Her zaman bir terör sorunumuz var. Her zaman yolsuzluklar var. Her zaman ırk farklılıklarımız kaşınıyor. Her zaman mezhep farklılıklarımız kurcalanıyor. Her zaman milletin sefil kalması, milletin kendine gelememesi için bir çalışma var. Her zaman halkın okuyamayıp cahil kalması için uğraşanlar var. Her zaman yerli sermayenin önüne engeller çıkarılıyor. Her zaman milleti kendi kendini aşağılama duygusunu canlı tutma çalışması var. Her zaman beyinlerin ve fikirlerin gelişimini engelleme gayretleri var. Her zaman sürüyle çözümsüzlüklerimiz var. Her zaman tamda bir şeyler güzel olacağı zaman bozuluverme talihsizliğimiz var! Ülke için faydalı olacak insanların, ya da ülke ve millet düşmanlarının maskesini düşürecek insanların aniden intihar etmesi veya bir trafik kasında vefat etmesi gibi bir talihsizliğimiz var! Nedense ülkemizin ekonomik gelirinin tamamına yakını, nesillerdir belli bir zümrenin elinde! Kritik mesleklerde ki makamlar hep belli bir zümrede devir teslim ile hizmet vermekte!
Sanki gizli bir sömürü, gizli bir manda yönetimi, sivil bir işgal gibi! Ne zaman tekerlerine halkın içinden sivrilen birileri çomak sokmaya kalksa, ülkede isyanlar, kaoslar ve krizler baş gösteriyor.
Acaba, bu göremediğimiz, fakat hissedip, faaliyetlerine şahit olduklarımız kim? Belki de Osmanlı’nın kozmopolit yapısı ve insan haklarının en üst düzeylerde olmasından dolayı içimizde kalan, hücrelerimize kadar Türk halkıyla kaynaşan, Ermeni, Yahudi, Avrupalı ve Amerikalılar mıdır?
Öyle ya, Osmanlı’da gayri müslimler askere alınmazdı. Özellikle imparatorluğun son dönemlerinde yıkıcı geçen savaşlarda Müslüman Osmanlı tebaası, bilhassa savaşlar sebebiyle erkekleri adeta telef olmuştu ve her gelişmeden yoksun kalmıştı. Müslüman tebaa okul okuyamadı, ticaret yapamadı, şunu yapamadı, bunu yapamadı, sadece savaştı.
Cumhuriyet kurulduğunda, Müslüman tebaa geçim derdiyle ya çiftçilik ya da hayvancılık yaptı. Ve ülke nüfusu 13 milyondu. Yaklaşık yüzde sekizi yani, 1 milyonu gayri müslimdi ve şehir merkezlerinde yaşıyorlardı. Ve bu yüzde sekiz okumuş, eğitimli, bilgili, ehli tüccar, sermaye sahibiydi. Müslüman tebaa nerdeyse yeni cumhuriyete hiçbir katkı sunacak kapasitesi yoktu ve taşradaydı. Fakat gayri müslimler donanımlı ve dinçtiler ve yeni cumhuriyetin temellerini atarken ister istemez, ülke dışındaki dostlarının siyasi ve ekonomik yardımlarıyla, donanım, bilgi, eğitim ve sermayelerini de kullanarak adeta her alanda ciddi bir hâkimiyet ve sahiplik kurmayı başardılar.
Bu gün ülkemiz nüfusu 76 milyon ve gayri müslimler yüzde 1… peki yüzde 7 nerede? Yeni cumhuriyet, soyadı kanunu v.s. derken, numaradan da olsa hepsi Müslüman Türk olmuş olabilir mi?
O yüzde 7 şimdi, ülkenin kaymağını yiyen en büyük şirketlerin başında, devletin kritik noktalarında, eğitimin, hukukun, medyanın, tıbbın, belki askeriyenin v.s. kritik noktalarında olabilir mi?
Hatta, Gezi Parkı’nda, dağda pkk nın içinde, şehirde marjinal örgütlerin yönetiminde, medyada, özellikle tv ve sanal alemde, halkın Türk İslam ahlakını yozlaştıracak, çocukları kültüründen uzaklaştıracak diziler, yayınlar ve benzeri faaliyetlerle meşgul olabilirler mi?
Mesela yeni nesilleri alkolik yaparak hem paramızı hem de kültürümüzü almak peşinde olan alkol lobisinin yönetiminde olabilirler mi?
Tüm bunları yaparken, Müslüman, Türk, Atatürkçü, eğitimci, hayırsever, gazeteci, yazar, sanatçı v.s. kimlikleri büyük bir zevk ve sahtekârlıkla kullanıyor olabilirler mi?
Bilmem ki olabilir mi? Mümkün müdür?
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.