası artan paranın emeviye halifesi tarafından mimarlara bağışlanması ile mimarların bunu kabul etmeyip biz hediyemizi Allahtan alırız demiş emeviye halifesi de üstünü tamamlayarak bu para ile kubbetüssahra üzerini altın kubbe ile kaplatmıştır. Osmanlı zamanında kanun sultan süleyman hazretleri irandan çini ustalarını buraya getirtip kubbetüssahrayı çini ile kaplatmış ve bu çini ustalarınıda buradan iznik’e göndermiştir. Şu an günümüze kadar gelen çini sanatı buradan gelmektedir. Ayrıca Kanuni Sultan Süleyman Hazretleri gördüğü bir rüyada Kudüs’te dört aslanla boğuştuğunu görür bu rüyanın tabiri olarak şehrin etrafında sur olmadığını ve haçlılar için savunmasız olduğunu öğrenir bunun üzerine günümüzde eski şehir dediğimiz kudüs’ün etrafını surlarla çevriltir. Bu surları 1538 ile 1540 arasında mimar sinan yapmıştır. Şehrin arka tarafından giriş yapılan en meşhur kapısı ziyon veya nebi davut kapısıdır. Bu bölgede Hz.Meryem validemiz Hz.İsa efendimizin arşa yükselmesinden sonra 14 yıl boyunca bu sokaklarda ağlayarak onu aramıştır, alman kralı Hz.Davut peygamberin kabrinin hemen arkasına Hz.Meryem valide anısına büyük bir kilise yaptırmıştır.
Ağlama duvarı; samimi bir yahudi olamadıkları ve süleyman mabedi ile süleyman a.s emanetlerine sahip çıkamadıkları için yahudiler buraya gelip ağlamaktadırlar. Osmanlı zamanına kadar yahudiler zeytin dağında ibadet ediyorlardı ağlama duvarının bulunduğu bölgeye girmelerine izin verilmiyordu, taki Kanuni Sultan Süleyman zamanında yahudilerin ağlama duvarında ibadet etmelerine izin verildi. Peygamber Efendimiz miraca çıkmadan önce buraya gelip bineği olan burak’ı bu duvarın bulunduğu yere bağlamış ve şuan kapalı olan nebi kapısından Mescidi Aksaya girmiştir. Ağlama duvarının altta bulunan büyük taşlarının Süleyman(a.s) zamanından kaldığını inanılmaktadır, devamındaki üst sıralarda herot,memluk ve osmanlı yapısı olduğu bilinmektedir.
Kudüs hem inanç hem kültür turizm açısından da büyük öneme sahiptir. Dünyanın her yerinden Kudüs’e her yıl miraç kandili dolayısı ile Müslümanların yoğunluğu olmaktadır. Tabi 3 din içinde kutsal bir mekan olduğundan müslümanı, hristiyanı, yahudisi de bulunmaktadır. Peygamber Efendimiz kutsal mekanları ziyaret ve ibadet üzerine şöyle buyurmuştur; ” (İbadet için) sadece (şu) üç mescide yolculuk yapılır: Mescid-i Haram, Mescid-i Nebî ve Mescid-i Aksa…”
Cenab-ı Allah Herkesi başta Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevi olmak üzere Mescid-i Aksa’ya da gitmeyi nasip eylesin….

Selam ve Dua ile….