Öyle sanıyorum ki artık Hristiyan Noel bayramlarında bundan sonra Müslüman ülkemde çam ağaçları kesilmeyecek! Yani kesilmemeli, öyle ya ağaçlar başka yerlere nakledildiği halde, işi ülkeyi ateşe atmaya getirenler en azından utandıkları için artık çam ağaçlarını kesmeyeceklerdir. Ülkemizde ağaçlar nakledilirken “ağaçlar kesiliyor” “ormanlarımız yok oluyor” diye milletimizi ve ülkemizi ateşe atıp, közünde sigara yakıp keyifle tüttürmekten zerrece sıkıntı duymayacak olanların nerdeyse tamamı Hristiyan bayramı Noel’i kutlayanlardan oluşuyor.
Yok efendim “bu çamlar yaşlıydı” “bu Noel ağaçları budanmış çamlardandı” gibi basit ve inandırıcı olmayan söylemlerin ardına sığınacak kadar alçalanı var mı göreceğiz. Mutlaka epeyce olduğunu düşünüyorum.
“efendim mesele ağaç değil, sen hâlâ anlamadın mı?” diyecek aklı kıt, haysiyeti makûs çıkarsa, ona sözüm şudur ki;
O halde adam gibi çıkıp deyin, demokrasi bizim adamlarımız yönetimde olursa meşrudur. Demokrasi parası ve silahı olanın halkı sömürme rejimidir. Siz üçüncü, beşinci sınıf lacivert insanlarsınız. Sizin ne ibadet hakkınız var, ne de yöneticilerinizi seçecek “oy” hakkınız var. Bizler sizin, insan temel hak ve hürriyetlerinizi tanımıyoruz. Sizler başörtüyle ancak hastanelerde hizmetli olarak görev yapabilirsiniz. Söyleyin söyleyin ne de olsa saklayacak bir şeyiniz kalmadı.
Her mübarek kurban bayramında olduğu gibi, sizler iki gün sonra yırtılırsınız; “Müslümanlar hayvan katliamı yapıyor” diye. Lakin balıksız rakı içemezsiniz. Mezelerinizden inek tavuk etlerini eksik etmezsiniz, yılbaşında memlekette hindi bırakmazsınız. Yemekleriniz mutlaka etli olur. Yumurtanız sucuklu… Köfte yersiniz, gâvurun hamburgeriyle doymaya çalışırsınız, kebaptan dönerden vazgeçemezsiniz. Söylesenize bu hayvanlar ağaçta mı yetişiyor, yoksa makinede mi üretiliyor?
Siz içinizdeki bu nefreti gizleseniz de biz sizin içinizi fazlasıyla biliyoruz. Çileden, zulümden, ölümden ve siz zalimlerden korkan sizin gibi olsun. Onurlu bir insanın kendisine bundan daha büyük hakareti olamaz.